MEDYA HEGEMONYASI
   Günümüzde en çok telaffuz edilen kavramlardan biri olan medya; gazete, dergi, radyo, televizyon, internet gibi görsel ve işitsel kitle iletişim araçlarının tümünü kapsayan genel bir terimdir. Dilimize  medya olarak geçen  ve İngilizce bir sözcük olan  media ,  “medium” sözcüğünün çoğuludur. kelimenin kökeni  Latince medius’tur. Anlamı itibariyle  medya ‘’araç, orta, ortam ve aracı’’ demektir. Medya en geniş anlamıyla,her türlü bilgiyi insana ve topluma ileten eğlendirme bilgilendirme ve eğitme gibi üç ana sorumluluğu olan görsel ve işitsel kitle iletişim araçlarının tümüdür.
 Her türlü bilgiyi kişilere ve topluma aktaran , önemi git gide artan medya, günümüzde milyarlarca insanın yaşamının en önemli kısmını oluşturuyor. Her evde bir televizyon ve çoğu evde internet olduğundan hareketle,hayatın içinde hatta merkezinde olan bu unsurun kapsama alanı , son hızla genişlemeye devam ediyor. Hayatın içinde insanı ilgilendiren her olay, medya için “medyatik malzeme” olarak kullanılıyor. Bu durum, medyanın insan yaşamının hemen her alanına ve anına nüfuz etmesine, etki alanını genişletmesini kolaylaştırıyor. McLuhan, "Benliğimizi tümüyle medya teslim aldı. Kitle iletişim araçları kişisel hayatımız, siyasal ekonomik vs. hayatımızı öylesine yaygın biçimde etkilemektedir ki, ilişmedikleri, dokunmadıkları, değiştirmedikleri hiçbir yanımız kalmadı" diyor.
 Medya, toplumların bilinçlendirilmesinde, dönüştürülmesinde ve  kamuoyu oluşturmada en önemli unsurlardan biridir. Öyle ki günlük hayattaki en küçük olaylardan tutun, dünyada yaşanan ve tüm insanlığı etkileyen  büyük gelişmelere kadar her olayı anlamlandırmada  medya kritik  bir rol oynamaktadır. Uydu, internet ve dijital iletişim araçlarının yardımı ile  dünyayı küresel bir köye dönüştüren medya, dünyanın diğer ucunda yaşanan bir gelişme anında gözlerimizin önüne medyanın bakış açısıyla sunulmakta, yaşanan olayları  sadece medyanın yansıttığı kadar bilmekte ve onların  bildirdiği şekliyle  anlamlandırılmaktadır. Neyin doğru neyin yanlış , neyin gerçek neyin yalan olduğu, kimin normal kimin sapkın / anormal  olduğu gibi ölçüler medya aracılığı ile topluma servis edilmektedir. Medya bir yandan yeni bilgi birikimi sağlarken diğer yandan da  yeni anlamlar üretip kitlelerin kavrayışına nüfus ederek toplumu inşa etmektedir.
 İnsanlar her  ne kadar medyayı günlük yaşamın sıkıntılarından uzaklaşma, yalnızlık duygularını hafifletme, eğlenme ve  bilgi edenime  gibi amaçlarla kullansalar da, medya izleyicilerine fırlattığı sözcük  mermileri ile  bir başka işlevi de gerçekleştirir. Çünkü çoğu insan medyanın  sayısız ve anlamsız mesajları karşısında pasif durumdadır. Medya, eğitim seviyesi düşük, basmakalıp düşünen, sorgulamayan, eleştirmeyen bireylerin bireylerin karar verme süreci üzerinde daha çok etkileme gücüne sahiptir. Onların düşünce ve davranışlarını yönlendirip, aldıracağı kararlarla bireylerin geleceğini etkileyebilir. Mesela günümüzde artık meslek seçimi yapacak gençlerin,  aile ve öğretmenlerinin  yönlendirmesinden çok medyanın sunduğu yaygın imajları, örnek rol modellerini ve popüler kültürün sunduğu alternatifleri önemsediği, onların işaret ettiği meslekleri tercih ettiği bir gerçektir. Özellikle manipülasyonlara açık olan siyasi arenada kimlere oy verilebileceği yada kimlerin kazanacağı  medyanın etkisiyle yön değiştire bilir. Hal böyle olunca , yeni ideolojilerin bir üretim olanı da olan medya, eylemleri  ile  şırıngadan damara zerk edilen ilaç gibi kısa sürede güçlü etkiler medyada getirir. İnsanların neyi göreceğine, neyi duyacağına  ve nasıl düşünmesi gerektiklerine dair yönlendirme yaparak bir çeşit propaganda  eylemi gerçekleştirir. ‘’Üç gazete ,beni yüz sancaktan daha çok korkutur ‘’’  diyen Napoleon, bu gerçeği dile getirmiştir.
 Topluma karşı sorumluluk hissi taşımayan, gerçeklerin dışında ve halka karşı  yabancılaşmış olan medya, kendi menfaatleri için masumları suçlu ve suçluları masum gösterebilir. Çirkin fikirler sevimli paketler halinde sunulabilir. Abdurrahim Karakoç’un deyimi ile ‘’ Vıcık vıcık çamura mermer, baltalı oduncuya berber ‘’ diyebilir. Bu nedenle sunulan her bilgi hazır kalıp şeklinde alınmamalıdır. Gerekirse araştırılmalı  ve müzakere edilmelidir.  Kur’an-ı Kerim de ‘’ Ey inananlar, size yoldan çıkmış bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.(Hucurât 6) ’’ buyrularak insanlar bu konuda uyarılmıştır.
 İstisnaları bir kenara bırakırsak birçoğu  günümüzde, kamusal yarar ve  toplumsal sorumluluk ilkelerinden sıyrılarak, kapitalist piyasa koşullarında, kâr amaçlı faaliyet gösteren endüstrilere dönüşmüş durumdadır. Her ne kadar  dördüncü kuvvet olarak  toplum  yararına   eylemde bulunduklarını söyleseler de durum pekte göründüğü gibi değildir. Toplumun aynası olması gereken medyanın , ekonomiyi yönlendirebilecek kişilerle kurdukları özel ilişkilerin varlığı, egemen güçler adına gerçekleri örtbas etme bahtsızlıkları ve  kendi içinde şeffaflıktan uzak  olması , dördüncü kuvvet olarak rolünü yerine getirmede sıkıntılara sebep olmaktadır.
 Dünyanın algılanıp kavrandığı medya alanın amacı dışında kullanılması ve işgali herkesi düşündürmelidir. Bu konuda medya  artık kendine bir sorumluluk biçmelidir. Çünkü elinde birçok şeyleri değiştirebilecek  güç vardır. Bu gücü  siyasi çekişmelerin , zihin aldatmacalarının  ve uyuşturma telkinlerinin aracı olarak değil, ülkenin kalkınması  ve insanları içinde bulundukları cehaletten kurtarıp eleştirel aklın inşası için acilen kullanması gerekmektedir. Aksi halde toplumun vicdan için  bir ‘’ayna’’olan medya,  çatlayıp ilgisizliğe muhtaç olacaktır.