BÜYÜK ÜLKE, BÜYÜK MİLLET
   Rahmetli Peyami Safa bir romanında;
   ‘Karagümrük’ü Deli Cemile’ karakteri ile Türk insanının kimi vasıflarını ortaya koyar.
   Ustaya göre;
   Türk insanı açık sözlüdür.
   Yalan, riya bilmez.
   Merhametlidir.
   Gözünü budaktan esirgemez.
   Sözlerini kendi çıkarlarına göre düzenlemez, dobra dobra konuşur vb. gibi…
   Elbette Peyami Safa’ya karşı çıkmak haddimiz değildir.
   Onun söylediklerine ilave yapmak da bizi aşar.
   Büyük ustanın ileri sürdüklerine karşı, âcizane fikirlerimizi söyleyebiliriz.
   Önce şunu belirtelim ki Türk insanı, dünyada yaşayan diğer insan topluluklarının hiç birine benzemez.
   Farklı bir karakter yapısı vardır.
   O, insanı ‘Allah’ın varlığının bir parçası’ olarak görür. Yani insanda yaratanı bulur, onu görür.
   İnsana bu gözle bakar, ona zulmetmez, işkence etmez, kötü muamele yapmaz, âcizin yanında, zalimin ise karşısındadır.
   Hangi milletten olursa olsun, Yahudi, Romen, Kürt, Arap, Frenk vb. fark etmez zor durumda olan her insana kucak açar.
   Aman dileyen düşmanına merhamet eder.
   O artık aman dileyene düşman değil, dosttur.
   Yemeğini, içeceğini paylaşmayı sever, kendi sıkıntısını hissettirmeyi zül sayar.
   Kendine sığınanı korur, canını verir, onu vermez.
   Açık sözlüdür.
   Verdiği sözü ölümüne yerine getirir.
   ‘Kalleşlik’ yapmayı bırakın, kalleşliği ne olduğunu dahi bilmez.
   Asla arkadan vurmaz.
   Kendi ekmeğini misafiri ile paylaşmaz, hepsini ona verir, kendini düşünmez.
   Samimidir, ölümüne sever, sevdiği için ölümü göze almaktan çekinmez.
   Zekidir.
   Ancak zekâyı bir üstünlük olarak görmez.
   Çalışkandır.
   Sadece kendi işini düşünmez, komşu, akraba, eş, dost, tanıdık tanımadık herkesin yardımına koşar, bundan zevk alır.
   Farklı olduğunu bilir fakat hissettirmez.
   Tarih, milletimizin bu özelliklerine kimi olaylarla şahitlik eder. 
   Tüm bunlar milletimizi tanımak için yeterli değildir.
   O, bir olgudur, yaşayan efsanedir.
   İşte üyesi olduğum, olmakla gurur duyduğum Türk Milleti…