Dünya Erdemli Sanayici Ve İşadamları Derneği Nevşehir Şube Başkanı Ercan Civelek, Öğretmenler Günü Dolaysıyla Yayınladığı Mesajda;
Öğretmenlik, gücünü sevgiden ve fedakarlıktan alan, sevgisine ve fedakarlığına maddi anlamda paha biçilemeyen dünyanın en kutsal ve en saygın mesleğidir. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır.” diyen bir peygamberin ümmeti olan bizler öğretmenliği sadece bir meslek olarak değil, milli ve manevi değerleri geleceğe aktaran, toplumu şekillendiren kahramanlar olarak görürüz. Anadolu’ya tespihin taneleri gibi dağılmış her yerde bilgiyi, sevgiyi öğreten ama yalnızlığı yeni baştan öğrenen öğretmenlerdir. Öğretmen ufukta öğrencilerini ufka ve ufuk ötesi başarılara götürmek için çaba gösteren kişidir. Sevgi ile bilgiyi öğrencisinin ak ve parlak beynine aktarmayı amaç edinendir. Öğrencisini bilgi ve takva ile kuşatan kişidir. Öğretmenler uygarlık peteklerini saf bal ile dolduran insanlardır. Böyle büyük ulvi ve kutsi vazifeleri gerçekleştirmeye gönüllü olmuş ve canla başla çalışan öğretmenlerimizin emeğine ve yaptığına paha biçilemez. Öğretmenlerimiz, sadece bir günle değil, Hz. Ali’nin (r.a) “Bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum.” dediği gibi her zaman hatırlanması gereken geleceğimizin manevi mimarlarıdır.

Destanlarla dolu olan şanlı tarihimiz bize göstermiştir ki her bir zaferimizin ardında öğretmenlerimiz vardır. Cihan tarihine mührünü vurmuş, tarihin seyrini değiştirmiş olan padişahlarımız da çeşitli vesilelerle bu gerçeği dile getirmiş, kendilerini yetiştiren öğretmenlerine hürmette kusur etmemişlerdir. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet, padişahı karşılamak üzere ellerinde güllerle yollara çıkanların teveccühünü hocası Akşemseddin’e yönlendirmiştir. Paşalarının ve vezirlerinin huzurunda titrediği Yavuz Sultan Selim’in yanlış kararlarını hocası Kemalpaşazade sert bir dil ile uyarmış, celalli padişah hocasına kızamamış ve vermiş olduğu kararı düzeltmiştir. Mısır seferinde Kemalpaşazade’nin atının ayağından fırlayan çamurun kaftanını batırması üzerine hocasının mahcup olduğunu gören Yavuz Sultan Selim, bu çamurlu kaftan ile defnedilmeyi vasiyet etmiştir. Hâsılı, 630 yıl tarihe yön veren Osmanlı İmparatorluğunun manevi mimarlarının, Şeyh Edebali, Emir Sultan, Akşemseddin, Molla Gürani, Kemalpaşazade, Şeyhü’l-İslam Ebusuud Efendi, Yahya Efendi gibi muallimler olduğu görülecektir.

Büyük destanların ve bu destanların hazırlayıcısı öğretmenlerin, sadece tarihin eski dönemlerinde ve kitap satırlarında kalmadığını yüce milletimiz bize 15 Temmuz gecesi göstermiştir. O kabus dolu gecede vatanı ve namusu için canını ortaya koyan yüz binlerce vatan evladı bize kendilerine vatan aşkını aşılayan öğretmenlerin varlığını kanıtlamıştır. Belki bir kısmı emekli olmuş, bir kısmı da hâlâ vazifesine devam eden öğretmenlerimizin aşıladığı vatan aşkı yüce milletimizin kalbine nakşolmuş ve 15 Temmuz gecesinin mimarı olmuştur.15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadele şuurlu yetişmiş yerli ve milli değerlere sahip bir neslin bu vatan için milletimizin geleceği için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle yetiştireceğimiz gençler bu cennet vatanın sigortası olmak zorundadır. Ezanımızın bayrağımızın vatanımızın ve devletimizin bekçisi olan mazluma şefkat elini uzatan sahip olduğu emanetin, kutsal mirasın ve tarihi mesuliyetin farkında olan gençlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır.
 
Üstat Necip Fazıl ne güzel söyler:
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
 
Sevgili öğretmenlerimiz, siz hiç endişe etmeyin. Biz gayret ediyoruz ama bir faydası olmuyor, yeni nesil manevi değerlere bigâne kalıyor diye düşünmeyin. 15 Temmuz kalkışması bize göstermiştir ki bu topraklar bereketli topraklardır, bu milletin mayası sağlamdır. Bu milletin kalbine ekilen din sevgisi, vatan sevgisi, hürriyet arzusu asla yabana atılmıyor. Mevzu vatan olunca en ummadığımız öğrencilerimizin bile yazdığı destanlara şahit oluyoruz. O halde ümidimizi kaybetmeden sevgiyle, aşkla öğrencilerimizde vatan aşkını, din saygısını ve şehitlik arzusunu ilmek ilmek dokumaya devam edeceğiz. 
İlim ilim bilmektir 
İlim kendin bilmektir 
Sen kendini bilmezsin 
Ya nice okumaktır 

Bilmek, bizim önümüzü aydınlatır. Ayağımızı yere sağlam basmamızı sağlar. İnsanın bilgisi içten dışa, dıştan içe gider gelir. Önce kendimizi tanırız, kendimizden pay biçerek başkalarını; başkalarından ve doğadan öğrendiklerimizle yeniden kendimizi tanırız.Bugünü ve geleceğimizi kurarız. 

İnsanın kendisini bilmesi kadar büyük nimet yoktur. Bu, basit bir şeymiş gibi görülür ama zordur. Birçok insan kendini ya olduğundan büyük görür, ya da büyüklüğünün farkında değildir; üstelik kendini bir de hakir görür! 

Bilgi, her şeyden önce insanın kendini bilmesini sağlamalıdır. Anadolu’da çağlar öncesinden kalan tapınakların alnında “Kendini Bil” yazar. Bilgi, öncelikle insanı ve insan ilişkilerini, hak ve görevlerimizi içermelidir. Ne istediğimizi, bunları neden istediğimizi bilinçle belirlemiş olmalıyız. İnsan, rüzgârın önüne katılmış bir yaprak gibi sürüklenmemelidir. 

Okumaktan murat ne 
Kişi Hak'kı bilmektir 
Çün okudun bilmezsin 
Ha bir kuru emektir 

İnsan niçin okur? Hem kendi, hem de başkalarının “hakkı”nı bilmek için. Yani “kul hakkını ve sınırlarını” bilmek için. Bu, Tanrı’nın da insanlardan isteğidir. Gönül dünyasında da, toplum yaşayışında da düzen ve huzur böyle sağlanacaktır. İnsan okuyor ama “hak-hukuk” bilmiyorsa, kul hakkı yiyorsa her şey boştur. Kuru, işlevsiz bilgi yüklemesidir yapılanlar. 

Dört kitabın ma'nisi 
Bellidir bir elifte 
Sen elifi bilmezsin 
Bu nice okumaktır 

Oysa dört kutsal kitabın özü ve ruhu bir elif harfinde apaçık bellidir! Elif, bizim yazımızdaki “a” harfinin karşılığıdır ve Arapça’da düz bir doğru “l” şeklinde yazılır. Bu şeklinden ötürü şair, dört kitap da türlü örnekler ve hikâyelerden yola çıkarak insanlara bir tek buyruk verir: Doğru ol! Dosdoğru yaşa!

Bizler sadece bu dünya için
yaşayan bir millet değiliz. Yeri gelince ölmeyi yaşamaktan çok severiz. Bu hakikati bu asırda da bütün dünyaya gösteren nesilleri yetiştiren siz değerli öğretmenlerimiz, bir ömürlük teşekküre layıksınız. Hepinize şükranlarımı arz ediyorum.