MARMARAY’A BİNDİM
16-17 Ocak tarihlerinde kurumumuza ait İstanbul Bağlarbaşı’ndaki kitap satış merkezimizi, orada yapılan düzenlemeleri, elemanlarımızı ve işleri denetlemek ve yerinde görmek için ziyarete gittim. Kitaplığımız çok güzel. Tarihe merakı olan İstanbul’daki ve İstanbul’u gezmeye giden ve görmek isteyen insanların zevkle görüp alıp okuyacakları bir kitaplığımızın olduğunu böylece belirtmiş oluyorum. (Yerimiz, İstanbul/Bağlarbaşı’nda 29 Mayıs Üniversitesi’nin karşısında.)
Uzun süre İstanbul’da kaldığımdan mıdır bilemiyorum ama İstanbul harika bir şehir. Zaten son yıllarda her gittiğimde bir başka güzel buluyorum. Çevre düzenlemesi, köprüyol, köprü, tünel, yeraltı treni istasyonları ve son olarak da MARMARAY İstanbul’a çok ama çok güzellik ve zenginlik katmış. Bu hizmetleri yapanları tebrik edip dua ediyorum.
MARMARAY deyince bütün Türkiyeli insanların merak ettiği gibi ben de çok merak ediyordum.  Çünkü Ceddim Abdülmecit ve Abdülhamit tarafından düşünüp projelendirilen, onun torunlarından Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılıp 29 Ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştı. Merakımdan iki kez gidip geldim. Yani Marmaray’a bindim.
(Marmaray’la ilgili Türk tarih Kurumu olarak sitemizde, ‘cisr-i enbubi’den tüp geçit’e diye hazırladığımız tarihi belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.)
Üsküdar’dan Sirkeci’ye sadece üç (3) Yenikapı’ya beş (5) dakikada geçiliyor. Bahsettiğim mesafeyi bilenlerin neyi anlatmaya çalıştığımı iyi bilirler. Kayık, vapur veya gemiyle en iyimser zaman olarak Üsküdar’dan Sirkeci’ye 20-25 dakikada geçilebilirken şimdi sadece üç dakikada geçiliyor. Vaktin nakit olarak değerlendirilmesi gerektiği, günümüzde, değil saat ve dakikada saniyede bile milyonların kazanılıp kaybedildiği bir dönemde bu zamanın ne anlama geldiği daha iyi anlaşılmaktadır.
Daha neler yapıp hizmete sunarlar bilemem ama yapılan dev hizmetler artık İstanbul’da olduğu gibi Türkiye genelinde de sıradanlaşmaya başlamış vaziyette... bu iyi olmakla beraber nankörlüğü de beraberinde getirmektedir.  
Kadim dostum Cavit Erkılınç’la Dolmabahçe Sarayının ve Bezm-i Âlem Valide Sultan Cami’nin yanında Boğazın masmavi sularını, Boğaz Köprüsünü seyr-i temaşa ederek içtiğimiz çayın akabinde, Gezi eylemcilerinin revir olarak kullandıkları Cami’de öğle namazımızı eda edip, akabinde yeniden yapılmakta olan İnönü Stadyumu’nun yanındaki tünelden Kağıthane-Eyüp istikametine geçtik. O ne muhteşem tünel… Birçok kimsenin haberi dahi yok.
Kısaca Marmaray, İstanbul’umuz harika, ecdat yadigârı ülkemiz ve şehirlerimizle ne kadar gurur duysak azdır.
Ahmet BELADA