TBMM İçişleri Komisyonu toplantısında; Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşan CHP Nevşehir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Av. Faruk Sarıaslan şunları ifade etti:

Değerli Başkanım, Komisyonun değerli üyesi milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer bürokratlar, basının değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Anayasa Mahkemesi daha önce belli maddeleri iptal etmiş, 1, 2 ve 3'üncü maddeyi daha önce Anayasa Mahkemesi iptal ettiği için siz bu getirdiğiniz yasa teklifiyle bu maddeleri içerisine koymak istiyorsunuz. AK PARTİ sıralarında da bu bütçedeki komisyonda da genel olarak benim gördüğüm AK Parti’de bir dağınıklık var, bir çözülme var.

    Bu getirilen yasanın tamamına baktığımız zaman, İçişleri Komisyonunu ilgilendiren bir yasa değil; Çevre Bakanlığını ilgilendiren bir yasa teklifi var, bayındır ve iskânı ilgilendiren maddeler var ama İçişleri Bakanlığını ilgilendiren hiçbir madde yok. Yani İçişleri Bakanlığını ilgilendiren hangi madde var ki zaten bir maddeden bahsediliyor. Buraya gelen arkadaşlarımızın içinde de İçişleri Bakanlığını temsilen Sahil Güvenlik Komutanlığı geliyor. Yani diğer konuların tamamı Çevre Bakanlığını, İmar Komisyonunu ilgilendiren konular.

    Değerli arkadaşlar, komisyonlar niye kurulur? Komisyonların kurulmasındaki amaç, herkesin kendi alanını ilgilendiren konularda yani bilinen konularda mütalaa vermek, görüşlerini bildirmek, yasa tekliflerini bu şekilde hazırlayarak Meclisin gündemine taşımak.

    Birinci konu, İçişleri Komisyonu olarak bizim Çevre Bakanlığıyla ne ilişkimiz var? Yani çevre konusunu ilgilendiren konularda -ben kendi adıma söylüyorum, partim adına da söylüyorum- bizim çevreyle ilgili, çevre konusuyla ilgili bir çalışmamız, bir bilgimiz yok çünkü çevreyle ilgili bir komisyonumuz var. Bu çevreyle ilgili komisyonda yeteri kadar bunlar tartışılabilir. Dört sene geçti, burada da ihtisas sahibi olmuş arkadaşlarımız var.

    İkinci konu, imar konusuyla ilgili. Yani imar konusuyla ilgili de bizim bir bilgimiz, görüşümüz yok. Yani bu konuda bana diyebilir misiniz İçişleri Bakanlığını ilgilendiren şu madde varmış? Benim gördüğüm kadarıyla, tamamını incelediğimde baktığım kadarıyla İçişleri Bakanlığını ilgilendiren bir konu değil. Baştan bunun değerlendirilip,  gerekiyorsa bu konunun ertelenip, bir alt komisyona gönderilip bu konunun İçişleri Bakanlığının komisyonunu ilgilendirmediği konusunda bir kanaat bence oluşturulabilir, ki bizde grup olarak öyle bir kanaat var. Çünkü maddelere de tek tek baktığımızda -isterseniz bu maddelerin hepsini de burada okuyabiliriz- işte, 1'inci madde, 2'nci madde, 3'üncü madde, hangi maddenin... Burada bir tane arkadaşımız bana diyebilir mi "Bu maddelerden bir tanesi İçişleri Bakanlığının komisyonunu ilgilendiriyor?" Bence öncelikle biz İçişleri Bakanlığı komisyonunu ilgilendirip ilgilendirmediği konusunda bir tartışalım, bunu gerekiyorsa bugün bir alt komisyona gönderelim, orada bir tartışılsın, daha sonra orada verilecek karara göre bu konudaki görüşlerimizi belirtelim. Maddeler de şekillensin, belli olsun.

    Bana göre bu alelacele verilmiş bir karar. Burada bizi ilgilendiren bir maddenin olduğunu sanmıyorum, bir arkadaşımız kalkıp da "Şu direkt olarak İçişleri Bakanlığının komisyonunu ilgilendirir." desin; olmadığı da belli çünkü -gelen bürokratlarımızın- İçişleri Bakanlığını temsilen gelen bürokrat sayısı bildiğim kadarıyla 1 tane. E, şimdi, diğerlerinin hepsi 1 ya da 2 tane. Diğerlerinin hepsi Çevre Bakanlığından gelmiş, İmar Komisyonundan gelmiş yani bizim Komisyonumuzu ilgilendiren bir kanun teklifi değil; öncelikle bu konunun tartışılmasını talep ediyoruz.

    Meclis Başkanının takdirinde ama Meclis Başkanı da ciddi inceleme, araştırma yapmadan, iş yoğunluğu nedeniyle, farklı nedenlerle göndermiş olabilir; bizim bunu tartışmamız lazım yani Meclis Başkanının gönderdiği mutlaka doğrudur diye bir kavram yok. Yanlışlıkla gönderilmiş olabilir, ciddi incelemeden gönderilmiş olabilir.

İçişleri Bakanlığını buradaki 5 madde ilgilendiriyor denildi ama buradakilerin hepsi değişik bakanlıkları da ilgilendiriyor olabilir; Adalet Bakanlığını da ilgilendiriyor olabilir, Çevre Bakanlığını da. Ama burada asıl olan bana göre çevrenin korunmasıyla ilgili ve İmar Komisyonuyla ilgili. Yani denizin altına park yapılması, otopark yapılması, İçişleri Bakanlığını ne kadar ilgilendirir?

    Yani her bakanlık Türkiye'deki merkezi otorite güçlü olduğu için belediyelerin tamamıyla ilgili denetleme yapabilir. Yani sadece İçişleri Bakanlığı her yeri denetliyor olabilir diye böyle ihtisası olmayan konularda görüşülmesini doğru bulmuyorum. Bizim görüşümüz bu yönde.

Groston büyük kapasite gemiler için diğer cezalara ek olarak groston başına uygulanan ve güncel miktarın 50,3'ten 11,59'a indirilmesi diyorsunuz. Şimdi, ceza hukuku açısından cezaların amacının 2 tane nedeni var: Bir tanesi caydırıcılık, diğeri de ehlileştirmek. Şimdi, siz denizlerimizin özellikle Marmara Denizi'nde müsilaj ne demek? Müsilaj, denizin kusması demek. Siz dışarıdan gelen gemilerin Marmara Denizi'ne kendi pisliklerini boşaltmasının bu vesileyle önünü açmış oluyorsunuz. Şimdi, siz Türkiye genelinde yeni getirdiğiniz vergi yasasıyla, yeni getirdiğiniz cezalarla cezaları yüzde 100 artırırken, büyük sermayedarların verilecek cezasını indiriyorsunuz yani bunda resmen siz diyorsunuz ki: "Artık, büyük gemiler yurt dışından gelecek, hiçbir yerde boşaltamayacakları pislikleri Marmara Denizi'ne boşaltacak, Akdeniz'e boşaltacak." Şimdi, burada cezaların caydırıcılığı nerede kaldı, ehlileştirilmesi nerede kaldı? Ben bu konuyla ilgili bu yasayı hazırlayan Sayın Bakanlık Temsilcilerine soruyorum!

Evet, şimdi, buradaki amaç ne arkadaşlar? Bir avukat olarak da soruyorum. Ceza hukukundaki amaç intikam almak değil yani İçişleri Bakanlığı olarak siz ceza hukukunu kullanarak belediye başkanlarını görevden alıyorsunuz intikam almak için, siz İstanbul Belediye Başkanını cezalandırmak için hâkimleri değiştiriyorsunuz intikam almak için.

    Ceza hukukunun amaç ve hedeflerinden birincisi, ehlileştireceksiniz; ikincisi, caydıracaksınız. Siz getirdiğiniz ceza hukukundaki... Bu gemilere, büyük tonajlı gemilere "Kardeşim, ben sana verdiğim cezayı indiriyorum, getir, başka ülkelerde temizlemediğin pislikleri benim ülkemde temizle." diyorsunuz. Bunun başka bir nedeni var mı? Ceza hukukunun genel prensiplerinden olan ehlileştirmek var mı? Ehlileştirme diye bir şey de yok. Yani buraya gelen gemicinin şunu bilmesi lazım: "Ben Türkiye Cumhuriyeti hudutları içerisine girdiğimde hem Akdeniz'de hem Marmara'da hem Ege'de eğer bu pislikleri buraya boşaltırsam bana ağır bedel ödetirler. Bu bedeli ödememek için de ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin suları içerisinde bu pislikleri boşaltamam." demesi gerekir. Oysa siz tam tersine teşvik ediyorsunuz. Peki, ben size soruyorum: Gerekçesi nedir gerçekten? Bunu Türk milleti adına soruyorum, Komisyon adına soruyorum ve cevabını bekliyorum!

      Hukukun amacı adaletsizliği ortadan kaldırmak. Siz yine örnek verdiniz, dediniz ki: "Amerika Birleşik Devletlerinde, Avrupa'da ihtisas mahkemeleri olduğu için ihtisas mahkemeleri bir tespit yapıyor, geminin tonajına göre değil, oradaki yapmış oldukları kirliliğe göre ceza veriyor." Biz, bu maddeyi ortadan kaldıralım çünkü adaletsiz bu madde. Bunun yerine ihtisas mahkemelerinin kurulması için bir madde getirelim, o maddede bu işi çözelim. Hem denizlerimizi koruyalım hem adaleti gerçekleştirelim. Yani sizin dediğinizde tabii ki bir adaletsizlik olduğu anlaşılıyor, o konuda tamam, hemfikirim ama "Adaletsizlik vardır." derken yeni adaletsizliklere de yol açmayalım. Onun yerine çok basit -Avrupa'da bu yaşanmış, görülmüş- biz yeni ihtisas mahkemeleri... Diyelim ki İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da; buralarda yeni ihtisas mahkemeleri kuralım. Bu ihtisas mahkemeleri sizin dediğiniz ölçüler çerçevesinde, gerçekten de insanların verdikleri zarar oranında cezalarını ödesinler. Hukuk sisteminin zaten genel prensibidir budur. Bu nedenle bu maddeyi çekelim. Farklı siyasi partilerden olabiliriz. Bu ülke hepimizin ülkesi. Onun için bu ülkede denizlerimizi korumak zorundayız. Bunun metodu da Avrupa nasıl yapmışsa, dünyayı yeniden keşfetmeye, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Amerika, Avrupa bunu yapmış, biz de yeniden ihtisas mahkemeleri kuralım. İhtisas mahkemeleri gemilerin denize verdikleri zarar oranında ceza kessin, hem hukuk işlesin hem adalet yerine gelsin diyorum. Umarım buna da karşı çıkanınız olmaz diye düşünüyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu konuda uzman hâkimlerden, uzman bilirkişilerden yararlanarak kısa dönemde çözüm sağlaması için ihtisas mahkemeleri var, ihtisas mahkemelerinin amacı bu zaten Amerika Birleşik Devletleri'nde de bu var, Avrupa'da da bu var yani gelişmiş ülkelerin tamamında bu var zaten. Onun için biz tam tersine işi uzatmayız, tekrar idare mahkemesinde yargılanması değil ihtisas mahkemelerinde. Tabii ki takdir sizlerindir, oylama olacaktır ama ihtisas mahkemelerinin hedefinin bu olduğunu bilmemiz gerekir.

      Bu maddeyle kıyılıların altında otopark yapılması getiriliyor. Türkiye'nin deprem bölgesi olduğu düşünülerek buradaki yapılacak otoparkların ne kadar sağlıklı olduğu, yapılıp yapılamayacağı konusunda bilim adamlarından görüş alınıp, bir kurul oluşturulup bilim adamlarının vereceği kurul raporlarına göre burada yapılıp yapılmayacağına dair bir karar verilmesinin bu maddeye eklenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim.

    Biz bir şeyleri yapıyoruz, daha sonra aradan beş on yıl geçtikten sonra hep beraber ağlıyoruz "Keşke yapmasaydık." diyoruz. Onun için, "keşke" lafını kullanmamak açısından buraya bilim adamlarından oluşacak bir kurul oluşturulup oluşturulacak bu kurulun vereceği rapora göre, "Bu yer altında otoparkın yapılıp yapılamayacağına karar verilir." ibaresi diye bir madde ekleyelim diye düşünüyorum.

    Ayrıca da bu ekolojik sistemi değiştirecek. Yani ben bu konuda bilim insanı değilim ama duyduklarım, bilim adamlarından öğrendiklerim bu yapıldığı zaman gelip oralara balıklar yumurtasını bırakmıyorlarmış. Bu konularda dünya artık jeolojik durumlara göre, işte çevre durumuna göre, kredi alırken de yatırım yaparken de uluslararası sermaye gelirken de birtakım bu kıstaslar var. Bizim bu dünyadaki gelişmeleri de düşünerek -yine altını çizerek söylüyorum, belki tekrar olacak- bilim adamlarından alınacak kurul raporlarına göre yapılıp yapılmama konusunun tekrar tartışılması gerekir, bu konuyla ilgili bir madde eklensin diye düşünüyorum.

    Getirdiğiniz bu maddeyle "iklim değişikliği uzman kadrosuna atamalarda başkanlık bünyesinde uzman ve uzman yardımcılığı kadrolarında bulunan personel bir defaya mahsus olmak üzere 20 kişi alınır." diyor. Burada objektif kurallar yerine sübjektif kurallar konmuş, bu da Anayasa'nın 70'inci maddesinde belirtilen "Her tür Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir." ilkesine aykırıdır. Hizmete alınma görevinin gerektirdiği nitelikteki herkesin bunun için müracaat etmesi gerekir. Bunun da objektif kurallara göre sınavla alınması gerekir. Bu nedenden dolayı bu maddenin Anayasa'nın 70'inci maddesine aykırılığından dolayı tekliften çıkarılmasını talep ediyorum.