En Yüksek Mülki İdare Amirinin Kızı Olunca

Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Gece şehrin kapısından çıktı.
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Kara sevdalı birer aşıktı.
 
Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü'yalarına,
Hepsi meshur, o muamma güzeli
Gittiler görmeğe Kaf dağlarına.                                   
 
Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler, içleri hicranla dolu ;
Her günün ufkunu sardıkça gece,
Dediler : '' Belki, son akşamdır bu !''
 
Bu emel gurbetinin yoktur ucu,
Daima yollar uzar, kalb üzülür.
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.
 
Mehlika'nın kara sevdalıları,
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya;
Mehlika'nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.
 
Gördüler: Aynada bir gizli cihan...
Ufku çepçevre ölüm servileri.
Sandılar doğdu içinden bir an.
O uzun gözlü, uzun saçlı peri !
 
Bu hazin yolcuların en küçüğü,
Bir zaman baktı o viran kuyuya;
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.
 
Su çekilmiş gibi, rü'ya oldu !
Erdiler yolculuğun son demine.
Bir hayal alemi peyda oldu,
Göçtüler hep o hayal alemine.
 
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Seneler geçti henüz gelmediler;
Mehlika Sultan'a aşık yedi genç,
Oradan gelmeyeceklermiş dediler !..(*)
……………………………………………………………….
Kaymakam Naci Serttaş’ın hanımı hamileydi.
Kızının doğum haberi geldiği zaman hayranı olduğu Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerini okuyordu. Hastaneden gelen telefona ‘’ Demek Mehlika doğdu,’’ dedi. Böylece adı konmuş oldu.
Mehlika, el bebek gül bebek; sultan gibi, Osmanlı prensesi gibi büyüdü. Serpildi, gelişti, görkemli bir genç kız oldu. Fakülteyi bitirip resim öğretmeni oldu.
O büyürken babası da kaymakamlık,  vali yardımcılığı, valilik derken Gündoğusunda Bölge Valiliğine getirildi.
Mehlika Sultan artık anlı şanlı Bölge Valisi kızı…Tam müsellah korumalar ortasında zırhlı araçta yolculuk yapıyor. Bir lisede görev yapabilirdi. Hiç olur mu ? Prestij meselesi. Eğitim Fakültesi dururken…Yüksek Lisansı var mı ? Önemli mi ? Sanatta Yeterlik ? Sorduğun soruya bak !
Eğitim Fakültesi’nde , ne de olsa eski yapı, oda sıkıntısı çekiliyordu. Doçent unvanlı iki öğretim üyesi tek bir küçük odayı ortak kullanırlarken Mehlika Sultan’a dayalı döşeli bir oda ‘’ tahsis edildi ’.’ Mefruşatıyla doğrudan Rektör Bey ilgilendi.
Sultan Hanım’ın kapısında iki polis nöbet tutuyordu. Tam donanımlı…
Peki derse giriyor muydu Sultan Hanım ?
Ne önemi var ki ! Bölge Valisinin kızı ol, sonra derse gir…Olacak şey mi?
Üniversite’de Hukuk Fakültesi var. Orada genç bir araştırma görevlis var. Adı Oktay olsun. Birbirlerini sevdiler. Gönül bu; sever sever. Nişan, evlilik…
Naci Serttaş Bölge Valisi idi, ama, bu mülki idare düzeni her an değişebilir,  yerine başka bir kişi atanabilirdi. Ne yapmalı ?
Çözüm bulundu. Yeni evli gençler Büyük Britanya’ya gönderilecek…
Damat Londra’da hukuk alanında yüksek lisans yapacak. Mehlika Sultan da resim alanında ‘’uzmanlaşacak.’’
Yurt dışına çıkmak için bekleyenler varmış, gerçekten bir Avrupa üniversitesinde araştırma yapma hakkını kazananlar varmış. Bunların hiç önemi yoktu.
Peki Londra’da üniversite düzeyinde verilen dersleri izlemek için İngilizceleri yeterli miydi ?
Ne saçma bir sorudur bu !
Yabancı dil de neymiş! Ortaokulda öğrenilen İngilizce yeter de artar bile.
Sonra hukuk ve resim için kayıt olunduğuna dair belgeler Rektörlük Makamı’na geldi.
Sonra her ay faturalar…Britanya parasıyla binlerce pound…
Yoksul ülkemin yoksul üniversitesinin yoksul bütçesinden bu paralar tıkır tıkır ödendi. Resim ve hukuk eğitimi alındığı iddia edilen yerler Britanya’da binlerce örneği olan, Üçüncü Dünya ülkelerinden gelenleri soymak için açılmış basit birer ‘’ course’’ idi.
Sonuç.
Mehlika Sultan yıllarca Britanya’da yaşadı ‘’balayı’’ yaptı.
Ya resim alanında uzmanlık. Soru mu bu şimdi ?
Hukukçu Oktay, genç hanımıyla Britanya’da yıllarca balayı yaşadı.
Hukuk Yüksek Lisansı, Doktorası… Soru mu bu şimdi ?
Ya mecburi hizmet !
Laf mı bu ? Kim Gündoğusunun gergin ortamında, can güvenliğinin olmadığı bir kentte yaşamak ister ki ! Toz duman arasında ferman mı okunur ? İşin gücün yok mu senin ? Niye sorarsın bunları !
Sertttaş , ülkemizin büyük holdinglerinden biri. Giyim kuşam alanında ilk sıralarda. Varsıllığı dillere destan. Elazığ’da, Adana’da, İstanbul’da satış mağazaları var.
Peki, mecburi hizmetin parasal karşılığı üniversiteye ödenmiş midir holding tarafından ?
Vali Bey sonradan mebus da oldu. Demek, yürütmedeki engin deneyiminden yasama alanında da yararlanılmak istendi ki, TBMM’ ne girdi. Sanırım, bakanlıklarda da adı geçti. Zaman zaman gazetelerde, tv ekranlarında muktedirin hemen arkasında duruyordu. Demek istiyordu ki : ‘’ Beni hafife alıyorsunuz. Be heey! Ben bölge valiliği yapmış adamım. Bırakın bakanlığı, başbakan olacak parlamenterim.’’
İyi, güzel de, ülkemiz eğitiminde kızınızın, damadınızın katkısı ne olmuştur Bay Serttaş ? Resim öğretmeni yetiştirmede…Hukukçu yetiştirmede …
Dedik ki, hadi Gündoğusundaki üniversitede görev almadılar  Londra dönüşü. Ya ne oldu !
YÖK ne güne duruyor ? Marmara’nın, Ankara’nın üniversiteleri havada kapar iki ‘’uzman’ı…
……………………………………………………………………………………………………………………… 4 Şubat 2017.
(*) Yahya Kemal Beyatlı- Mehlika Sultan.