Üç yanı denizlerle, dört yanı düşmanla çevrili, tüm dengelerin alt üst olduğu her türlü uluslararası stratejik oyunların oynandığı bir ülke olan Türkiye’de; Devleti yönetmek, gerek özel sektör olmak ve çalışan işçi olmak çok zordur. Bu durumun hepimiz bilincindeyiz.

Turizm sektörü olarak (Halk değimi ile) "Kuru kavaktan düdük yaparak" bugünlere gelinmiştir. Son yaşanan olayların uluslararası yansımaları yabancı basından da takip edildiğinde görülür ki bazı çevrelerce sarf edilen; “Turizmciler, öldük - bittik yerine gitsinler tanıtım yapsınlar, ülkenin güvenli olduğunu anlatsınlar” sözü işin kolayına kaçma ve toz pembe hayal görmeden öteye gidemez. Neyse ki başta Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız, Sayın Valimiz ve Sayın Milletvekillerimiz konunun vahametini anlayarak, sektörümüzden de görüş alarak çalışmalara başlamışlardır.   

Biraz ne olup ne bittiği konusunda hafızaları canlandıralım. Hepimizin malumu Türkiye olarak ciddi bir sınavdan geçmekteyiz. İç ve dış tehditler, terör, yakın coğrafyamızda yaşanan savaşlar, Türkiye’nin yurtdışındaki kötü imajı, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda havan toplu saldırısı, Rusya krizi derken bir kaç gün önce Sultanahmet’te haince bir saldırıcı gerçekleştirildi. Ortalama yaşları 60-65 olan (şu ana kadar) 11 Alman vatandaşı vefat etti. Bize emanet edilen canlardı bunlar, kendi ülkelerini bırakmış, Kültür ve Tarih dolu Türkiye’ye heyecanla ziyarete gelmişlerdi fakat bu heyecanları yarım kaldı. Anıları ile beraber ülkelerine dönüp Türkiye’den bahsedip yeni turistleri ülkemize çekeceklerdi fakat olmadı.

Sultanahmet’teki terör saldırısı gerçekleştiğinde Ahiler Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Sayın M. Fatih Yıldız ve yine aynı kurumdan Sayın Melike Aygün Çakıroğlu ve Sayın Bekir Varol ile toplantı halindeydik. Toplantımızın konusu tanıtım, fuar ve workshoplardı. Yani kriz Kapadokya’da daha henüz yokken – veya başka deyişle diğer bölgelere göre daha az hissedilirken, mevcut eksileri nasıl kapatabiliriz (bilgi notu: Kapadokya’ya 2014’e kıyasla 2015’te %10 daha az turist geldi - yatak artışını hesaplarsak bu düşüş reel olarak %15-16 olarak hissedildi), Brezilya’da nasıl ilgi çekebiliriz, Arjantin’e gittiğimiz zaman çalışma toplantımıza kimi davet ederiz ki daha çok sansasyon yaratabiliriz diye beyin fırtınası yaparken telefon çaldı; arayan Babamdı - “Oğlum, Sultanahmet’te canlı bomba patladı” dedi. Bu öylesine bir patlama değildi, daha öncede İstanbul’da patlamalar olmuştu: Sultanbeyli, Güngören vs. fakat bu sefer bu patlama Türk Turizminin kalbi Sultanahmet’te patlamıştı. Aklıma hemen 20 Kasım 2003 yılında İstanbul’da yaşanan ve HSBC Binası Katliamı olarak anılan saldırı geldi. Nitekim benzer durumla karşılaştık anında. İlk planda münferit iptaller geldi, bomba patladıktan 15 dakika sonra Brezilyalı bir turist mailinde aynen şu satırları yazmıştı “Ben gezmek için Türkiye’ye gelmek istiyordum, ÖLMEK için değil” yazmıştı. Daha sonra seri iptalleri gelmeye başladı ve bu yazı yazılırken gelmeye de devam ediyordu…

Ulusal Ajanslar hemen benden bilgi almak istediler ve ben özetle şunu dedim: “2016 kayıptır” – hala da bu sözümün sonuna arkasındayım. Tanıtım sadece kriz zamanlarında yapılan bir şey değildir. Aksine marka imajınız ne kadar iyi olursa olsun sürekli olarak yapılması gereken bir durumdur. Örnek Coca-Cola, Dünya nüfusunun en az yarısı tadına bakmıştır, bilinen en iyi global marka, ben nasıl olsa biliniyorum reklam vermeyeyim diyor mu? Demiyor - her yıl daha da çok arttırıyor tanıtım bütçesini. Bizde bu doğrultuda Kapadokyalı Turizmciler olarak özellikle son 2 yıldır çok iyi çalışmalar yapıyoruz.

Son fuarlar noktasında Sayın Valimiz Mehmet Ceylan (ki Turizmciler olarak bizi her zaman desteklemiştir) öncülüğünde KAPTİD, Ahiler Kalkınma Ajansı, THY, KAPHIB, Ürgüp Belediyesi, Göreme Belediyesi, Uçhisar Belediyesi, Nevşehir TSO, Ürgüp TSO ve Nevşehir Ticaret Borsası tarihinde ilk defa bir araya gelmiş ve çok ciddi bir çalışmaya imza atacaktır. Hazır yeri gelmişken bu kurum ve kuruluşların yetkililerine taşın altına ellerini soktukları için çok teşekkür ediyorum. Diğer bir teşekkür 1 Kasım’dan sonra biz Turizmciler ile daha yakın temas kuran ve Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mahir Ünal ile görüşmeden önce bizden görüş ve bilgi alan Sayın Milletvekilimiz Ebubekir Gizligider’e gelsin.

“Kriz yok” demek çok kolay ama bunu diyebilmek için yanınızda insan çalıştırma tecrübesine sahip olmanız gerekmektedir. Bu yıl belki de son 10 senedir ilk defa Kapadokya’da bir çok işletme yılbaşı öncesi ve sonrası (ki daha Sultanahmet patlaması olmamıştı) personel sayısında azalmaya gitti. Madem kriz yok neden işletmeler işten çıkarmalar yapsın ki? Ve üzülerek söylemeliyim ki bu şekilde devam ederse bu daha başlangıç…

Herkese Selam ve Saygılarımı sunuyorum, umarım ki bu zor günleri özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın sektörümüze yönelik vereceği müjdeler ile atlatırız, atlatmak zorundayız.

 

Yakup DİNLER

KAPTİD – Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı