‘GEZİ PARKI OLAYLARI’
NEDEN TAYYİP ERDOĞAN?
Millet olarak hissi ve duygusalız. Gri rengimiz yoktur. Dolayısıyla tuttuğumuzu tam tutar, bıraktığımızı da hiç tutmayız; sevdiğimizi ya çok sever, ya da hiç sevmeyiz.
Bir de fazlasıyla politiğiz. Hemen bütün meselelere, bu zaviyeden bakarız. Bu bakış açısı da bizi çoğu kez yanıltabilir veya gerçeği görmemize mani olur.
Yapılanlar iyi mi? Söylenenler doğru mu? Hiç düşünmeyiz. Söylenen ve yapılandan ziyade, söyleyen ve yapana bakarız. Eğer, söyleyen ve yapan taraftarı olduğumuz siyasi görüşe mensup kişidense doğru, aksi ise yanlıştır. Kısaca beğendiğimiz kişi ve ekolün görüşü görüşümüz, düşüncesi düşüncemizdir.
Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz hadiselere bakacak olursak, bunu daha bir çıplak vaziyette görebiliriz.
Oysa Allah hepimize akıl vermiş, verdiği aklı da kendimizin kullanmasını istiyor.
Yaklaşık yirmi gündür devam eden ve hala devam etmesi için özel gayret gösterilen ‘gezi parkı olayları’ esnasında söylenen ve yaşananları hemen herkes gibi bende dinledim/izledim. Dinliyor ve izliyorum da.
Neden çıktığı malum olmakla beraber, işin aslının öyle olmadığı bu gün itibariyle hepimizce daha iyi anlaşıldı. Bu sebeple protestolar ısrarla yaygınlaştırılmak isteniyor.
Bunu kim niye istiyor?..
Bir televizyon programında, konuşmacılardan biri; “…öyle böyle demeye gerek yok, bu olayda olduğu gibi, bütün demokrasi dışı olaylarda(27 Mayıs 1960, 12Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 1971 Muhtırası, 27 Nisan bildirisi ve son olarak da, Gezi olayları) hep CHP vardır…” dedi. Yapılan anket ve bazı CHP’li milletvekilleri, bırakın vekilleri genel başkan Kemal Kılıçtaroğlu dahi bu olayın fiilen içinde ve teşvikçisidir. Bunu teyit eden en önemli olgu yapılan anketlerdir.   
ANKET: Gezi parkında 498 kişiyle yapılan anket sonucu şöyle; %76 CHP, %16 BDP, %2,5 TKP, %2,5 SDP vs.
Slogan ve isteklere bakacak olursak, iş tamamen masum ağaç ve çevre duyarlılığından çıkıp, özelde Tayyip Erdoğan genelde AK-PARTİ karşıtlığına dönmüştür.
Bu arada Tayyip Erdoğan’ın Menderes’inidamını, Özal’ınzehirlenmesinden bahsetmesi muhalefeti rahatsız ediyor. Rahatsız olmalarına gerek yok. Zira Tayyip Erdoğan, partisini kurduğu ve iktidar olduğu andan itibaren, en az üç-dört kez darbe, sayısı belli olmayan su-i kast teşebbüsü ve bir kez de partisinin kapatılması için dava açılmıştır. Bu liderlerden bahsetmesi ve yapılanların darbe denemesi olduğunu söylemesinden daha tabi ne olabilir ki…
NEDEN TAYYİP ERDOĞAN?
Beyler!
2002’den 2013’e kadar ülkemizin nereden nereye geldiğini sayıp dökmeye gerek yok. Fazla değil birazcık insafı olan bu farkı, bu durumu görmemesi mümkün değildir.
Görmeyen ve görmek istemeyene diyecek bir şey yok. Olabilir. Bunu da bir yerde (onaylamasam da) normal görüyorum.
Ülkemizde dev organizeler yapılıyor/yapılacaktır.
A-Akdeniz Oyunları, bu oyunlarla ilgili bir hususu açıklamak isterim. Bu organizeyi Yunanistan yapacaktı. Parasal durumu müsait olmadığından yapamadılar. Biz kabul ettik. Bir sürü tesis yaptık ve bugün itibariyle bu organize Mersin’de başladı.
B-“U 20” Dünya futbol şampiyonası Ülkemizde başladı.
C-Olimpiyatlara talibiz ve Japonya’yla yarışıyoruz büyük bir ihtimalle ülkemiz de kalacağını umuyoruz.
Ayrıca D-ESPO’ya talibiz ve büyük bir ihtimalle alabiliriz. Bunlar dev organizeler ve ülkemizin ekonomisine ve tanıtılmasına ciddi katkısı olacaktır.
Yapılan bunca yatırım ve çalışmalara rağmen, bütçemiz fazla verebiliyor. Avrupa’nın dahi ekonomik yönden dibe vurduğu bir dönemde, bizim büyümemiz %3’ün üzerinde seyretmektedir. 
Bütün bunların da ötesinde bir başka hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.
Çok dikkat ediniz!
Sayın Başbakanımız, umuma yaptığı konuşmalarında; …İslamabat, Keşmir, Saraybosna, Piriştine, Bakü, Kahire, Amman, Bağdat, Kudüs, Gazze, Şam vs gibi birçok İslam ülkesi başkentlerini saymaktadır. Bunun bir anlamı olması gerekir.
Sizleri tanıyor, sorun ve sıkıntılarınızı biliyorum. Sizin derdiniz bizim derdimizdir. Bir ve beraber olacağız… Anlamına gelen mesaj vermek istiyor.
Bundan dolayı olacak ki Tayyip Erdoğan, gittiği her yerde sıra dışı bir muameleye maruz kalmaktadır. Yığınlara hitap ediyor. Görülmemiş sevgi halesiyle karşılanıyor.
Elbette bu durum birilerini rahatsız ediyor. Çünkü o,  kendilerine gayr-ı insanî muamele eden, sadece menfaati için yaklaşanlardan farklı davranıyor. İnsanlar da bunu fark ediyor.  
Bütün halkı Müslüman olan ülkelerin Batılıların elinde nasıl kullanıldığını, kaynaklarını nasıl sömürdüklerini hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Bütün bu olanları bilmenin ötesinde gören Tayyip Erdoğan,  farklı bir çalışma yapılması gerektiğine inandı. Bunun için de muhtelif adımlar attı…
Haliyle ülkemizde olduğu kadar oralarda yaşayan insanların da umudu haline geldi. Tayyip Erdoğan ve Türkiye, sıkıştırılmalı bir şekilde tökezletilmeliydi.
Bunu gözlemleyen ve oralarda ciddi çıkarları olan Batılılar, Tayyip Erdoğan’a söylemek isteyip söyleyemediklerini, göstermek isteyip gösteremediklerini, hissettirmek isteyip hissettiremediklerini bir gün ortaya koymalıydılar. Bunun için de fırsat kolluyorlardı. O fırsatın da gezi parkı olaylarıyla ellerine geçtiğine inandılar. Hemen ‘Mal bulmuş mağribi gibi’ olaya sahip çıktılar. Böylece Tayyip’ten de AK-PARTİ’den de kurtulabileceklerine inandılar.
Bir anda Amerika, İsrail, Avrupa Birliği, BM, İran, Rusya vs. gibi ülkeler ve kurumlar peşi peşine açıklamalarda bulundular. Güya kendilerince Tayyip’i ve Türkiye’yi terbiye etmek, “balans ayarı” yapmak istiyorlardı…
Bütün bu olanlar, fazla değil birazcık feraseti olanlara bir şeyler hatırlatmalıdır diye düşünüyorum.
Dış unsurların böyle düşünmelerini ve yapmalarını anlarım anlamasına da, içerdekileri bir türlü anlayamıyorum. Anlamakta inanın zorlanıyorum.
Ya siz!