Konuşması mı? Okula başlasın düzelir!

-"Okula başlasın düzelir!" Bekleyin...

Okula başlayalı çok oldu. Sahi babamın arkadaşının tavsiyesi ne zaman işe yarayacaktı? Bekledik... Kreş bitti. Anaokulu bitti. 1.sınıf...

Ben Sude, 8 yaşındayım. Bazı seslerin doğru üretiminde yaşadığım zorluklar için Dil ve konuşma terapistinden konuşma sesi bozuklukları terapisi almaya başladım. Evet, yeni başladım. Bu öğretmenimin kaçıncı yönlendirmesiydi bilmiyorum. Babam üstünde durmadı yaşadıklarımın. Annem ise hep tatlı bulurdu konuşmamı. Hatta kendisi de konuşurken benim gibi karşılık verirdi. Son zamanlarda bu durum beni çok sinirlendirir olmuştu. Arkadaşlarımın bitmek bilmeyen şakaları da cabası. En son dalga geçtiklerinde öğretmenime şikayet ederken buldum kendimi ve son kez destek almamız için ricada bulundu kendisi. Babam da görmezden gelemedi.

-"Tamam, bi gidelim bari." İşte, böylece başladım terapilerime. Keşke daha erken başlayabilseydim, neyse.

Üç yaşıma yaklaştığımda kreşe başlamıştım. Konuştuklarım anlaşılmıyordu. Birçok arkadaşımda benim gibi konuşuyordu aslında ama onların git gide anlaşılırlığı artarken bende değişiklik olmuyordu. Annem dediğim gibi tatlı buluyordu konuşmamı. Ve onun bazı arkadaşları da öyle. Hafta sonları buluşup bir yerlere giderdik. Gördüğüm muamele hep aynıydı "şen naşı tatlı konuşuyoşun böyleee..."

Yine bir gün parka gittik. Arkadaşlarım da vardı. Efsun teyzenin oğlu Selim, karşı komşumuz Elif abla, onun kardeşi buse. Neyse saatlerce koşuşturduk. Annemin uzaktan gelen sesi bir anda parkta yankılanınca irkilip koştum yanına. Ellerimi yüzümü silip ağzıma bir şeyler tıkıştırdı. Yemek vakti gelmişti. "Yapyak sayması istoyum" dedim. Birden gülüştüler. Annem "yapyak istiyosun, tamam yapyak koyalım tabağına. Böyek de ister mişin annem?" Dedi. Sonra Efsun teyze "şen ne aya büyüdün de bıdı bıdı konuşuyoşun şen yaa" dedi yanaklarımı sıkarken. Onlar niye böyle konuşuyorlardı ki? Ah, tatlıymışım işte. Selim de benle yaşıt 3 yaşında ama o daha konuşamıyordu bile. Efsun teyze anneme söylerken duydum. Bu yüzden benim konuşmamı pek severmiş. Kendi oğlu için de "aman dayısı da geç konuştu. Açılır zamanla benim oğluşum da" dermiş. Ve beklemiş. Ah, neye yarar beklemek. "Bekleme Efsun teyze, çocuğun için geç kalma" demek isterdim. Neyse. Hatta o zamanlar keşke annemin karşısına geçip "benimle bir yetişkin gibi konuş anne. Ben “yapyak” desem de sen, “yaprak” diyerek doğrusunu söyle. Ben de bu sayede doğrusunu duyayım. Ama bunu yaparken "sen de doğru söyle" diye ısrar etme. Doğrusunu söylemem için beni tehdit de etme. Ve “beni destek almam için uzmanına götür" diyebilseydim. Keşke babamın karşısına geçip " etrafı, arkadaşlarını dinlediğin kadar bana da kulak ver. Desteğe ihtiyacım var, beni gör. Elimden tut da yardım almamı sağla baba. İnsanların beni anlayamaması zoruma gidiyor. Arkadaşlarımın benimle dalga geçmesi beni gerçekten çok üzüyor. Derste okuma yapmak istemiyorum, teneffüste onlarla vakit geçirmek istemiyorum." Diyebilseydim. Öğretmenim uyarmıştı aslında bizimkileri “konuştuğu gibi yazmaya başladı ilerleyen zamanlarda daha da sıkıntı olur hem bu duruma ben müdahale edemem işin uzmanına danışın” demişti. Ama dinlemediler. Bu durumlar yüzünden neler hissettiğimi neler yaşadığımı da diyemedim. Ama çocuk olan benim, nasıl diyeyim? Akranlarımdan geriden geldiğimi nerden bileyim. Bir sesi doğru üretemediğim zaman bu durumun beni psikolojik, sosyal, akademik olarak olumsuz etkileyebileceğini nasıl bileyim? Annemin babamın elinden tutup beni terapiye götürün ihtiyacım varmış nasıl diyeyim? Neyse, sonunda başlayabildim ya terapime.

Yönlendirmeniz için, farkında olduğunuz için teşekkürler öğretmenim. Ve biliyorum aslında annem, babam hep iyiliğimi isterler. Biliyorum onlar da insanlar, ebeveyn olmayı benimle deneyimliyorlar.  "korkabilirsiniz, bazen bizi göremeyebilirsiniz, bazen var olanı kabullenmek istemeyebilirsiniz, üzülebilirsiniz, beklemeyi doğru bulabilirsiniz... Ama bazen korksanız da üzülseniz de kararsız kalsanız da görebilir, kabul edebilir, beklemeyip adım da atabilirsiniz."  İyi ki benimlesiniz.

Terapistimle iş birliği içinde olup yanımda olabilmeniz de çok kıymetli. Biliyorsunuz ki bu bir süreç. 2 seansta, 10 haftada biter diye kesin bir durum söz konusu değil. Karşılıklı çaba ve sabır gerektiriyor. Yolumuz belki uzun, biz beraber yürüyelim...

"Erken müdahale Konuşma sesi bozukluklarında da oldukça önemlidir. Burada örnek hikayeler üzerinden oluşturmaya çalıştığım farkındalıklar, üzülerek belirtiyorum ki gerçek hikayelerden büyük izler taşımaktadır. Yaşanılan zorluğa sosyal, psikolojik, akademik açılardan da zorlukların eşlik etmeye başlamasıyla birlikte süreç de zorlaşabilmektedir."

ü  Çocukların konuşmalarından beklenen anlaşılırlık yüzdeleri:

18-24 aylık: %25- %50

2-3 yaş: %50- %75

 3-4 yaş: %75- %80

4-5 yaş: %80 - %100

5 yaş ve üstü: %100 Şeklindedir.

Çocuğunuzun konuşmaya başladığında konuşmasının tam anlaşılır olmaması gelişimin normal seyridir. Büyüdükçe ve konuşmayı deneyimledikçe konuşmanın anlaşılırlığı artar. Bazı sesler görece kolay kazanılırken (m,p,b) bazı sesler yavaş kazanılabilir (l,r). Bununla birlikte birçok ses 5 yaşından önce kazanılmaktadır ve doğru üretimi gerekmektedir.

ü  Çocuğunuz 24 ayda /p, b, t, d, m, n, v, y/ seslerini, 36 ayda /k, g, f, s, c, ç, l/ seslerini,  48 ayda /ş, j, z, h/ seslerini ve 60 ayda /r/ sesini artık doğru üretebilmelidir.

Ve eğer çocuğunuz 4 yaşına gelmiş ama hala “kapı yerine tapi, telefon yeri tefelon, bıçak yerine bicat”  diyorsa (doğru üretim yerine daha farklı üretimler de mevcut.) mutlaka terapi almalıdır!

Sevgilerimle…