70’li yılların sonu
   Niğde’ye doğru gidiyoruz. Yolda kalmış otobüsler, kamyonlar, taksiler görüyoruz. Benzin, mazot yok, bulunmuyor.
   Şoförler akaryakıt istasyonlarını mekân tutmuş, orada yatıp kalkıyor, mazot ya da benzin alıp yoluna devam etmek için…
   Niğde’de öğrenciyiz
   Eğitim fakültesi 1. Sınıfta okuyoruz.
   Niğde’de bizi bekleyen acil sorun ise küçük (piknik) tüpümüzü doldurabilmek.
   Yoksa yemek yok
   Bulabilirsek yağ, şeker bulmak
   Bunları bulmak ise zorun zoru…
   Tanıdık bakkal olacak rica minnet alabilirsen alacaksın
   Yoksa işin zor
   Açlık hiçbir şeye benzemiyor
   Açlığı geçtik, can güvenliği sorunu da var. Mahalleler parsellenmiş…
   Sağ ve sol guruplar mahalleleri ele geçirmiş, her mahalleye girilmiyor, her yere gidilmiyor, her kapı çalınmıyor.
   Yaptığını bilinçli yapacaksın
   Yoksa işin zor
   İşin sonunda dayak yemek var, sadece dayakla kurtulmak bile bazen insana mükâfat…
   Bir patlama olduğu söyleniyor
   Soruyoruz;
   “Ne olmuş?”
   “Bir şey yok canım, tüpçü dükkânında bir tüpten diğerine LPG aktarırken patlama olmuş… Hasar var, bir iki de yaralı…”
   “Oh, buna da şükür!”
   Bir tüpü ikinci bir tüpe aktarıp, ikisini de dolu diye satmak için yapılıyormuş…
   Eskiden 10 gün giden tüpler, artık 3-4 günde bitiyor…
   Ben sigara kullanmam
   Sigara da bulunmuyor, o yüzden rahatım bir sorunum yok, iyi ki sigara içmiyorum diye seviniyorum.
   Sakın hasta olmayın
   Hastanede yüzünüze bakan yok
   Doktorun özel muayenehanesine gideceksiniz, o da dünyanın parası…
   Onun için hastalanmayacak ufak-tefek hastalıklara prim vermeyeceksiniz..
   Eve gidiyorsunuz…
   Sakın radyoyu açmayın, haydi açtınız haberleri dinlemeyin, içiniz kararır, moraliniz bozulur.
   Her yerden çatışma haberleri, ölüler, yaralılar, yakalanan, yakalanmayan, kaçan, vuran, bomba atan vb. haberler içinizi karartıyor…
   En iyisi bildiğiniz bir türküyü mırıldanmak…
   Düşünmemek 
   Bu günü de atlamaya çalışmak…