KOOPERATİF TİCARETHANE MİDİR ?

1976 yılının Ağustosunda Ankara Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nu (Eski Köy Enstitüsü) ziyaret ettim.

Sevgili arkadaşım ressam, sanat eğitmeni Mehmet Erbil’in evinde konuk oldum.

Akşam, yemekten sonra bir komşu geldi. O da aynı okulda öğretmenmiş. ÇİMKO adlı bir kooperatif kurulduğunu, kendisin üye olduğunu söyledi. Biz de üye olmalıydık.

Öyle anlattı ki. Dikili-Çandarlı’da deniz kıyısında geniş bir arsa satın alınmış .Villaların planları bile hazırmış.

Gözümüzde canlandı. Yazın bir ay böyle bir yerde, kendi evimizde yaşasak ne hoş olurdu.

İlk ödemeyi de yaptık. 100 TL. O parayla sanırım 6,7 çeyrek cumhuriyet altını alınıyordu o günlerde.

2000’li , 2010’lu yıllara dek ödemeyi gayet dakik düzenli olarak yaptık. Toplam binlerce lira tutmuştur o meblağ.

Sonra öğreniyoruz ki, kooperatifin sahibi olduğunu sandığımız arsa Orman Genel Müdürlüğü’ne aittir ve OGM, ÇİMKO’yu dava etmiştir.

Sonuç : ÇİMKO tasfiye sürecine girmiştir.

Yine de umutluyuz. 50 yıldan 2.5  yıl eksik  ödeme yapmışız. Arsa elimize geçmese bile, satılırsa paramızı alırız.

Nerden, nasıl bilebilirdim ki, başıma gelecekleri !

Dolapları tararken ÇİMKO klasörü elime geçti. Bana gelen son yazı 10 yıl öncesine aitti. Mail adresi vardı. Üyesi olduğum Kooperatif’in durumunu sordum bir ileti yazıp göndererek.

Gönderdiğim iletiyi alan zat, adını belirtmeden diyordu ki, ‘’ 735 TL borcunuzu ödemediğiniz tesbit edildiğinden üyelikten çıkarıldınız.’’

Ne büyük borçmuş böyle. Ben borcunu ödeyemeyecek üye miyim ? Kim karar vermiş ? Üç kişilik bir komisyonun incelesiyle ortaya çıkmış.

Borç bildiren yazının iadeli taahhütlü yazıyla üyeye bildirilmesi gerekir. Bu işlem yapılmış mı ? Hayır.

Sonra Yönetim Kurulu kararıyla kooperatif üyeliğimiz düşürülmüş. Amiyane tabirle kovulmuşuz; kapı dışarı edilmişiz.

Bu ne demektir ?

Bu, kooperatifin esprisini, işlevini, ereğini anlamamak demektir, cehaletin sırıtması demektir.

ÇİMKO yönetiminde olanlar acz içinde. Burası dağ başı mı? Bu devlet basit bir aşiret, kabile organizasyonu mudur ?

Her sabah saat 5 gibi kalkıp, gece boyunca düşündüğüm ifadelerle ÇİMKO'ya yazı yazıyorum.

Salgın hastalık, depremler, anarşi ve rerör nedeniyle Diyarbakır dışında olduğumuz günlerde gelmiş olabilir borç duyurusu. Soruyorum yanıt yok.

Yalnız bir cümle kullanılıyor : Üyeliği iptal edilen kişinin geri kabulü mümkün değilmiş.

Demek ki,  o yönetim kurulu üyeleri kooperatif yasalarını, mevzuatı da bilmiyorlar.

Üyelikten çıkarılma noter kanalıyla ardarda 2 kez bildirerek olur. Tebligatı alanın dava hakkı vardır. Bir ay içinde mahkemeye başvurmak mümkündür.

Bu ülkede, insanı mutlu kılacak hiç mi eylem olmaz. Nedendir bu olumsuzluklar ?

1976 Ağustostan bu yana binlerce TL öde, sonra yetkisiz 3 kişilik bir komisyonun uydurma kararıyla üyeliğin sone erdirilsin.

Şaibeli bir durum…Benim arsa payıma birileri konacak. Bunu da yazıyorum. Karşılığı gelmiyor. İletimi aldığını bildiren otomatik bir basit  teşekkür yazısı çıkıyor bilgisayar ekranında.

Kooperatif anlayışı kökleşmedi ülkemizde. Tutunmadı, yürümedi. 1960’lı yıllarda bir kooperatif furyası vardı. Neymiş. Üye olanlar Avrupa’ya gönderilecek işçiler arasında ilk sıralarda olacakmış.

Kooperatif konusunda eğitimi olmayan kırsal kesim insanlarından gözaçık olanlar başkan, müdür olunca ilk olarak ne yaptılar. Makam otomobili: en pahalısından, lüks, son model…Sonra: Kooperatif binasının dayanıp döşenmesi. En pahalı perdeler, koltuk takımları vs.

Ürgüp’te 194-75 miydi? Sanki başka yer kalmamış gibi, gevşek, yıkılgan yanardağ tüf katmanlarının olduğu bir yeri satın almış uyduruk bir kooperatif ( Bugün HADOSAN’ın, Kapadokya Üniversitesi’nin bir yerleşkesinin olduğu yerin kuzeyinde küçük bir derenin yamacı ) ambar oyup, mantar yetiştirerek gurbetçi işçilerin paralarını değerlendirecekti. İşçi aileleri servete, refaha kavuşacaktı. Kaya oyma makinası getirildi. Bir iki denemeden sonra orada ambar açmanın olanaksız olduğu ortaya çıktı. Çünkü çürük yapıdaki tüf katmanı izin vermiyordu oyuk açmağa ; çöküyordu.

Sonuç : Tam bir hüsran…Gurbetçi markları, frankları, guldenleri…Geçmiş olsun. Üzerine bir bardak su içsinler !

Bugün ne kaldı o kooperatiflerin  enkazından ?

Gurbetçi işçilerimizin batan paraları…Sarsılan, yok edilen güvenleri ve kesinleşmiş bir kanı : ‘’ Biz adam olmayız. Bizim düşmanımız kendi içimizdeki yiyicilerdir. Bu kadar tufeyli, parazit, asalak, kan emici kene varken biz iflah olmayız. ‘’

Kimler tırnaklandı ? Yöetimde kalanlar. Yediler, içtiler, inceleme gezisi diyerek ülke dışında gezmedikleri yer kalmadı; barlarda pavyonlarda saf, temiz düşünceli işçimizin alın teriyle kazandığı paralar dansçı kızların, rakkaselerin göbeklerine,, memelerine yapıştırıldı.

Güvensizlik böyle doğdu ve gelişti.

Bugün bir beldede, bir köy kahvesinde kooperatiften söz edin de görün insanların yüzünü…Şeytanı görmüş gibi suratlarını ekşitirler ve haklı olarak da yanıtını verirler.

ÇİMKO dedik, sonra konuyu genelleştirdik.

Ne günlere kaldık…

Yineliyorum : Bu ülkede, bu güzel, garip, mahzun ülkede insanı mutlu edecek, gülümsetecek hiç mi olumlu iş görülmez !

………………………………..