Eskiden oteller yokmuş, otel yerine hanlar bulunurmuş. Hanlarda yemek yiyecek mutfakları da varmış. Genellikle hanlarda kervancılar kalırmış. Kervancılar çerçilik yapan at arabasıyla bir şeyler satan esnaflardanmış.

Yine eski zamanların birinde çerçicilik yapan, Nevşehir’li iki çerçici, tokat tarafında bir hana varırlar.

Selamün aleyküm hancı biladerim. Bize göre bir odan var mı?

Var, olmaz mı?

Yemeğinde var mı?

Var, tabii, olmaz mı.

İyi o zaman karnımızı doyuralım.

Ne istersiniz ağalar, ne vereyim size?

Ver bi şeyler, zaten yorgunuz.

Hancı mutfağında ne varsa bi şeyler getirir. Çerçilerde karınlarını doyururlar. İçlerinden biri

olan Ali Dayı. Nevşehirli arkadaşlarına sorarak, şu hancıyı bir deneyelim der. Siz bana bırakın, der.

Hancı biladerim, yemeklerin öyle lezzetli ve gözel olmuş ki, yedik içtik, ellerine sağlık. Yalnız senden bi şey isteyecez. Varsa bize getirir misin?

Varsa geitiririm. Tabii!

O zaman öyleyse bize,getirmeni istediğimizisöylüyorum. Bize öyle bi yiyecek getireceksin ki, “Birazını biz yiyeceğiz, birazını atlarımız yiyecek, kalanını da kahve içtikten sonra eğlencelik yapacaz.”

Hancı anlayamamış, Nevşehirli misafirlerin ne istediğini.

Ağalar ne istediğinizi pek anlamadım, tekrar edermisiniz.

Nevşehirli Ali Dayı yine tekrar etmiş.

Hancı yine anlamamış. Tekrar tekrar sormuş. Ali Dayı da;

Boş ver bize karpuzun varsa getir demiş.

Var ağalar, olma mı?

Karpuzu getir de, “içini biz yiyelim, kabuğunu atlarımız yesin, çekirdeklerini de, kahve içtikten sonra eğlencelik yaparız” demiş.

Hancı bu işe çok şaşırmış, demiş ki,:

Siz Nevşehirlilerçok akıllısınız.

Çok gezen çok bilir, onun için, der.

Karpuz hikayemde böyle, Allaha emanet olnuz, Hayırlı günler dilerim. 04.06.2021 – Cuma

METİN NEŞELİ

EMEKLİ ÖĞRETMEN

NEVŞEHİR