Kapadokya'daki Burcu Kaya ve Dilek Kaya otelleri ile Yusuf Yiğitoğlu konağının işletmecisi Ahmet Yiğitoğlu,Bunca koşturmacanın arasında Ortahisar yakınlarındaki organik tarım alanında gerçek lezzetinde meyve ve sebzeler üretmeyi de başarıyor. 


Kapadokya’daki Burcu Kaya ve Dilek Kaya otelleri ile Yusuf Yiğitoğlu konağının işletmecisi Ahmet Yiğitoğlu, bölgede organik tarım turizmi başlatmayı hedefliyor. 
 
Ortahisar’daki Fatma Ana Çiftliği’nde meyve ve sebze üretimi yapan Yiğitoğlu, bu ürünleri hem otellerinde kullanıyor, hem de burayı son yılların trendi olan tarım turizminde kullanmak üzere düzenlemeyi planlıyor. 

Yiğitoğlu, planlarını turizmgazetesi.com’a anlattı… 

Ortahisar’da Burcu Kaya, Dilek Kaya otelleri ve Ürgüp’te Yusuf Yiğitoğlu konakları olmak üzere 3 otelleri olduğunu söyleyen Ahmet Yiğitoğlu, “İki tanesi butik otel, diğeri özel konaklama tesisi, bir tanesi 4 yıldızlı. Toplamda 400 yatağımız var” dedi. 

“Adım adım bugüne geldik”

Kapadokya’nın özel bir bölge olduğuna işaret eden Yiğitoğlu, “Ben betonun bu bölgede doğru olmadığını düşünüyorum. Buranın özüne uygun yatırımlar olmalı. Bu da iki katlı taş binalar, kaya oyma mekanlardır. Benim 30 yıl önce Burcu Kaya Oteli yaparken izlediğim yolun doğru olduğu ortaya çıkmış durumda. Yabancı misafir beton bina istemiyor. Yapı tarzı, yemekte organik ürünler kullanmamız ve oturmuş personel kadrosu en önemli avantajlarımız” dedi. 

1987’de 18 odalı bir pansiyon açarak otelciliğe adım attığını kaydeden Yiğitoğlu, “Aşama aşama bu noktaya geldik. Birden bire olmadı bunlar. Şu an 80 yaşında olan annem, 26 yaşında dul kalmış, 2 odalı evimiz vardı, annem halı dokuyup ev almış, beni okutmuş. Bu evi pansiyon olarak ilk kez kullandık. Otellerimde yabancı isim de kullanmadım. Burcu kızımın, Dilek eşimin adı. Yusuf oğlumun adı. Fatma Sultan Çiftliği’ndeki Fatma ise anamın adı” diye konuştu.
 

 
Kapadokya’da organik tarım turizmi

Kapadokya’da organik tarım turizmi planları olduğunu ifade eden Ahmet Yiğitoğlu, bununla ilgili olaraksa şunları söyledi: 
“Çiftlik  işi ve tarım turizmi şöyle oldu; Kendi kendime dedim ki, ben otellerimde bu kadar malzeme kullanıyorum. Şeftali, nektar, erik, badem, kiraz, elma, domates, biber, patlıcan, kabak, soğan alıyorum. Bunları kendim yetiştirirsem otellerimde kullanırım. Geçen sene 2 ton pekmez, 1 ton elma kurusu, 1 ton domates kurusu elde ettik. Müşterilere bunları sunuyoruz. Sabah mesela kahvaltıda yediğiniz elma tatlısı kendimizin, marmelatlar kendimizin. Hanım da Ankara’da Odalar Birliği’nde müdür muaviniydi. Emekli oldu. Dedim gel sen de bu işin başında ol. Şimdi burada 6 kişi var çalışan. Bütün alet edevat teknolojiyi sağladık. Tarım alanının altında da bin metre kare doğal soğuk hava deposu var. Ürünlerin hepsi orada kalır. Bütün limon, portakal, greyfurt, patatesler hep orada muhafaza edilir.”
 
Tur operatörleri ilgileniyor

Turistlere bu ürünleri yetiştirme olanağı da sunacaklarını belirten Yiğitoğlu, şöyle devam etti: “Onlara bu ürünleri gösterip, kendilerini yetiştirmelerine olanak sağlamak istiyoruz. Mesela üzümü toplattırıp, onun şarabını kurup daha sonra şarabı tatmaya gelmeleri gibi. Ayrıca tamamen organik ürünlerle yaptığımız yemekleri sunacağımız bir ortam. Bahçelerden domatesini salatalığını toplayıp oturup yiyecek. Oradan alacağı sebzeyi bir tane taş fırın içinde pişirip doğal ortamda yiyecek. Keçilerin, koyunların, kuzuların, ineklerin olduğu doğal bir ortam. Bir de at çiftliği düşünüyorum. TUI başta olmak üzere tur operatörlerinin de bu yönde talep ve ilgileri var.”


Turizm Gazetesi