Oysa Küçüklüğümüzde yün döşekler serilirdi sıcacık sobanın kenarına. Üzerimize bizden ağır yorganlar örtülürdü ve başımızı o taş gibi yastıklara koyduğumuz anda uyurduk. Sabahları gözümüzü aydınlığa gülerek mutlu huzurlu açardık ..Sıcacık ev bir eve uyanırdık ..Sobanın üstünde misler gibi annemizin dilimlediği ekmek kızarır Peynir ekmek sütten yağdan reçelden hazırlanmış kahvaltımız bizleri beklerdi..
Büyüyünce konforlu yataklarımız ve kuş tüyü yastıklarımız oldu.
Şimdi Yastıklarımız ve yorganlarımız hafifledi,
Ancak bu kezde hayat tüm ağırlığıyla bindi omuzlarımıza.
Önce uykumuzun ve sonra ağzımızın tadı terketti bizi.
Ve annelerimizin ucundan ısırarak bize yedirdiği kızarmış yağlı ekmeklerin tadını, Zengin sofralarımızda bulamaz olduk.
Çok şeyin tadını bilmeden büyüdük belki,
Ama sevgi hiç eksik olmadı kursağımızdan.
Çünkü yürekleriyle beslediler bizi anne ve babalarımız.
İşte bu yüzden, geriye bakınca ilk aklımıza gelen yaşadığımız o yoksulluk ve yokluk değil, o yoksulluğun bile üstünü örtebilen
O insanların Analarımızın ..Babalarımızın ...kocaman yürekleri. Ve annelerimiz hep
haklıydı, büyüdükçe arttı dertlerimiz. Bizler şimdi onları o günleri özlemle anar olduk..
Bir Zamanlar Evlerimiz...
Geçmişte birçok evde kullanılan hatta olmazsa olmazı olan eşyalar şimdi tarihe gömülmüş durumda bazıları modernize bir hal almış olsada geçmişteki o zor şartlarda verdiği tat şuan herşey çok daha kolay olmasına rağmen alınamıyordur. Birçoğu sanki evrim geçirmişcesine değişmiş günümüz şartlarına uygun kullanımı daha kolay daha modern bir görünüme sahip olmuşlardır. Annanelerimiz zamanında her evde bulunan bu eşyalar şimdi tarihin sayfalarına gömülmüş durumda .
Eski hallerini anımsayarak geçmişe doğru kısabir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?