SABIR

Yaşadığımız çağda çokça ihtiyacımız olan sabrı, kısa tanımlamalarla izah etmek istiyorum. Kuran’da değişik şekillerde 90 yerde geçen ve birçok Hadis-i Şerif’te zikredilen bu haslet İnsanlığın en çok ihtiyaç duyduğu bir olgudur.
Cenab-ı Hak: “Rabbinin hükmüne sabret” 52/4 “ Ey iman edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin!..” 3/200
Peygamberimiz s.v. “(Hakiki) sabır, musibetin ilk başa geldiği andadır”
“Sabredenlere mükâfatları (şarıl şarıl dökülen bir su gibi) hesapsız verilecektir” Süleyman Bin Kasım
Sabır, insanın kendisini feryat etmekten, dilini şikâyet etmekten, ellerini yüzüne, dizine vurmaktan ve elbiselerini yırtmaktan men etmektir.
Sabır; insanın yüzünü ekşitmeden acıları yudumlamasıdır.
Sabır; insanın yasaklardan uzak kalması, belanın acılarını yudumlarken sükunet ve vakarını muhafaza etmesi, fakir düştüğünde de zengin görünmesidir.
Sabır; bela geldiğinde edep ve ciddiyeti muhafaza etmektir.
Sabır; bela geldiğinde şikâyet etmemektir.
Sabır; Kitabın (Kuran) ve Sünnet’in hükümleri üzerinde sebat etmektir.
Sabır; şikâyeti terk edip, Allah’tan yardım istemektir.
Sabır şikâyet edilir mi? Elbette edilebilir. Hz. Musa a.s “İlahî! Hamd ancak sana mahsustur. Belalar ancak sana arz olunur, yardım yalınız senden istenir. Darda kalanlar yalınız sana dua ederler. Yalınız sana tevekkül olunur. Güç ve kuvvet ancak senindir.” Nitekim Cenabı Hak: “Biz onu, hakikaten sabırlı bulduk.” 38/44 demesine rağmen Eyüp a.s. “Başıma bu dert geldi…” 21/83 demiştir.
Rasûlü Ekrem a.s. “İlahî! Kuvvetimin zaafa uğradığını, çaresiz kaldığımı ancak sana arz ederim”
Yusuf a.s. “Sabır güzel bir şeydir..” 12/18 demesine mukabil Yakup a.s. “Ben taşan kederimi, mahzunluğumu yalınız Allah’a şikâyet ediyorum” 12/86 demek suretiyle içinde bulundukları halleri şikâyet etmişlerdir.
Fakat bu şikâyet yukarıdaki (birinci tanımda) zikrettiğim gibi olmamalı ve sadece Allah’a arz edilmelidir.
Sabır; bolluk ile darlık arasını ayırmayıp, her iki halde de hatır ve gönlün hoş olmasıdır.
Sabır; takdire itiraz etmemektir.
Bir kimse kendini iyi ve hoş olmayanlardan kolaylıkla men ederse buna sabır, şayet kendini güçlükle men ederse buna da tasabbur, zoraki sabır denir. Bir şeyi güçlükle önlemektir.
Dua; İlahî, eğer bana karşı kızgın değilsen, ben çektiğim meşakkatlere, belalara hiç aldırmam. Çünkü senin afiyet ve lütfün bunlardan çok geniştir. (Hz. Muhammet)
Sabır alakalı olduğu konuya göre üç kısımdır. A)Emirleri, ibadet tatları yerine getirinceye kadar yapılan sabır. B)Yasakları ve İslam’a uygun olmayanları yapmamaya sabır. C)Kaza ve kadere kızmayıp, bunlara sabırdır.
Her insanın, hoşuna gitmeyen bazı şeylere ister istemez sabretmesi gerekir. Fakat şerefli insan, sabrın sonucunun güzel olduğunu bildiği için isteyerek sabreder. Çünkü sabreden övülmüş, sızlanan yerilmiştir. Sızlanmanın zararı faydasından daha çoktur.
Sabrın iki hammaddesi vardır. İlim ve amel. Kalplerin ve bedenin tedavi edildiği bütün ilaçlar, bu iki maddeden yapılmaktadır. O halde sabrın asıl maddeleri olan, ilim ve amelin bir arada bulunması şarttır. İlimle amel birleşince, bütün meşakkatlere sabır kolaylaşır. Sabrın acılığı ve elemi lezzete dönüşür.
NEFSE AĞIR VE GÜZEL GELEN SABIR/İŞLER
Erkek kimsenin sabrı; mescitlere devam etmesidir.
Sadaka verenin sabrı; sadaka vermesinde, yanındaki hiçbir kimsenin haberini olmayacağı kadar gizli olarak sadaka vermesidir.
Fuhşa davet edilen kimsenin sabrı; kendisini güzel bir kadının davet etmesine rağmen “Ben Allah’tan korkarım” diyerek haramdan uzaklaşmasıdır.
Allah yolunda sevişen iki kimsenin sabrı; buluşmalarının da ayrılmalarının da Allah için olmasıdır.
Allah korkusundan ağlayanın sabrı; insanlardan gizli tenha bir yerde Allah için ağlamasıdır.
Laf taşıma, gıybet etme, yalan söyleme, devamlı tartışma, kendinden menfaat gelecek birini, açık ve gizliden övmesi, insanların sözlerini taklit etmesi, sevmediği kimseyi aşırı yermesi, sevdiğini de aşırı övmesi gibi dilin günahlarından olanlar insanın meyvesidir. Yani insanın zevk aldığı günahlardır.
Cenabı Hak bizi sabredenlerden eylesin. (AMÎN)