Nevşehir Mimarlar Odası İl Temsilcisi ve Nevşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü Yüksek Mimar Emre Becerir, kentin en özel yapılarından biri olan Meryem Ana Kilisesi’nde yürütülen restorasyon sürecine dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Becerir, restorasyonun yalnızca yapısal değil, aynı zamanda tarihsel ve insani hafızayı koruma süreci olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Bir mekânı restore ederken sadece taşını, harcını değil; hafızasını da onarmak gerekir. Nevşehir Meryem Ana Kilisesi, bu anlayışla ele aldığımız özel bir yer.”

Tarihle Yoğrulmuş Bir Mekân

Emre Becerir, yapının taşıdığı çok katmanlı geçmişe dikkat çekti:

  • 1849–1924 yılları arasında gayrimüslim halkın ibadet mekânı olarak kullanılan,

  • 1950–1983 yılları arasında Yılmaz Güney’in de bir dönem cezasını çektiği bir cezaevi haline gelen,

  • 2020 sonrası ise ilk dönemine sadık kalınarak restore edilen ve kültür-sanat buluşmalarına ev sahipliği yapan bir yapı…

Becerir, “Her dönem ayrı bir iz, ayrı bir hafıza bırakmış. Biz de bu dönüşümü çalışırken sadece yapıyı değil, kimin kullandığını ve kimin kullanacağını düşünerek ilerledik.” ifadelerini kullandı.

Hafızayı Onaran Restorasyon

Restorasyon sürecinde sadece teknik müdahalelerin değil, insan hikâyelerinin de merkeze alındığını belirten Becerir, yapılan çalışmalardan da bahsetti:

“Göçle gelen ailelerden dinlediklerimizi belgeledik.
Sanat etkinlikleriyle mekânı yeniden hatırlattık.
Bilim insanlarını buraya davet ettik.”

Yılmaz Güney’in İzleri

Becerir ayrıca, restorasyon sürecinde Yılmaz Güney’in de bu mekânda geçirdiği yıllara özel bir ilgi gösterdiklerini dile getirdi:

“Bir gün, restorasyon öncesi her hücreye tek tek bakarken, Yılmaz Güney’in o duvarlar arasında yazdığı ‘Boynu Bükük Öldüler’ kitabını yeniden gündemime aldım. Dönemin şartlarıyla yüzleşebilmek, mekânın hafızasını anlamak açısından çok değerliydi.”

“Mekânları İnsan Hikâyeleriyle Korumalıyız”

Yüksek Mimar Emre Becerir, Meryem Ana Kilisesi’nin Nevşehir için bir yapıdan öte, bir hafıza mekânı olduğunu vurgulayarak sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Mekân değişir ama hafıza kalır. İşte bu yüzden, mekânları yalnızca fiziki olarak değil, insan hikâyeleriyle birlikte korumalıyız.”

Nevşehir Meryem Ana Kilisesi, bugün kentin tarihiyle, sanatıyla ve insan hikâyeleriyle yeniden buluştuğu simgesel mekânlardan biri olarak öne çıkıyor.