Merhaba!

Fib Ajans’ın kıymetli okurları
Çoktandır tanıdığım ve takdir ettiğim bu fedakâr iki genç, (Fikret/İbrahim) haber sitelerinde yazmamı istemişlerdi. Bende bu isteğe “evet” diyerek “fib ajans” ailesine katılmaya karar verdim. Karar vermemi gerektiren ciddi sebebim var…
Aksi durum olmadığı müddetçe, haftada bir olmak üzere şehrimiz ve ülkemizle, tarih ve kültürümüzle alakalı hususlarda yazmaya çalışacağım.
Meğer yazmaya başlamam bugüne, mübarek Ramazan ayına rast gelecekmiş. İnşallah hayırlı ayda, hayırlı günde (Cuma) başladığım yazılarım okuyucularımıza hayır getirir. Yazmaya eski bir efsaneyle başlamak istiyorum.
 MİDAS:Eski bir Anadolu efsanesidir bu. Kral Midas, (Tanrılar) Pan ve Apollon arasındaki bir musiki yarışmasından Pan’ı başarılı bulup seçtiğinden, Apollo tarafından cezalandırılır.
Efsaneye göre musikide üstün meziyete sahip Apolon, kendisinden ziyade Pan’ın seçilmesinden dolayı; ‘güzel müziği ayırt edemeyen kulak insan kulağı olamaz, sana eşekkulağı yakışır.’ Diyerek Midas’ın kulağını eşekkulağına dönüştürmüş.  
Midas’ın kulakları uzarUtancından uzun müddet sarayından çıkmaz, hatta kulağını uzattığı saçlarıyla örtmeye çalışır. Nihayet saçını kestirmek için berbere gitmek zorunda kaldığında, kulağını berber görür. Kral berbere sıkı sıkı kimseye söylememesi konusunda tembihatta bulunur, bulunur bulunmasına ama bu sır berberi iyice gerer. Bir gün bataklığa giderek bir çukur kazar ve kazdığı çukura üç kez, “Midas eşekkulaklı olmuş” der. Orada biten ot, esen rüzgâr vasıtasıyla bu sırrı her tarafa yayar. Ne kadar saklarsa nafile, hadise dal budak salar. Bütün ülkede her yel sestiğinde, bataklıkta biten sazlar bu sırrı gelen geçene yayarlar.’ Artık Midas’ın eşekkulaklı olduğunu herkes bilir. Efsane bu.
“Yozlaşmadan Uzlaşmak” isimli eserinde Hüsrev Hatemi bu efsaneyi anlatır. Tarih ve kültürümüzden utanan, Batı hayranlığı güden insanlar için yorum yapmışsa da bende hayatta hiçbir işin gizli kalamayacağı bağlamında ele aldım.
Gözüken o ki, şu gök kubbede söylenen ve yapılan iş gizli kalmıyor. Ben olmazsam olmaz diyenlerin doldurduğu mezarlıkları hemen hergün bir şekilde ziyaret ediyoruz. İnsanlar kimlik ve kişiliklerini gizlemekle, başkalarına yaranmakla, bilinen gerçekleri saklamakla, bir yere varılamayacağını anlamalıdır. Öyleyse, insan yapacağı işi, söyleyeceği sözü ifade etmeden iyi düşünmeli, yapılanın ve söylenenin ne getirip ne götüreceğini iyi hesap etmelidir.
Söz uçar yazı kalır düsturundan hareketle, yazmaya çalışacağım.Doğru olanı takdir, yanlış olanı tenkit, olması gerekeni de teklif yapmak suretiyle yazacağım. Tabasbusculuk, cerbeze, mübalağa, yalan ve iftiradan uzak, hakkaniyet ölçüsünde yazılar yazacağım.
İnandığım doğruları, doğru bildiğim hakikatleri, doğru şekilde kaleme alacağım.
Müminlerin arınma ayı Ramazan-ı Şerif’in bütün insanlığa hayırlar getirmesi dileğiyle...
Ahmet Belada