SENEGAL’DE EN GÜÇLÜ MÜRÎDİYYE TARİKATININ KURUCUSU

AHMEDÜ BAMBA

(1850-1927)

Teknik direktörlüğünü Şenol Güneş’in yaptığı maçın uzatma dakikasında, Ümit Davala’nın sağdan yaptığı ortaya İlhan Mansız’ın dokunuşuyla gol oldu. “Altın gol” kuralı gereğince de maç bitti ve Türkiye futbol takımı yarı finale çıktı. Batı Afrika’nın en önemli ülkelerinden Senegal’i 2002’de Japonya ve Güney Kore’nin düzenlediği Dünya Futbol şampiyonasında yendiğimiz bu maçla daha bir tanımış oldum.

Maç esnasında futbolcular arasındaki itiş kakıştan dolayı kızmış olsam da o zaman şöyle dediğimi iyi hatırlıyorum; “Rakibimiz keşke Senegal olmasaydı?” Niçin biliyor musunuz? Bizim onları, onların da bizi yenmesini istemediğimden. Çünkü mazlum birini gördüğümde ona karşı ziyadesiyle merhamet ve kardeşlik hissi duyarım.

O maçtan sonra ne zaman Senegal ismini duysam hep yakınlık hissetmişimdir. Merakıma mucip Senegal’i araştırmaya karar verdim. Çalışmamda hedefim ağırlıklı olarak İslâm öncü ve önderlerini tespit etmek olduğu için bu ülkeyi incelerken de buna dikkat ettim. %95’nin Müslüman olduğu Senegal’de öncü ve önder niteliğinde kim veya kimlerin olduğuna baktım. Ülkeyi bu konuda bir hayli zengin buldum. O liderlerden en çok dikkatimi çekeni ise Ahmadü Bamba oldu.       

Bamba’nın büyük dedesi Mame Maram’ın açtığı Kur’an okulunu, kendinden sonra oğlu Mame Balla sürdürdürür. Mame Balla, hocasına duyduğu hürmete binaen ilk doğan erkek çocuğuna Ahmedü Bamba ismini koyar.

Senegal’in sembol isimlerinden Maba Diakhu’nun Baol’da cihad hareketine giriştiği yıllarda Ahmedü Bamba henüz dokuz yaşındadır.

Ahmedü Bamba babasının 1880’deki ölümüne kadar Baol’da kalarak Arapça, Kur’an ve fıkıh bilgisini geliştirdi. İlerleyen zaman içerisinde ilmî yönden büyük şöhrete kavuştu. Bu arada Batı Afrika’nın en meşhur tarikatı olan Kâdiriyye’nin halifesi el-Hâc Kamara’ya intisap etti. Kâdirî şeyhi Sidya’nın irşadından faydalanmak üzere Moritanya’ya gitti.  Orada tasavvuf, akaid, Mâlikî fıkhı ve Sahîh-i Buhârî okudu.

Bir müddet sonra Moritanya’dan ayrıldı. Hocasından aldığı halifelik ve icazetinin ardından DarouMarnâne köyünü kurdu. Dergâhta müritlerinin eğitimiyle meşgul oldu. Köyde büyük ilgi gördü. Köy ziyaretçi akınına uğradı.

Bir müddet sonra buradan da ayrılarak ilk cihad hareketine başladığı Baol’da Tuba köyünü kurdu ve oraya yerleşti. Şehrin ismini cennetteki Tuba ağacından esinlenerek koydu. Tuba günümüzde Senegal’in başkenti Dakar’dan sonra en büyük şehirdir. Tuba ve çevresinde olduğu gibi ülkenin hemen her tarafında, her geçen gün ünü ve şöhreti yayılan Bamba, yaptıkları çalışmalarıyla Fransız sömürge yönetimini korkutmaya başladı.

Sömürge yönetimi, önlem almaya başladı.  Durumun farkında olan Bamba, olabilecekleri dikkate alarak, tedbirli olmaya çalıştı. Ülkede çıkan siyasi karışıklıklara girmedi. Bu konuda yapılan suçlamaları da reddetti.

 

ÖNLENEMEZ BÜYÜMESİ

Fransızlar ve sömürge yönetimi; aldıkları tüm önlemlere rağmen Ahmedü Bamba’nın yücelmesini, müritlerinin çoğalmasını, hareketin yayılmasını bir türlü önleyemedi.  Etrafında oluşan talebe halkası, akın akın gelen ziyaretçiler, direniş hareketleri mensuplarıyla bazı liderlerin ona biat/intisap etmeleri, sömürge yönetimine beklenen verginin ödenmemesi gibi sebepler yöneticilerin rahatsızlığını daha da artırdı. 

Sömürge yönetimi, Fransa’nın da desteğini alarak Bamba’dan müritlerini dağıtmasını istedi. Bu teklifi kabul etmeyen Bamba 10 Ağustos 1895’te tutuklandı. Saint Louis’e götürüldü. Oradan da Gabon’a sürüldü. Yedi yıl yedi ay Mayombe adasında, Hıristiyanlaştırılmış halk arasında sürgünde yaşadı. Orada birçok Hıristiyanın Müslüman olmasına sebep olurken, diğer yandan da eserlerinin birçoğunu burada kaleme aldı.

1902’de sürgünden döndükten sonra durmak bir yana son derece heyecanla ve şevkle vaaz ve irşada başladı. Bağlılarının ziyareti daha bir arttı. Tekrar tutuklanan Bamba, bu defa Moritanya’ya sürüldü. Ülkede yaşanan karışıklıklara dâhil olduğu öne sürülerek müritlerinin onu ziyaret etmeleri yasaklandı. Buna rağmen ona olan sevgi ve bağlılık her geçen gün daha da arttı.

SAVAŞ ve EKONOMİ

Sömürge yönetimi, işlerine geldiğinde şeyhten istifadenin yolunu ararken işlerine gelmediği zaman şeyh ve müritlerine etmediklerini bırakmadılar. Nitekim I. Dünya Savaşı’nın arifesinde Bamba’yla iyi ilişkiler içine girmenin ve onun otoritesinden faydalanmanın uygun bir siyaset olduğunu düşündüler. Şeyhle temasa geçerek müritleri arasından Fransız askerî birliklerine asker istediler. Kimlerin gideceğinin seçimini de kendisine bıraktılar.

Hangi saikledir bilinmez -maalesef- Fransız askerleriyle birlikte, Osmanlıyla karşı savaşmak üzere bir grup müridini seçti ve gönderdi. Seçtiği müritlerine; “Dönerseniz toprak, ölürseniz şehit olacaksınız.” dedi. Üzgünüm! O müritler Çanakkale’de Osmanlıya karşı savaştılar…

Sistemle bu yumuşama politikasının bir başka sebebi de tarikat mensuplarının yer fıstığı üretimindeki etkinliği ve bu suretle kavuştukları büyük ekonomik gücü heba etmemekti. Bamba’nın esas düşüncesi de kendini ibadet ve tefekküre vermiş bir kimse olarak tanınmasını sağlamaktı. Böylece siyasi karışıklıklarla ilgisi bulunmadığı şeklindeki açıklamalarına Fransa ve sömürge yönetimi inandı. 

Batılıların, özelde de Fransa’nın değişmeyen tavırlarına gelince; Batılılar, kendi istedikleri gibi davranıldığı takdirde iyi görünür, istedikleri gibi hareket edilmemesi halinde ise en acımasız tavırlarını gösterirler. Bütün sömürgelerinde yaptıklarını Senegal’de de yaptılar.

Bamba’yla ilişkilerini geliştiren sömürge yönetimi, onu Müslümanların din işleriyle ilgili şûra meclisi üyeliğine getirdiler. Askerî alanda sağladığı yardımlardan dolayı da “Legion d-Honneur” nişanıyla taltif ettiler. Fakat o bu nişanı, sembolündeki “haç” işaretinden dolayı kabul etmedi.

TARİKAT ANLAYIŞI

Ahmedü Bamba’nın kurduğu ve Batı Afrika’nın birçok ülkesinde yayılmış bulunan Mürîdiyye tarikatı, temelde Kâdiriyye’nin bir kolu olmakla birlikte bazı farklı özelliklere sahiptir. Bamba, Kâdiriyye ve Ticâniyye’nin tesirlerinin de görüldüğü, kendine has bir zikir usulü tertip etti.

Bamba Fransız sömürgeciliğine karşı doğrudan bir savaşa girişmediği gibi onun böyle bir niyeti de yoktu. Aksine sömürgecilerle bazı konularda iş birliğine dahi gitti. Fakat çoğu zaman onlardan gelen teklifi reddetti. Onların dediğini yapmaktansa sürgüne gitmeyi tercih etti. Ülkedeki nüfuzunu da dikkate alarak,  bir direniş hareketi oluşturdu.

Müritlerinin faaliyetlerinden rahatsız olan, iş birliğine girmediği için de baskıya maruz kalan Bamba, hayatının sonuna doğru sömürgecilerle kısmi iş birliğine girmişse de hiçbir zaman aralarında karşılıklı güven oluşmamıştır.

Tasavvufî kaynaklara ve Ehl-i sünnet esaslarına vâkıf olan Bamba’nın şartlar ne olursa olsun bu anlayışından vazgeçmediği bilinmektedir.

Tüm yaşanmışlıklara rağmen Bamba sürgün, hapis ve işkenceyle geçen hayatının son döneminde birçok Mürîdiyye merkezi kurarak ibadet, ilim ve müritlerinin eğitimiyle meşgul oldu.

Yetmiş yedi yıl boyunca ilim irfan ve cihat yolunda geçirdiği hayatı 19 Temmuz 1927’de sona erdi. Tuba şehrinde toprağa verildi. Büyük mücahide Allah’tan rahmet diliyorum.

GÜNÜMÜZDE BAMBA’NIN TESİRLERİ ve TUBA ŞEHRİ/İSMİ

Senegal'in Dakar'dan sonra en büyük şehri Tuba şehri, kahvesi, camisi, kendine has mimarisi; müritlerinin giyim-kuşam ve yaşam tarzıyla farklı bir kent imajı veriyor.

Başkent Dakar'a 200 kilometre mesafedeki Tuba, Mürîdi tarikatı Şeyhi Ahmadü Bamba'nın şehri olarak biliniyor.

Bamba'nın 1887'de, Kur’ân-ı Kerîm'den adını alarak oluşturduğu Tuba şehri, kurulduğu günden bu yana Senegal'deki Müslümanlar tarafından kutsal kabul ediliyor.

Mürîdî tarikatını kuran Bamba, Batılıların misyonerlik faaliyetlerine direnmiş ve halkın İslâm'la rabıtasını koparmaması için uğraşmış bir isim olarak öne çıkıyor. (…)

Çevresindeki birçok ülkenin aksine aşırıcılığın ya da iç çatışmaların fazla görülmediği Senegal'de huzur ve hoşgörü ortamının sağlanması, Bamba'nın oluşturduğu hoşgörü ikliminden ve tasavvuf öğretilerinden kaynaklanmaktadır.

Ülkede aşırıcı unsurlara rastlamak neredeyse imkânsız. Senegal'de halkın yüzde 95'i Müslüman. Ancak küçük bir azınlık olan Hıristiyanlar da dinî vecibelerini özgürce yerine getirmektedir. Hatta Paskalya için Hıristiyanlar Müslümanları, dinî bayramlarda da Müslümanlar Hıristiyanları evlerine davet etmektedir.

Bazen aynı ailede kardeşlerden birisi Müslüman iken diğer bir kardeş başka bir dine mensup olabiliyor. Senegal, ‘Dinde zorlama yok.’ Esasının gerçekte uygulanabildiği ülkelerden biridir.

BATI AFRİKA'NIN EN BÜYÜKLERİNDEN

Ahmedü Bamba'nın, temellerini şehre ilk geldiğinde attığı Büyük Tuba Camisi ise Batı Afrika'nın en büyük camileri arasında yer alıyor.

Şeyh Bamba'nın öğrencilerinden Şeyh İbrahim Fall tarafından 1963'te tamamlanan 7 bin kişi kapasiteli cami Medine'deki Mescid-i Nebevî’yi andıran mimarisi ve avlusuyla göreni etkiliyor. Perşembe günleri mor kıyafetler giymiş gönüllü kadınlar, cuma namazına hazırlık yaparak camiyi baştan sona temizliyor.

MAGAL KUTLAMALARI

Tuba Cami, en görkemli zamanını ise Bamba'nın sürgüne gönderilişinde elde ettiği manevi derecenin kutlandığı Magal gününde yaşıyor. Hicrî takvime göre Sefer 18'de düzenlenen Magal için milyonlarca Mürîdî Tuba'ya âdeta akın ediyor. Magal günü yalnızca dinî bir anma olarak değil, siyaset üstü bir organizasyon olarak da nitelendiriliyor. Zira Magal'a sadece Mürîdî tarikatı üyeleri değil, Batılı büyükelçiler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve bazı uluslararası kurumların temsilcileri de katılıyor.

Görsel bir şölene dönüşen Magal'da Mürîdîler bir araya gelerek ibadet ediyor ve tarikatın bugünkü temsilcisi olan şeyhi görme imkânı buluyor, o gün Bamba için yazılmış ilahiler okunuyor.

SENEGAL'İN MİLLÎ İÇECEĞİ TUBA KAHVESİ

Tuba kahvesi (Cafe Touba), Senegal'e ait bir karabiber türüyle hazırlanır. Meyve aromalı Tuba kahvesi, Bamba tarafından ilk olarak tedavi amaçlı kullanılsa da bugün Senegal'in ‘millî içeceği’ konumunda. Ünü Senegal'i ve Afrika'yı aşan Tuba kahvesinden dünyaca ünlü İtalyan kahve devi bile internet sitesinde övgüyle bahsediyor. Senegal'de Tuba kahvesi yalnızca bir kahve olmakla kalmıyor âdeta bir kimliği temsil ediyor. Ülkenin en zengin mahallesinden en fakir bölgesine kadar her köşe başında onlarca Tuba kahvesi satıcısına rastlanabiliyor.

Fransız sömürgesi döneminde İslâmiyet'in korunması için yıllarca vatanı Senegal’dan ayrı kalan Ahmedü Bamba, 1927'de vefat etti. Öncülük ettiği çalışmalar, ülkede hâlâ devam etmektedir.