SENİN AZ EŞYAN VARMIŞ.

‘’ Kardeeş ! Senin eşyan azmış. Benim eşyam, bavullarım çok. Fazla ücret istiyorlar. Bir bavulumu alırsan hayır işlemiş olursun.’’

Neredeyim ?

Ferit Melen Havalimanı burası.

Ne yapıyorum orada ?

Elimde küçük bir evrak çantası var yalnızca. Beni İstanbul’a götürecek uçağı bekliyorum. Bir günlük iş gezisi olduğundan eşyam son derece az, basit.

Yavşak yavşak konuşan adam, aynı yalvarıcı sözleri benden önce memur tipli bir adama da söyledi. O kabul etti. Anlaşılan, adam, evini taşıyor İstanbul’a.

Nasıl bir adam bu ? Şık mı şık. Pahalı kumaştan, iyi bir terzi elinden çıktığı belli takım giysili. Ürkütücü bir görünüşü var. İri bir baş. Tepede saç kalmamış. Gerdanı kat kat. İri gözleri insanda korku yaratıyor. Sürmeli gibi. Ya göbeği! Kapıdan önce göbek giriyor, sonra kendisi.

Eşyalarını dağıtma telaşında.

Hava sıcak değil, ama adam terliyor.

Huyum kurusun! Yüzüm yumuşak. Herkese yardım etmek isterim. Hele zor durumda olduğunu duyumsadığım kimselere hiç dayanamam.

Fakat, burada sanki bir kurgu var. Bir oyun, senaryo var gibi.

1980 sonrasının gergin günleri…Asya coğrafyasının çok sayıda –istan’ı var. Oralarda üretilen uyuşturucu maddeler sel gibi batıya, Avrupa’ya, ABD’ye aktarılıyor. Üretim alanları Asya; tüketilen yerler Avrupa ve Yeni Dünya…

Adamın isteğine olumsuz yanıt veriyorum. Bozuluyor. Esmer yüzü kararıyor. Gözlerinde yalvaran anlatımla başka kişilere ricasını sürdürüyor.

Gözümde canlanıyor: Hind, Pak, Afgan, Acem, Tacik, Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen…Hepsinin ikinci bölümü istan…Orada üretiliyor, binbir yolla Van’a ulaştırılıyor, sonra KB’ya doğru yola çıkarılıyor, İstanbul’a…

Binlerce, onbinlerce , yüzbinlerce insanın geçim yolu bu…

Bir sektör bu…Gençleri tiryaki yapmanın peşinde mafya…Uyuşturucu baronları yalnız Latin Amerika’da değil, Avrasya coğrafyasında da etkin…Her yolu deniyorlar ereklerini gerçekleştirmek için. Milyarlar, trilyonlar, katrilyonlar dönüyor bu alanda…

Kabus…Yörede savsöz (slogan, motto) gibi söylenen bir söz var. ‘’Bir avuç toz; bir otobos’’.

Biraz sonra bizi İstanbul’a götürecek uçağın alana indiği duyuruluyor. İnşallah bu adamla uçak içinde yanyana oturmayız.

Biletimi, kimliğimi hazırlayıp sıraya girerken gözlerim adamı arıyor. Rahatlamış görünüyor. Sinsi sinsi bana bakarken yakalıyorum: ‘’ Sen almadın bavulumu da, ben ortada mı kaldım sanki, birilerinin adına kaydettirdim.’’

…………………

‘’ Uyuşturucu trafiğine bugün büyük darbe indirildi.’’

Akşam, televizyonda haberleri izliyorum. İrkiliyorum. Bir anda, sabah Hava Limanı’ndaki adam görüntüye giriyor. Ardarda kişiler. Elleri kelepçeli, yürüyorlar. Kimileri ceketlerini yukarı kaldırıp yüzlerini gizleme telaşında. Kimileri aldırmaz havalarında. Hepsini görmüşüm orada, hava limanında.

Haber sürüyor : ‘’ Van’da eşyalarını değişik kişilere dağıtarak İstanbul’a ulaştıran bir işadamının uyuşturucu ticareti yaptığı anlaşıldı. İran’dan kaçak yollarla Van’a ulaştırılan toz esrarın , dikkati çekmemek için yolcular arasında paylaştırıldığı anlaşıldı. Gözaltına alınan kişilerin soruşturması sürüyor.’’

Birden , rahatlıyorum. Dalıp gidiyorum. İlk kez akıllı, iradeli davranmışım ömrümde. Masum gibi görünen bir isteğe olumsuz yanıt vermişim. O bavulu kabul edip adıma kaydettirseydim ben de elleri kelepçeli olarak şimdi tv görüntüsünde olacaktım.

Ne büyük bir belayı savuşturduğumu düşünüyorum .

………………

16 Aralık 2019.