Dünya genelinde yaşanan tüm ekonomik, ekolojik, politik sorunlara karşın gelişimini aralıksız sürdüren turizmin en büyük sermayesi doğal zenginlikler ve kültürel mirastır.
Dünya vatandaşlığı tanımının artık her alanda karşımıza çıktığı günümüzde seyahat etmek, yeni kültürleri, coğrafyaları, insanları tanımak bir lüks değil adeta demokratik bir haktır. İnsanlar arasındaki bağları güçlendiren, içselleştiren seyahatler bugün artık her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan dünya barışına yadsınamaz bir katkı sağlamaktadır.
Türkiye açısından ise zengin bir tarihe ve de eşsiz doğal güzelliklere sahip Anadolu’nun barındırdıkları bu ülke için büyük bir kazançtır. Ortak mirasımız olarak gördüğümüz bu zenginlikleri korumak, muhafaza etmek ve gelecek kuşaklara aktarmak bir ödev olarak algılanmalıdır. Bu bilinçle çalışmaya devam ettiğimiz sürece 30 milyonu aşkın ziyaretçisiyle dünya turizminde 6. sırada yer alan Türkiye’yi, daha üst sıralara taşıyacağımıza şüphem yoktur.