Taraflı Medya

Türkiye, bulunduğu stratejik konumu ve tarihî geçmişiyle her zaman dünyanın gündeminde yer alan bir ülkedir. Genç cumhuriyetimizin öncesinde de Tanzimat Döneminde gazeteler insanları aydınlatmak için kullanılmış iletişim aracı olmuştur. 1831 yılında yayın hayatına başlayan ilk resmi gazete ‘Takvim-i Vekayi’ aynı zamanda ilk Türkçe gazete olma özelliği de taşımaktadır; ilk özel Türk gazetesi ise ‘Tercüman-ı Ahval’ 1860’ta Şinasi ve Agah Efendi tarafından yayın hayatına merhaba demiştir. O dönem için gazete; halkın duygu ve düşüncelerini dile getiren; edebî eserlerin kitlelere ulaşmasını sağlayan bir iletişim aracıydı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla günümüze kadar birçok gazete yayın hayatına başlamıştır. Günümüzde ise basılı medyanın yanında sosyal medya da anlık olarak kitlelere ulaşan en etkili iletişim aracı olmuştur. Ülkemizin özelinde yakın tarihimize bakacak olursak 28 Şubat sürecinden itibaren gazeteler; bir milletin kaderini tayin etme cüretini kendi yayın hakkı olarak görme yanlışına zuhur ettiği görülmektedir. Ne vakit bu cüretleri eleştirilmeye başlansa ‘Medyanın dokunulmazlığı, medyanın tarafsızlığı tehlikede.’ naraları boy boy manşetlere taşınıyor. ‘Muhtar Bile Olamaz!’ dedikleri, milletimizin lideri, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 16 yıldır olduğu gibi bugün de milletimizin ve mazlumların gür sesidir.

E-muhtıralar, Gezi Olayları, 17/25 Aralık, 15 Temmuz hain darbe girişiminde maşa gibi kullanılan sözde yayın organları halkı infiale sürüklemeye, sözde gazeteciler ise halkı devlete karşı sokaklara çıkartma cüretine hayâsızca devam ediyor. ‘Milletimizin gücünden başka fani bir güç tanımıyoruz.’ derken bizlerin hayal cümleleri kurduğunu mu sanıyorsunuz? Yoksa aklımızla alay etmeye mi çalışıyorsunuz? Ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanına kalkıp diktatör diyeceksin ve iddia ettiğin düzende elini kolunu sallayarak hiçbir şey dememişsin gibi günlük yaşantına devam edeceksin öyle mi? Sözüm ona gazeteciler, savundukları tezlere kendileri bile inanmıyorlar. Acımasızca eleştiriye gelince medyanın bağımsızlığı, medyanın tarafsızlığı diyeceksiniz; buyurun milletimizin tarafında olunca şer odaklarıyla saf tutacaksınız… Böyle riyakâr bir dünya yok!

‘Taraflı medya’ istiyoruz. Yerli ve millî değerlerimizden yana olan, milletimizin çıkarlarını gözeten, yapıcı, paydaş ve yenilikçi bir medya istiyoruz. Buradan yeni anlamlar çıkarmaya çalışanlar olacaktır. Etnik ya da mikro milliyetçi anlayışla yayın yapan medya kastetmiyorum. Sadece ülke çıkarlarımızı ön plana alan değil; hak, adalet, insan hayatı ve güçlü Türkiye için gayret gösterilmesini diliyorum.

Demokrasi gücünü halktan alır, medya ile desteklenir. Milleti aşağılayan, insanları hor geren, teröristlere güzelleme ve methiyeler yapan kalemşörlerle, klavye şövalyeliği ile bir yere varılmaz bunun en son ve en büyük örneğini Türkiye aleyhine yapılan ekonomik saldırılar üzerinde spekülatif açıklamalarda görüyoruz. Provokatif dereceler ilan ederek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan kredi derecelendirme kuruluşlarına ve medya yandaşlarına inat yolumuza güvenle devam ediyoruz. Ülke ve millet olarak gösterdiğimiz bu vakur duruşun kazananı elbette ki güçlü Türkiye’dir.

31 Mart 2019 yerel seçimleri yaklaşırken milletimizi her zamanki ferasetinden ödün vermemeye davet ediyorum. Bu davet ne bir siyasi beka ne de gelecek beklentisidir. Bu davet, güçlü Türkiye’nin durmadan-duraksamadan yoluna dolu dizgin devam etmesi davetidir. Belde, ilçe, il fark etmez. Milletimizin ve devletimizin kalkınması için yerel yönetimler hayati öneme sahiptir. Milletimizin tercihi her zamanki gibi başımızın tacıdır. ‘Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan’ düsturuyla milletimiz doğru tercihini sandıklara yansıtacaktır. Milletin yanında olan, milletin havasını teneffüs eden, bu toprakların ekmeğini yiyen ve bunun sonucunda milletimizin ortak çıkarlarını gözeten taraflı medya ise bizlerin medar-ı iftiharı olacaktır.

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar