YALAN
Önce yalan nedir ona bir bakalım. Yalan; bir iddiayı kuvvetlendirmek için, Allah adını anma, Allah’ı (doğu veya yanlış yaptığımız işlere) şahit tutma, manasına gelir.
Bilindiği gibi bu pis hastalık, oldukça kötü, bir o kadar da tehlikelidir. Herkesin tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen, maalesef sık sık başvurduğu yanlış bir eylemdir yalan.
Ferdi ve Toplumsal zararının çokluğundan, bu konuyu gündeme getirmeyi uygun buldum. Tıpkı büyüklerimizin: “Ettekraru Ahsen velev kane yüz seksen” dedikleri gibi, (tekrar iyidir velev ki yüz seksen defa olsa da)
Peygamberimiz s.a.v: “…Yalandan sakınınız; çünkü yalan fenalığa götürür. Fenalık ise Cehenneme iletir. İnsan yalan söyler de Allah katında çok yalancı yazılır.”
                     
İnsan neden yalan söyler? Yalan söylemeyi gerektiren sebepler nelerdir?
Geçenlerde İmam Maverdî’nin Edebü’d-Dünya Ve’d-Din ( Din ve Dünyanın edebi) isimli kitabını okurken kısmen bu sorularımın cevabını buldum. Sizlerle paylaşmak istedim.
                                                                                                                                                                   
YALANA VESİLE OLAN SEBEPLER:
 
A-    MENFAAT SAĞLAMAK VE MAZARRATI DEF ETME ARZUSU; insanı yalana sürükleyen ve ona söyleten sebeplerin başında menfaat sağlamak veya bir zararı def etmek gelir. Adam, yalan söylemeyi menfaat sağlayıcı ve selamete çıkarıcı yol olarak görür. Nefsi de bu yalana cevaz verir. Ona aldanır. Hile yaptığını ve bu yol ile temize çıkacağını, belki bu sayede umduğuna nail olacağını hesap eder. Unutmamak gerekir ki, Çirkin olandan güzel çıkmaz. Ebucehil karpuzundan üzüm olamayacağı gibi!
Hz. Peygamberin s.a.v:“Doğruyu arayınız, bulunuz ve söyleyiniz. Orada helakinizi görseniz bile, o kurtuluşunuzun tek yoludur. Kurtuluşunuzu yalanda görseniz bile yalandan sakınınız. Çünkü o, ancak helak getirir” Dediği,
Hz. Ömer’in de: Doğru beni küçültmez; … Yalanında beni yükselttiği hiç görülmemiştir.” Der. Bir büyük zat da; ‘doğru önceden seni korkutsa da sonunda seni kurtarır. Yalan sana önceden emniyet vaat etse de sonunda seni düşürür ’ der.
 
B-     SÖZÜN YALANLA SÜSLENMESİ; bir düşünür: ‘ Şakada olsa yalan söyleme! Sonra yalancı bilinirsin de hakkın zayi olur’ der. Ünlü bilim adamı Cahız’da, ‘yalan söyleyen, nefsine güvenmediği ve itimat etmediği, bu aşağılık duygusundan kurtulmak gayreti ile söylemektedir’ bak ne güzel konuşuyor desinler diye, söylediği sözün doğruluna dikkat etmeksizin dinleyenleri allı pullu sözlerle dinletmeye çalışmak gibi,
 
C-     KENDİNİ HAKLI GÖSTERME GAYRETİ; kendini haklı ve masum göstermek, karşıdakini de gözden düşürmek ve kendi haklılığını ispat etmek arzusuyla yalan söyler, yemin ve yalanlarıyla kendini iyi göstermeye çalışırken, kendisi için rakip gördüğü veya kendinden daha fazla saygınlığa sahip muhatabını aşağılayıcı söz ve yalanla küçük düşürmeye çalışır.
 
D-    KÖTÜ ALIŞKANLIK; yalana alışan kimse, ona ünsiyet kazandığından artık onun için yalan mubah sayılır. Adet halini almıştır. ‘Yalana alışan, kimsenin yalanı terk etmesi; annesinin memesinden süt emmeye alışan çocuğun, sütten kesilmesi gibi zor gelir’ yalana sarılan mutlaka onun mağlubu olur şairin biri; ‘Bir yerde yalan söylendi mi, ona isnat edilmesi, Yalancıya zillet ve bela olarak yeter’ der.
Yalanla ilgili söylenmiş bazı veciz sözler:
a- ‘Yalancılar, ayıplarını yüzlerine vuracak kimse olmadı mı, asıl o zaman başlarlar övünmeye’
b- ‘Yalan söz dinlemek kaynar su içmeye benzer’
c- ‘Güler yüzle söylenen bir yalanı bir anda yuttuğumuz halde acı gerçeği ancak damla damla içeriz’
d- ‘Yalanın dostu, gerçeğinde, düşmanı çoktur’
e- ‘En büyük yalancı kimdir? En çok kendinden bahsedendir’
f- ‘Yalancı, Allah’a karşı kafa tutan, fakat insanlardan korkan bir serseridir’
g- ‘Oğulcağızım, sakın yalanı diline alma! O serçe gibi tatlıdır. Bir daha ağzından çıkaramazsın’
ğ- ‘Günah işlemenin birçok vasıtaları vardır; fakat yalan, bunların hepsine uyan bir saptır’
h- ‘…Yalan söyleyen her yalanı söyler’
i-  ‘… Yalancı kimseye itaat ederseniz helak olursunuz.’                                                                   
Yığınla sözün söylenip, yazılacağı bu konuda, veciz şekilde kaleme alınmış bazı sözleri yukarıya aldım.
Yalancı bu duruma düştükten sonra yalancılık lekesini ne kadar üzerinden silmek için doğruluk gösterse de, töhmetten kurtulamaz. Ne kadar yalandan sakınsa da yalancılıkla suçlanır.
Yalana alışan kişinin, bırakın yüzünün kızarmasını, iftira atarken bile sıradan söz söyler gibi davranabilir.
Allah bizi böylesi kötü alışkanlıktan korusun. Böyle olanlara da, yardım etsin.
 “Doğru iş ve sözün ispatı içindedir”
Doğruluk, insanın azığı, yalan zehridir.
Lütfen zehirleyip, zehirlenmeyelim…