TÜRK BAĞIMSIZLIK SAVAŞI

Dr Emrullah Güney

Dicle Üniversitesi’nde profesör.

[email protected]

Trablusgarb, Bingazi, Balkan, Birinci Büyük Paylaşım savaşları…

1912-1922 arasında, hemen hemen kesintisiz 10 yıl süren korkunç kapışmalar…

Tarihimizde Seferberlik olarak geçen Birinci Dünya Savaşı gerçek anlamda emperyalistlerin paylaşım kavgası idi.

Anlı şanlı imparatorluklar savaş sona erdiğinde tarihe karışmıştı.

Osmanlı İmparatorluğu toprakları da savaşın galiplerince işgal edildi.

Unutulan şudur burada:

Avusturya Macaristan İmparatorluğu orduları da yenik sayıldı.

Savaş sonunda o topraklar işgal edildi mi?

Yanıt: Hayır.

Almanya da savaş sona erdiğinde yenik bir devlet idi.

1910’ların sonlarında Alman toprakları işgale uğradı mı?

Yanıt: Hayır.

Bulgaristan orduları da savaş bittiğinde yenik sayıldı.

Bulgar toprakları bir işgal gördü mü?

Yanıt: Hayır.

Romanya orduları da yenik düştü 1918’de.

Romen diyarı bir işgal zulmü yaşadı mı?

Yanıt: Hayır…

Tarihler 1918’i gösterirken Osmanlı Devleti vardı hala.

Fakat Mondros Antlaşmasıyla orduları dağıtılmış, toprakları işgal edilmişti.

Britanya orduları, Fransız orduları, İtalyan orduları…

Ve 15 Mayıs 1919’da Yunanistan, Küçük Asya Askeri Harekatı’nı başlattı.

Bu bir Haçlı Seferi idi. XX. Yüzyılın acımasız, intikam alıcı hristiyan askeri seferi.

Anadolu, Trakya ateşten bir gömlek giymiş gibiydi.

Yalnız Britanya, Fransa, İtalya, Yunan ordularına karşı değil; Kuzeydoğuda Gürcülere,

doğuda Ermenilere, Karadeniz yalısı boyunca Pontusçu Yunan kalıntılarına karşı da savaş verdi yoksul, yorgun, aç Anadolu insanı…

Seferberlikten yaralı gelen gazilerimiz dinlenmeğe vakit bulamadan yeniden silaha sarıldı. Bu, dünyanın en dengesiz savaşı idi. Tanka karşı kağnı, mitralyöze karşı çakmaklı tüfek, dretnota karşı kayıkla yapılan bir savaştı.

Anadolu’nun, Trakya’nın yoksul köylüsü silah bulamadığı zaman değnekle, taşla savundu ülkesini. Maraş’ta, Ayıntap’ta, Urfa’da, Adana’da benzeri o tarihe dek yaşanmamış çete savaşları yaptı insanımız. Savaş eğitimi görmemiş çobanlar kumandan oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda deneyim kazanmış, giysisi barut kokulu yağız yedeksubaylarımız halkımızı savaşa hazırladı. Aç kaldı, teslim olmadı, şehit oldu da insanımız, düşmanı beldesine sokmadı; erdemini korumasını bildi.

Açlık da, hastalıklar da düşmandan azılıydı. İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Gürcü, Ermeni kadar yüzlerce yıldır Osmanlının koruyucu kanatları altında varsıllaşmış, hoşgörüsüyle özgür yaşamış Rumlar kadar iç düşmanlar da “gavurun verdiği altınlarla kandırılmış kitleler” de düşmanlık gösterdi. Padişah Vahdettin ve Damad Ferit Paşa’nın gayretleriyle Hilafet Ordusu kuruldu. Askerlerin mühimmatı , giysisi İngilizden, subayların aylığı Fransızdan… Düşman uçakları ile, Anadolu direnişini kırmak için, Şeyhülislam’ın imzasıyla bildiriler atılıyordu. Kardeş kardeşe düşman edildi. Yozgat’ta, Bolu’da, Konya’da, Tokat’ta, Mardin’de iç ayaklanmalar sürdü gitti. TBMM orduları Anadolu’da baş gösteren hıyanet yarışında zorlandı; ayaklanmaları bastırmak güç oldu, çok kan döküldü...

Türk Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı bir destandır. Çanakkale Gelibolu’da, Muş’ta, Filistin Cephelerinde savaşmış bir yüce insanın, Başkumandan Müşir Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yapılmış, eşi benzeri olmayan, fakat ezilmiş tüm tutsak uluslara örnek olmuş bir savaşlar dizisinin destanıdır.

Milli Mücadele…İstiklal Harbi…Erkinlik Savaşı…Anadolu İhtilali…Bağımsızlık, Kurtuluş Savaşı…

Kuvayı Milliye başlıbaşına bir destan, bir güzellemedir. Yalnız cepheleri değil, cephe gerisinde neler olup bittiğini de anlatır bize.

Samsun’a çıkış bir yiğitlemedir.

Amasya genelgesi bir ululamadır.

Erzurum ve Sıvas kongreleri bir koçaklamadır.

Maraş’ta, Adana’da, Urfa’da, Ayıntap’ta direnişler bir yiğitlemedir.

İnönü, savaşları Anadolu Türkünün makus talihini ters çeviren utkulardır.

Sakarya Melhame-i Kübra’sı bir dönüm noktasıdır; var olma savaşıdır.

15 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 arasında süren kanlı, korkunç kapışmanın öyküsüdür bu.

Yirminci Yüzyılın bu acımasız Haçlı Seferi, Türkün başarısıyla sonuçlanmıştır.

Ey Türk ulusunun çocuğu ! Ey, dünyanın en şanlı direnişini vermiş ulusun babayiğit genci :

Bir daha, kanlı bir Haçlı Seferiyle karşılaşmamak, topraklarını yitirmek istemiyorsan, tutsak olmayı reddediyorsan

Kuvayı Milliye’yi iyi öğren. Türk Bağımsızlık Savaşı’nı iyi öğren ve asla unutma.

Tarihini unutan ve önemsemeyen ulusların haritalarını yabancıların çizdiğini de unutma!

1071 yılının 26 Ağustosunda Malazgirt Sahrasında, Alparslan’ın şanlı ordusu, Bizans ordusunu yenerek kazandığı utku ile Anadolu’yu Türklere armağan etmişti. 1922 yılının 26 Ağustos’unda başlayan, 4 gün sonra biten savaşla da TBMM Reisi Müşir Kemal Paşa’nın ordusu, Dumlupınar’da Yunan ordusunu yenerek kazandığı utku ile Türk ulusunu yok olmaktan kurtardı.

Şehitlerimiz sonsuzluk uykularını ışıklar içinde uyusun ! Artık hiçbiri yaşamayan gazilerimize minnet, şükran… Başkumandanlık Meydan Savaşı’nın 97. yılı kutlu olsun.

……………….