Peygamber Efendimiz (s.a.s.) :"Erkeğin en hayırlısı, kadına en iyi davranandır." 
Kadının hak-hukuk tanımayıp isyan etmesi dışında, sudan bahanelerle erkek karısını dövemez, (Karının dövülmesi konusunda (Nisâ, 4//34) âyeti ve tefsirlerine bakılabilir.

Kıskançlığından hastalığından kaynaklanan şüphesinden ötürü karısını anî baskınlarla rahatsız edemez.
Peygamberimiz (asm) bir hadîslerinde ailesinden uzun zaman ayrı kalan birisinin, haber vermeden gece ansızın eve gelmesini yasaklamıştır.

Evde hanımıyla şakalaşmak, eğlenmek ve onu eğlendirmek kocanın görevlerindendir.

Kocanın karısını cinsel yönden tatmin görevi de vardır. Peygamberimiz (asm), karısını düşünmeden, işini bitirerek hemen inen insanları horoza, yani hayvana benzetmiş ve sevişip okşama olmadan cinsel ilişkiye geçilmemesini tavsiye etmiştir.

[Deylemî'den, Gazâlî, Ihyâ IV/52. Ayrıca bk. Suyutî, el Camiu's-Sağîr (Fethu'I-Kadîr ile) VI/323)]
Kadının nafakası gibi, tedavisi ve ilâç harcamaları da kocaya aittir.Kadın ekmek yapamayan birisi ise, erkek hazır ekmek almak zorundadır. Süslenmesini istiyorsa, süs malzemeleri ve koku masrafi erkeğe aittir.
Durumuna göre kadın kocasından hizmetçi isteyebilir. Hizmetçinin ücreti kocasına aittir. Örfe göre kadınların yapmaması ayıplanan ev işleri dışında kadın, hiçbir iş yapmak zorunda değildir.
Kadın kocanın yakınlarını istemediği takdirde, kocası onu müstakil bir evde oturtmak zorundadır. 
Kadının, haftada bir kez anne-babasını ziyaret hakkı vardır, erkek buna engel olamaz.
Ric'î" (dönülebilir) ya da "bâin" talakla boşanan karısının her türlü nafakasını, iddeti içerisinde erkek verir.
Bir seçim söz konusu olduğunda kadının seçme hakkının bulunduğunu çoğu Islâm bilginleri söylemişlerdir.

Görüldüğü gibi kadın geçim konusunda hiçbir derdi ve endişesi olmayan, yani alabildiğine sosyal güvenliği bulunan bir insandır. Ve bütün bunlar bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda mahkeme kararı ile belirlenecek olan kanunî haklardır. Yoksa Islâm'da karı-koca birbirinden devamlı hak koparmak için çekişip duran iki düşman kutup değildirler. Birbirlerini tamamlayan, birbirlerine yardım eden, destek olan, huzur ve moral kaynağı oluşturan, bir bütünün iki yarım parçasıdırlar. Tıpkı Peygamberimizin (asm) ev işlerine yardım etmesi, Hz. Ali (ra) ile eşi Fatıma (ra) arasında iş bölümü yapması gibi.

 

(Sorularla İslâmiyet)