Son dönemde Türkiye’de olayları değerlendirmede, fikir açıklamada, görüş bildirmede en önlemli sorun bu ki Gri yok, sadece beyaz veya siyah var. Bir dönem bir fikri savunalar kısa sure sonra karşı görüsü savunmakta ve bunlar gibi düşünmeyenler her ne kader ki görüşlerinde sadik olsalar da vatan haini veya paralel gruba mensup olma durumuna gelmektedirler.
Buna ilave olarak her olumsuz olayında sorumlusu paralel yapı gösterilmektedir. Suriye’deki, rejime karşı muhaliflerin yenilgiye uğraması, Rus savaş uçağın düşürülmesi, güneydoğudaki olayları tekrar patlak verilmesi gibi birçok olayında paralel yapı sorumlu tutulmaktadır.
Bu nedenlerle olaylar tam ve doğru değerlendirilememekte olduğundan, gösterilen yolda sonuca ulaşmamaktadır.
Cizre ve Su’daki olaylar:
Bu olayların gelişeceği tam ve net belliydi, ancak görmedik. Görenler ya söyleyemedi veya söyleyenlere aşırı tepki gösterdik. Böylece bu olaylar kul altında ateş gibi kaldı.
Olayların habercisi neydi?
1: Kobani olayları: o olaylar geliştiğinde defalarca yazıldı, çizildi ve uyarıldı. Bunun arkasındaki oyunlar ve senaryolar hakkında uyarılar verildi ancak kulak veren olmadı. Böylece hiç şehir savaş deneyimi olamayan PKK’nin bu olayı kullanarak şehir savaş deneyimi kazandı ve o deneyimleri tamamen güneydoğu şehirlerinde uygulamaya geçti. Ayrıca PKK’nin uzantısı olan PYD Amerika’nın müttefiki haline geldi. Kısaca bu olay Türkiye tarifinden iyi yönetilmedi ve PKK bu olaydan iyice yararlandı.
2: Açılım Süreci: Bu süreç başlanması gereken bir süreçti. Ancak yanlış yönetildi ve olaylar bu aşamaya geldi. Bu olayların nasıl bu hale geldiği? Sorumluları kim olduğu da daha net ve açık belli olmadı. Ancak bu olayında birçok olay gibi paralel yapı sorumlu tutuldu.
Bu olayla ilgili cevaplanması gereken sorular:
Açılım süreci döneminde PKK dediğimiz katil, kelleş terör örgütü, şehirlerde cephane ve erzak depoladı. Şehir savaşı için hazırlandı. Bu gibi kelleş, katil terör örgütü bu süreçten yararlanması ve bu fırsatı kullanması gayet normal. Ancak buna göz yuman, müsaide eden yetkililer neden bu olaylara izin verdiler? Acaba onlar bu olaylardan sorumlu değiller mi?
Açılım sürecinde bu uyarılar verildiğinde, bunlar kana susamış kişiler, şehit gelmemesinden rahatsız olan, savaş isteyen kişiler ve zihniyetlerle itham ediliyorlardı. Ancak o dönemde bu ithamları eden kişiler şimdi itham ettikleri zihniyet ve düşünceleri savunuyorlar.
Sonuçta sorulusu net ve açık belli olmayan bu döneme geldik. Kaç aydan beri Cizre ve Sur’da genelkurmayın dediğine göre düşük çaplı ancak görüntülere göre hiç de düşük çaplı olmayan bir şehir savaşı var. Bu konuda uyarılar yapan vatan hainliği ve yabancı güç müttefikleri olarak adlandırılıyorlar. Ancak dış basında verilen haberler, görüntüler, yorumlar, insan hakları örgütleri verdiği
bildiriler ve uyarılar, ayrıca Türkiye’deki ortaya çıkan imzalar ve bildiriler ve tepkiler açıkça bu olayın uzun sure Türkiye’nin başını ağrıtacağını gösteriyor.
Unutmayalım ki siyah ve beyaz arasında birde gri var. Bizim gibi düşünmeyen, yorum yapmayanlarda olabilir. Onlarda vatani sevdikleri için yorumlar yapmış olup hâkli olabilirler. Onları da dinleyelim ki dönüsü çok daha zor bir istikamete girmeyelim.