İSRAF, SAVURGANLIK ÜLKEYİ BATIRIR
Yaptığım yurt gezilerinde gözlemlediğim bir durumu acıyla anlatmak zorundayım.
1960 yılında 27 Mayıs Devrimi sonrasında DPT kuruldu. Bakanlıklararası eşgüdüm önem kazandı. Dağınıklık önlenmeğe çalışıldı. 5 Yıllık Plan çerçevesinde nereye hangi yatırım yapılacak, bir planlama düzeninde işler düzenli yürümeğe başladı.
Fakat...
Sevmediğim bir söz olsa da burada belirteyim : Türk gibi başla; İngiliz gibi bitir.
Bu söz nereden çıkmış, Tanzimat döneminde mi yayılmış, bilmiyorum.
İki kent arasında uçsuz bucaksız dağları, yaylaları, düzlükleri aşa aşa yollardayız. Birden karşımıza büyük bir tesis çıkıyor. Sahipsiz sandığımız yurt köşelerine Devlet'in eli değmiş. Orada bir fabrika yükselecek. İyi, güzel. Önce fabrikayı yönetecek sivil memurların ikameti önemli. Genel müdür, genel müdür yardımcıları...Sekreter, sekreter yardımcıları...Memurlar gelir sonra. Evrak kayıt, muhasebe önemli. Satın alma işlemlerini kim yürütecek. Geniş fabrika arazisi içinde bloklar yükselmiştir. Sonra mühendisi, teknikeri, teknisyeni nerede yaşayacak. Ve işçi yatakhaneleri...Arada kantin, toplantı yeri, konferans salonu...Kısa minareli bir mescit de unutulmaz ve imamın ayrı küçük lojmanı...Her şey tamam. Bu arada bunca insanın burada toplanmasını sağlayan fabrika inşaatı da sürmektedir. Son olarak makinaların montajı da yapılır; bacalardan dumanlar çıkar, üretim başlar.
Lojmanların balkonlarında halılar serilidir, yıllar içinde yıpranmış lojmanların onarımı için ihaleler açılmıştır. İlkokulu da öğrenci yetiştirmekte; 5 sınıfta, yedekleriyle 7 eğitimci görev yapmaktadır.
Aradan bir yıl geçer. Aynı yoldan bir daha geçeriz. Otomobilin süratini azaltır, üretime geçmiş olan fabrika ne durumdadır, inceleriz. Vaktimiz varsa içeri girer bir yetkiliden bilgi de alırız. Her şey değişmiştir. KİT olarak yapılan fabrika, üretime geçtikten sonra ''rantabl'' bulunmamış, özelleştirilmştir. Artık TC .... Bakanlığı yazısı yoktur; onun yerinde bir Avrupa-ABD, Japonya kökenli holdingin adı vardır.
Bu bir savurganlık değil midir ?
Kazançlı çıkan devlet midir, ulusumuz mudur ?
Yanıt kesin: Kazançlı çıkan holding patronlarıdır, noterlerdir, komisyonculardır.
…………………………………..
Kentler arasında TCK Bakımevleri vardır. 1950’li yıllarda planlanmış, değerli kuruluşlardır. Bir Doğu Anadolu örneği verelim. Çalışkan, doğasever, ağaçsever bir Karayolları teknisyeni burada görevli iken boş durmaz. Kendi cebinden ödeyerek fidanlar satın alır, diker, sular, çapalar. Ne var ki, diktiği ağaçların meyvelerini yemek nasip olmaz. Gözyaşlarıyla oradan ayrılır, emekli olmuştur çünkü. Bakımevi bahçesindeki elma, erik, şeftali, armut, kiraz ağaçlarının ünü il merkezlerindeki bölge müdürlerinin de dikkatini çeker. Kilometreleri göze alarak buraya pikniğe gelirler.
Kiraz mevsiminde çocuklar meyveleri bölüşemezler. Oysa herkese yetecek kadar meyve vardır. Çocuk işte. Bölüşme bir bahanedir. Bir teknisyen çocuğu bir mühendis çocuğunu döğer. Vay sen kim oluyorsun ? O gün Bakımevi yetkilisi motorlu hızarı hazırlatır, harala gürele tüm ağaçları kestirir.
Yorgan gitti; kavga bitti.
Ömründe tek bir fidan dikmemiş anlayışsız bir teknik adam yetişmiş, ürün veren ağaçları kesme hakkını kendinde görebiliyor. Ortaokulda Tabiat Bilgisi, Tarım Bilgisi okumadıktan sonra mühendis , yüksek mühendis olsan neye yarar ?
Bu katliama ne denir ?
…………………………………
Orman Genel Müdürlüğü’ne çiftkabin kamyonetler alınır. Fakat, lüks araçlar ormanların içinde bozuk yollarda kullanılamayacak derecede zayıf…Şartnamede yok mu gücünü belirten madde ? Kim hazırlıyor bunu ? Bilerek mi yapılıyor ? Sonra alınan motorlu araçlar turuncu renkli. Oysa OGM araçları yeşil olmalı. Ne olacak ? Aldıktan sonra milyonlar harcanarak boyaları değiştirilecek ? Bu da mı bilerek yapılmıştır. Acaba OGM Bölge müdürünün kayınbiraderinin ya da emmisioğlunun oto boyahanesi mi vardır ?
Bu ülke sahipsiz midir ?
Boya ücretini OGM Böle Müdürü’nden alacaksın. Aylığından kesilerek.
Yanıt hazır : Burası dağbaşı mı ? Bunun için yargı kararı gerekir.
Şartname’yi kimler hazırladı, satın aldıktan sonra boya değiştirme işi ne oldu? Kimler bundan kazançlı çıktı ? Zarar eden kim ? Halk, biz.
İsraf devleti batırır; ulusu yoksulluğa tutsak eder.
………………………………………………