Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ), T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen "Türkiye Kültür Yolu Festivali 2025" kapsamında ev sahipliği yaptığı etkinliklerle bölgenin kültürel ve akademik hafızasına katkı sunmaya devam ediyor.

Festival kapsamında NEVÜ'nün katkılarıyla, halka açık "Nevşehir: Tarih ve Hafıza" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Etkinlik, NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi Damat İbrahim Paşa Salonu'nda yapıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, şehirlerin medeniyetlerin temellerinin atıldığı, mimarisi, coğrafyası, sosyolojisi ve insan özellikleriyle toplumun kültürü ve tarihi hakkında önemli ipuçları sunan yerler olduğunu vurguladı. Aktekin, Nevşehir'in özellikle Kapadokya bölgesiyle birlikte kadim çağlardan beri birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirterek, bölgenin Hristiyan kültürüne dair izler taşıdığı gibi Türk ve İslam kültürüne dair de derin izlere sahip olduğunu ifade etti.

Rektör Aktekin, üniversiteye adını veren Hacı Bektaş Veli ve Hoca Ahmed Yesevî geleneğinin bölgeye temel değerleri kazandırdığını, kampüsün adını taşıyan Damat İbrahim Paşa'nın da Nevşehir'in kuruluşunda önemli rol oynadığını belirtti. Nevşehir'in somut kültürel mirasının yanı sıra yaşayan halkın sözleri, edebî ürünleri, yeme-içme ve yaşama biçimlerinin de şehrin tarihini ve dinamiklerini anlamak için kritik olduğunu vurgulayan Aktekin, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından ‘Doğal ve Kültürel Miras Turizmi’ alanında ihtisaslaşan üniversite olarak Nevşehir'in tarihini, kültürel dinamiklerini bütüncül bir şekilde (Hristiyan geçmişi, Türk-İslam kültürü, Cumhuriyet dönemi ile birlikte) araştırmayı hedeflediklerini söyledi. Aktekin bu kapsamda sözlü tarih çalışmalarıyla yaşayan belleklerdeki zenginlikleri kayıt altına almak istediklerini sözlerine ekledi.

Söyleşinin moderatörlüğünü yapan T.C. Cumhurbaşkanlığı Sosyal ve Gençlik Politikaları Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, "Yollar neredeyse şehirler oradadır" sözünü hatırlatarak, yolların geçtiği yerlerdeki şehirlerin tarihî ve jeopolitik açıdan önem taşıdığını, Nevşehir'in de bu bakımdan kıymetli bir konuma sahip olduğunu belirtti. Türkiye'nin, toprakları üzerinde var olan tüm medeniyetlere sahip çıkmayı hedefleyen bir perspektif benimsediğini vurgulayan Yılmaz, bunun çok değerli olduğunu ifade etti. Türk toplumunun, millî kimliği muhafaza ederken hiçbir medeniyete husumet duymadan, hepsinden istifade etmeye çalışan bir hoşgörüye sahip olduğunu söyleyen Yılmaz, bu yaklaşımı korumanın önemine işaret etti.

“Antik Çağlarda Nevşehir’in Kültürel Mirası” üzerine konuşan NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Bilsen Şerife Özdemir, Nevşehir’in kültürel köklerinin Paleolitik Çağ’a kadar uzandığını belirterek, Kaletepe ve Avla Dağı’ndaki obsidiyen atölyelerinin bölgenin erken dönem ticaret merkezi olduğuna işaret etti. Neolitik Dönem’e ait Sofular Höyük’teki kerpiç mimari kalıntıların ise yerleşik hayatın izlerini taşıdığını söyledi.

“Nevşehir’in Bizans Mirası” üzerine konuşan NEVÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Nilüfer Peker, bölgenin Bizans dönemine uzanan zengin kültürel mirasını anlattı.

Nevşehir’in her ne kadar antik ve orta çağ boyunca büyük anıt kentlere ev sahipliği yapmamış gibi görünse de, Kapadokya'nın merkezinde yer almasıyla bölgenin kültürel çeşitliliğini bağrında taşıyan bir merkez olduğuna dikkat çeken Peker, “Nevşehir, Kapadokya’nın adeta annesi gibi; pek çok unsuru içinde barındırıyor” dedi.

“Kapadokya Bölgesinde Osmanlı Mimari Mirası” başlıklı sunumu yapan NEVÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Budak, bölgedeki Osmanlı dönemine ait mimari unsurları değerlendirdi.

Kapadokya'daki Osmanlı mimarisini anıtsal yapılar ve halk mimarisi olmak üzere iki başlıkta ele alan Budak, camiler, medreseler, kiliseler, hamamlar ve imaretlerin anıtsal mimarinin öne çıkan örnekleri olduğunu ifade etti. Bölgedeki mimari yapıların İstanbul merkezli plan ve malzeme anlayışıyla şekillendiğini, ancak yerel ustaların dokunuşlarının da belirgin şekilde hissedildiğini dile getiren Budak, Kapadokya'daki pek çok köy camisinin imece usulüyle kaya içine oyularak yapıldığını ve yerel mimari anlayışın devamı niteliği taşıdığını kaydetti.

“Mübadelede Nevşehir ve Karamanlı Ortodokslar” başlıklı sunumuyla Nevşehirli Gazeteci-Yazar Oğuz Özdem, bölgenin az bilinen topluluklarından Karamanlıları anlattı.

Mübadele sürecinde Anadolu’dan göç eden yaklaşık 2 milyon kişiden büyük bir kısmının meslek sahibi bireyler olduğunu vurgulayan Özdem, Karamanlıların yalnızca dini değil, kültürel ve sosyal kimlikleriyle de araştırılması gerektiğini belirtti. Nevşehir ve çevresindeki yazıtlar, kitabeler, mezar taşları ve Karamanlıca eserler üzerinden 25 yıllık araştırmalar yaptığını belirten Özdem, bu mirasın yeterince incelenmediğini söyledi. Karamanlıların günlük yaşamda Müslüman halkla iç içe yaşadığını, düğün geleneklerinden atasözlerine kadar birçok ortak kültürel öğe bulunduğunu vurguladı.