Kur’an-ı Kerim Ziyafeti Sonrası D.İ.B. Yrd. Prof. Dr. Ramazan Muslu Nevşehir Halkı İle Buluştu.

“1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle Nevşehir İl Müftülüğünün organize ettiği programlarına katılmak üzere İlimize gelen Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu ve Kurra Hafız ve Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu üyesi Fatih Okumuş, Alibey Camiinde Nevşehir halkı ile buluştu. 

Programa Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz, İl Jandarma Komutanı Kurmay Kıdemli Albay Yüksel Yiğit, Nevşehir İl Müftüsü Yakup Öztürk, İl Müftü Yardımcıları, İlçe Müftüleri ve vatandaşlar katıldı.

Cuma namazı öncesinde Alibey Camii’nde “1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası” dolayısıyla Kurra Hafız ve Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu üyesi Fatih Okumuş tarafından Kur'an-ı Kerim Ziyafeti verildi.

Kur'an-ı Kerim Ziyafetinin ardından Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu, Cuma vaazında Nevşehir halkına hitap etti.

Prof. Dr. Ramazan Muslu, “Cami yapmak ne kadar önemli ise manevi olarak da imar etmek o kadar önemlidir. Mescitler sadece namaz kılınan yer değil, ilim merkezleri ve ilim halkası olmuştur. Camilerin bir diğer fonksiyonu da sosyal sorunların çözüldüğü yerdir. Din görevlileri bu toplumun içinden çıkan bireylerdir. Kuran – ı Kerîm’ in ifadesi ile “sizleri hayra çağıran, iyiliğe çağıran bir topluluk bulunsun” emriyle din görevlilerimizin bu yönde İslam’ın amel, itikat, ahlak konularında sizleri aydınlatmak gibi görevlileri vardır. İcra ettikleri bu görevler vesilesiyle imamları tebrik ediyor ve onların “Camiler ve Din Görevlileri Haftasını” kutluyorum. Din Gönüllüsü kardeşlerim sadece dini görevlerini yapmakla yetinmiyorlar aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. Geçtiğimiz 50 ila 100 yıl içerisinde her bir Din Gönüllüsü kardeşlerimiz çok sayıda talebe yetiştirmiş, pek çok talebenin elinden tutarak onları bugüne hazırlamışlardır. Yaşantılarıyla, ahlaklarıyla davranışlarıyla çevrelerine güzel örnek olmuşlar, öğrenirken, öğretirken daima ibadet aşkıyla hareket etmişlerdir. Yapılması gereken bir husus varsa asla bir talimat beklemeden işler ne gerektiriyorsa onu yapmaya çalışmışlardır. Yapabileceklerini güçlerinin yettiği her işe koşmuşlar. Durmaksızın insanlığın huzur ve mutluluğu için çalışmanın önemini de yetiştirdikleri talebelere anlatmışlardır. Kıraat ilmine ve hafızlığa çok büyük önem vermişler, sadece bununla kalmayarak aynı zamanda Kur'an'ın anlaşılmasını ve yaşanmasını da teşvik ederek bizzat kendileri de örnek olmuşlardır. Kendilerine değil, cemiyete adam yetiştirmişlerdir. İnsanların yanında ve elinde olanlara değil, Allah katında olanlara değer vermişlerdir.”

Diye sözlerine devam eden D.İ.B. Yrd. Prof. Dr. Ramazan Muslu, Sorumluluk ve yükümlülük bilinci ile ömrünü İslam dinine adamış din gönüllüsü önemli şahsiyetlerden olan Reisülkurrâ Gönenli Mehmet Efendi ve Reisülkurrâ Abdurrahman Gürses’in hayatlarından kısa örnekler vererek, din gönüllülerinin bu şahsiyetleri örnek almaları gerektiğini ifade etti.

Muslu, “Yakın zamanda yaşamış Gönenli Mehmet Efendi pek çok talebe yetiştirmiş, yüzlerce talebeye rehberlik etmiş, onların ihtiyaçlarını karşılamış bir insandır. Yaşlılığına rağmen haftada onlarca Vaaz ve sohbette bulunmuş. Bir gün hanımının kendisine “artık sohbet vermek için, cami cami dolaşıp yorulmasan, nasıl olur, yaşın ilerledi” deyince şu cevabı vermiştir. “Belki cemaatime söylemeyip unutmuş olduğum bir şey kalmıştır” diyerek öyle bir sorumluluk hissediyor ki, o sorumluluk onu haftada 30 vaaz etmeye sevk ediyor. Yine bir gün yemek yememekten dolayı zafiyet gösteriyor, hayıf düşüyor, doktorlara götürüyorlar. Doktorlar kendisine “niye yemek yemiyorsun” dediği zaman, şu cevabı veriyor “çünkü talebelerim de aç ve onlar herhangi bir şey yemezken ben nasıl yiyebilirim” gibi bir sorumluluk içerisine giriyor.” Diyerek Reisülkurrâ Gönenli Mehmet Efendi’nin hayatından örnekler verdi.

Muslu, Reisülkurrâ Abdurrahman Gürses hocamızın hayatından kısa örnekler vererek “O da gerçekten örnek bir şahsiyet ve kişiliğe sahiptir. Bir gün hacda Kariler, Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulunuyorlar. Kendisinin de Kari olmasından dolayı bir tilavette de kendisinin bulunmasını istiyorlar. Ancak o şu cevabı veriyor “evladım biz buraya arz-ı endam etmeye değil arzuhal eylemeye geldik” diyerek, gösterişten, riyadan uzak durarak etrafındakilere böyle örnek oluyor.” Diyerek sohbetine devam etti.

Cami çıkışında hayırsever iş adamları tarafından tüm Cuma cemaatine Aşure ikramında bulunuldu.