İğdelikışla köyünü dolaşırken bir değirmene rastladık. Tabelada Köroğlu Un Değirmeni yazıyordu. İlgimizi çekti. Selam verdik içeri girdik. Sahibi Musa Elma. Baba mesleğiymiş. Babasının adı Hanifi Elma. Daha önce Ayhan Köyünde bir değirmen varmış. Orası kapanınca sadece burası kalmış. İşi olan civar köylerin hepsi buraya gelirlermiş. Eskiden değirmenler suyla çalışırmış. Sonra kasnaklı değirmenler çıkmış. Kasnaklılarda elektrik gidince traktör kayışı takılır, patos çalıştıran sistemle çalışırmış. Yani bir kayış biri traktöre diğeri değirmene bağlı iki kasnak arasında çalışarak enerji üretirmiş. Değirmen günde yüz kile buğday işleyebiliyormuş. Değirmenci ücret olarak kilede altı lira alırmış. On kile getirse atmış lira ediyor. Parası olmayandan da hak alırmış. O da kile 1.5 kilo buğday karşılığıymış. Burada bulgur, yarma (Özkonaklılar gendirme dermiş) yapılırmış. İnce çekilmiş bulgura sediğ/sedik (dü) bulgur, bulgurun kabuğu(kepeği) çıkarılmış haline sediglenmiş denirmiş. Şimdi herşey hazır. Eskiden herkes kışlık ununu kendisi hazırlar ve ekmeğini o unla yaparmış. Kışa hazırlıklı olmak için değirme çok önemliymiş. Günlerce uğraşarak hazırlanan buğday sabah erkenden değirmene eşeklerle yada at aarabasıyla veya kağnıyla görülür sıraya girilirmiş. Bazan birkaç gün değirmen nöbeti tutulur ve sırası gelenin buğdayı una çevrilirmiş. Bu olay türkülere bile konu olmuş.
Değirmen dört dolanır 
Suyu serhoş dolanır 
Yare bir kuşak aldım 
Beline beş dolanır

Değirmenin bendine 
Döner kendi kendine 
Hakikatli yar olsa 
Gelir kendi kendine

Kaynak: Dr. Mehmet Kılıç