'' İyi yetiştiremiyorsunuuuuz !''

'' Neyi, kabağı mı ?''

'' Çocuklarınızı dimek isdedim. Misal...Tecrübe edelim. Nevşeer çarşısında ben gezmeye çıksam, senin oğlanlar da karşımdan gelseler, beni tanıyacaklar mı? ''

'' .......................''

'' Haa, ne dersin ? ''

'' Emin değilim de, senin çocukların beni tanır mı, ne dersin !''

'' O nası laf yav, sen ne diyorsun, helbet tanır. Bizim hoca da tanır. Ben yüzde yüz eminim. O nası lav yav ! ''

...................

İçimden geldi, dedim; bir ziyaret edeyim. Nedir hali, ahvali. Sayrılıklardan epey düşkünleştiğini söylemişlerdi, ama bunun doğru olmadığını gördüm. Dipcik gibiydi; sağlam.

Evini yenilemişti. Hanımı mutfakta uğraşıyordu. Biz de geçtik oraya. Öğüne öğüne anlatıyordu.

'' Masarıf çok yüksek. Hiç ummazdım böyle maliyetli olacağını. İnsan işin içine girmeyince bilemiyor. Bizim hoca da geldi tatile; beğendi.''

'' Bizim hoca ? ''

'' Ekrem canım. Biz ona Hoca deriz ya.''

'' Evet.''

'' Bazı malzemeyi taa Gayseri'den getirttim. İnsan bu dünyaya bir kere gelir yav. Paran varsa harcamayı bilecaan.''

'' Ekrem nerde yaşıyor ? ''

'' İzmir'de, üniversitede ders viriyor ya.  Bilgisaray öğretiyo.''

'' Bilgisaray ? ''

'' Canım benim dilim dönmüyo işde. Doorusunu sen bilin .''

'' Anladım, tamam...Öğretim görevlisi mi ?''

'' Valla öğünmeyi sevmez o. Bana benzemez o hususda. Söylemiyo amma heralda pirefösür...''

'' Maşallaah !..''

'' Senin oğlanlar hangi mesleği gazandı, ekmeklerini ellerine aldılar mı, iyi gazanıyolar mı ? ''

'' İkisi de mimar oldu. Çalışıyorlar işte. Kendi kanatlarıyla uçuyorlar.''

Hanımı çay hazırlamıştı. Fırından sıcak börek kokusu geliyordu. Masaya kondu bardaklar. Demli çaylar...

'' Gııız, şorda yoğurt var, ayran da yap !''

'' Yahu, çayın yanında ayran olmaz...Dur hele! ''

'' Gııız, şo sarı şurupdan da doldur, içsin misafirimiz.''

'' Yahu, çaydı, ayrandı, meşrubattı derken mide fesadından sayrı düşeriz sonra. ''

'' Bizim hoca geldiği zaman hepsini içer. Anasının yaptığı böreği de yir. Pek iştahlı canım.''

'' Rahmetli anam derdi ki , gurbete gidenin midesi küçülürmüş.''

'' Valla bizim hocanınki heralda daha da böyümüş gibi.''

'' .......................''

'' Bi yire yatırımın oldu mu, pangada çok para biriktirdin mi ? ''

'' Valla, bilirsin işte,hanım da öğretmen. Aldığımız belli. Çocuklarımızı yetiştirdik. Meslek sahibi oldular. En önemli yatırım onlar.''

'' Nirden ev aldınız ? ''

'' Ürgüp Lisesi'nde öğretmen iken aramızda bir kooperatif kurmuştuk. Bir arsa alıp orada 10 tane blok apartmanlar yaptırdık; 60 daire. Müteahhide vermedik. Yiyeni de olmayınca ucuza maloldu. Kurada bize de iyi bir daire çıktı. Yaz tatiline geldikçe orada kalırız. Dayalı döşeli. Kiraya da vermedik. Küçük bir daire, bize yetiyor. Yazın güzel olur. Zaten kışın da biz orada yaşamıyoruz.''

'' Ürgüp didiğin ne yav ! Korfez bi yir. ''

'' Hoca nereden ev aldı ?''

'' İzmir'den. Geçen gış anası gitti,yanlarında galdı. Tam yaşanacak yirmiş İzmir canım.''

'' İyi, güzel. Güle güle otursunlar. ''

Balkona çıktık. Çayımızı orada içtik, sıcak böreği orada yedik.

Avluda küçük bir traktör görülüyordu. Vagoneti de arkasında.

Güneş batmak üzereydi. Bir esinti çıktı. Hava serinledi. Menekşelendi gölgeler.

Yengeye ikramları için teşekkür ettim. Mustafa' yla vedalaştım. Arabama doğru yürüdüm.

Kulaklarımda '' bizim hoca...''

                      ................................. 12 Ekim 2017. Ürgüp