Kutsal toprakları gezip görmek ve ziyaret etmek uzun zamandır hayalimdi, bu hayalimi 1-17 Mart tarihleri arasında annem ve halamla birlikte  gerçekleştirmenin mutluluğunu ve hazzını yaşamaktayım,

 

        İstanbul Atatürk Hava alanından bindiğimiz uçakla, Taşı toprağı şifa olan Medine'ye" vardık. Medine gerçekten adı gibi medeni ve aydınlık bir şehir. Peygamberimizin bu şehirde yaşadığı, bu şehrin sokaklarında yürüdüğü, bu şehrin çarşısında pazarında alış veriş yaptığı şehre girer girmez insan hissedebiliyor. 

         Peygamberimiz Medine'ye bereket ve hoşgörü getirmiş. Medine'de sanki her şey bir huzur üzerine kurulmuş, Bu şehir tam bir maneviyat ve hoşgörü şehri havasına hâkim.

Medine'nin hemen hemen her tarafı bir İslam tarihi, Peygamberimizin  Mescidi, Mescidü'l- Kıbleteyn, Kuba mescidi, Uhud Dağı, Cennetül Baki, Uhud şehitliği, Kazılan bölge Hendek, Bedir savaşının yapıldığı yer ve kuyular. Hz. Ebu Bekir'in, Hz.Ömer'in, Hz.Osman'ın, Hz.Ali'nin Yaşadığı evlerin yerine inşa edilen mescitler. Bunlar ve bunlara benzer daha nice güzel mekânlar...

 

         Maneviyat ve huzur şehri olan Medine, sadece huzur ve bereket şehri değil, aynı zamanda bereket ve güzellik şehri olmuş. İnsan Cennetül Baki Kabristanına vardığı vakit, şu toprağın, taşın, mezarlığın dili olsa da konuşsa diyesi geliyor. Bu mezarlıkta, binlerce İslam büyükleri ve Müslümanlar yatmakta olup, ancak hiçbirinin kabirleri bilinmiyor.

 

Çünkü Suudi yönetimi mezar yerinin bilinmesini ya da, taştan yapılmasını, mezarlıklara isimlerin yazılmasını uygun bakmıyor. Geçmişte mezarlıkta yatan büyük insanların yeri biliniyorken ve belliyken, zamanla bütün o mezarlıkları yıkmış ve düz bir toprak haline getirmişler, 

 

        İnsan'ın bu hüznünü ve sıkıntısını dindiren Peygamberimizin mescidi ve onun ravza’sında kılınan namazdır ki bu mescit Kabeden sonra en faziletli mescit, içinde kılınan namaz, normal camilerde kılınan namazlardan, binlerce kat daha sevap olduğu söylenmekte,

 

       Hele peygamberimizin "Mescidimle kabrim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir" dediği ravzası var ki orada namaz kılmak, dua etmek, çok farklı bir duygu. Bir anlamda insan bu ravzada secdeye vardığı vakit kendini Peygamberimizin arkasında, aynı safta namaz kılıyormuşçasına insan kendini cennet bahçelerinde hissediyor.

 

    İnsanı heyecanlandıran bir başka mekân Uhud Dağı ve Uhud Mağarasıdır. Yani Uhud savaşının yapıldığı yer,

 

     Bir anda sanki kişinin kendisi de bu savaşın içinde. Hz. Hamza'nın şehit edilişini, Hint tarafından vücudunun parçalanışını yaşıyor.

 

       Uhud Dağının insanı heyecanlandıran bir başka yönü ise Hz. Peygamberin Uhud savaşında sığındığı Uhud Mağarasıdır.

 

        Kutsal şehir Medeniden ayrılık vakti geldiğinde bizi bir hüzün ve sıkıntı kapladı. Şairin ifadesi ile, her ayrılık bir hüzün. Bu hüzünle Medineden ayrıldık, Ama  bu sefer hüznümüzü dindirecek bir başka mekân Mekke (Kabe)  gitmek bir başka heyecan ve sevinçti, hüznümüzü sevince çeviren tesellimizdi.

 

Allahın evi Kâbe’yi görmeye niyet etmenin verdiği sevinçle Mekke’ye doğru yola çıktık. Otobüste Mekke’ye doğru giderken alabildiğine geniş çöllerde deve sürüleri ve kum fırtınaları vardı, şoförümüzü araç kullanmakta sıkıntıya sokuyordu. Ama geniş ve güzel yapılmış yollarda gitmek çok keyifliydi,

 

Artık Mekke gözükmeye başlamıştı. İçimizi Kâbe’yi görmenin heyecanı sardı. Mescidi harama giriş ve Kâbe’yi ilk görüş. Çok farklı bir duyguydu. Acaba gerçek mi hayal mi diye içinizden geçiriyorsunuz.

 

Evet, Allahın evini görmek herkese nasip olmaz, oysa bizlere bu anı nasip eden Allaha binlerce şükür ediyoruz.

 

Umre ibadetini yapmak için gittiğimiz bu mübarek yerlerde arkamızda bıraktığımız. Ne aile, ne çoluk çocuk, hiç birisi aklımıza gelmiyor, Aklınız hep ibadet yapmakla meşgul.

 

İhramda Kâbe’yi tavaf ederken, say yaparken hesap gününün provasında olduğu hissine kapılıyorsunuz ve dünyanın ne kadar boş olduğunu anlıyorsunuz.

 

Mekke’deki günlerimizin de sonuna gelmenin, Artık kutsal topraklardan ayrılacak olmanın hüznü içimize düşerken, dolu dolu bir on beş günün sonunda hüzünlü bir şekilde ve mübarek yerleri tekrar ziyaret etme arzusuyla, manevi yönden huzurlu bir şekilde memlekete dönüşümüzü yapmış olduk…

 

Evet saygı değer güzel insanlar Umre ibadeti için gittiğim kutsal topraklar da yaşadığım manevi duygularımı sizlere aktarmaya çalıştım. Anlattıklarımın yanında unuttuklarımın daha da çok olduğunu biliyorum, Fakat bu mübarek yerlere özlemi olan insanlara bir nebzede olsa da destek olmak için yazma ihtiyacı hissettim ve yazdım.

 

Allah herkese bu mübarek yerleri görmeyi nasip etsin. Saygılarımla…

 

Yusuf KOÇAK

 

Ayrıntılı Haber ve Resimler için lütfen www.karaburna.com Tıklayınız!