ENCÜMEN-İ DÂNİŞ
Ahmet BELADA/ [email protected]
Encümen-i Dâniş, Türkiye’nin gündemine meşhur 28 Şubat darbesiyle gelmişti. Özellikle dönemin Genel Kurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın üyesi olduğu, Eski ANAP’LI meclis Başkanı Necmettin Karaduman’ın başkanlığını yaptığı, genellikle asker emeklilerinden oluşan ve Fenerbahçe Ordu Evi’nde bulunan merkezin, neyi nasıl yaptığı belli olmayan bir kuruluş olarak lanse edildi.
Hatırlanacağı gibi, o dönemde bu kuruluş hakkında oldukça ilginç sözler sarf edildi. Yazılar kaleme alındı. Doğrusu herkes gibi ben de çok merak ediyordum. Bu kuruluş neydi ve ne yapardı?
Eğitimle ilgili okumakta olduğum, Türk Tarih Kurumu Yayınlarından çıkan Uğur Ünal’ın   “Meclis-i Kebir-i Maarif 1869-1922” adlı kitabında bu konuyla ilgili bir bölüme rastladım. Merak edeceğinizi tahmin ettiğim bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
Aslında çokta meçhul olmayan, oldukça iyi niyetlerle kurulan bu teşkilat, faaliyetlerini yapamaz hale gelince tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır.
Bu teşkilat 1997 yıllarındaki karmaşık günlerinde karanlık olduğu söylenen bir örgüt gibi lanse edildi… Gerçi o zaman için yanlış algıyı vermediler değil…  
Ne zaman ve nasıl kuruldu? Planları neydi?
‘Türkiye’de ilk Türk Akademisi işlevlerinde bulunan ve 1846’da Umumi Eğitim Meclisi’nde kurulmasına karar verilen, Encümen-i Dâniş’in resmi açılış tarihi, 18 Temmuz 1851’dir.
Fransız Akademisinden etkilenilerek Atâullah Efendi-zade Mehmet Şerif Efendi başkanlığında kurulmuştur.
Gayesi; “Batıdaki ilmi çalışmaları ve yenilikleri takip etmek, eğitim ve kültür alanında gerçekleştirilecek fikir tartışmaları ile Türkçe yeni eserler yazmak, okullara ve açılacak olan Dârülfünûn’a ait ders kitaplarını hazırlamak veya tercüme etmek, ilmin ve bilimin memlekete yayılması için teşviklerde bulunmak, böylece genel eğitim seviyesini yükseltmek”
Ayda bir kere toplanması kararlaştırılan Encümen-i Dâniş’e yurt dışından ve yurt içinden üyelikler oluşturulmuştur. Kurumun başına Ataullah Efendi-zade Mehmet Şerif Efendi, ikinci başkanlığa da maarif meclisi üyelerinden Hayrullah Efendi getirilmiştir.
Üye olacaklarda aranan şartlar;
Kırk kişiden meydana gelen “dâhili üyelerin” bir ilim dalında uzman olması, en az bir yabancı dil bilmeleri, bir eser hazırlama veya tercüme etme kabiliyetlerini taşımaları şart koşulmuştur.
Otuz kişiden oluşan ve Türkçeyi tam olarak bilmeleri şart koşulmayan “harici üyeler” ise eğitime dair yazacakları her türlü yazıyı Encümen-i Dâniş’e göndermekle yükümlü tutulmuştur.
Encümen-i Dâniş’e medreseli ve medrese dışı zamanın tanınmış simalarının yanı sıra özellikle harici kısımda devrin Osmanlı Tarihi’ni yazan Avusturyalı Joseph von Hammer, Fransız müşteşrik Bianchi ve meşhur İngilizce-Türkçe, Türkçe-İngilizce sözlüklerin yazarı James W. Redhouse gibi yabancı kişiler de üyeliğe seçilmiştir.
Encümen-i Dâniş çeşitli bilimler, dil ve edebiyat sahasında beklenen başarıyı sağlayamamıştır. Encümen’in tek ortaya koyduğu eser, Ahmet Cevdet Paşa’nın yazmaya memur edildiği Tarih-i Cevdet olarak bilinen 12 ciltlik tarih kitabı olmuştur. Kuruluşunda büyük katkıları olan Cevdet Paşa, bu kurumun hizmet verememesine neden olarak, hatır-gönül esasıyla seçilen üyelere işaret etmektedir. Böylece büyük hayallerle kurulan Encümen-i Dâniş, 1862’den itibaren önemini yitirmeye başlamış ve adı anılmaz olmuştur. Maarif Nezareti bünyesinde yer alan ve eksikliği sürekli duyulmuş olan bu encümenin, sönük bile olsa, 12 yıllık varlığı milli eğitim tarihimiz için kayda değer bir gelişme olmuştur.’
Çok iyi niyet ve heyecanla ne dernek, ne fakıf kurduk. Maalesef maksada uygun faaliyet yapamadan veya belirli bir etkinlikten sonra kapanmış/kapatılmıştır. Bu kuruluşta öyle bir müessesedir.
Encümen-i Dâniş’in bugünkü karşılığı Milli Eğitim Bakanlığı “Talim Terbiye Kurulu” şeklinde değerlendirilebilir.
----------0----------
NOT: Encümen-i Dâniş’in kaldırılmasına dair resmi bir vesika bulunmamakla birlikte 1863’ten itibaren encümenden söz edilmemesi onun kaldırıldığını göstermektedir.