ORTAHİSAR ( 1 )

Yazımı Nevşehir Lisesi'nden arkadaşlarım

Burhan Pişkin'e, Ahmet Köksal'a,

Oğuz Karaşahin'e, şair Ali Saçlı'ya ithaf ediyorum.

'' Göreme harabelerini görmiye gelenler Ortahisar Köyüne uğramazlarsa kaybederler. Ortahisr'da üç acayip şey vardır : Biri Kale, biri büyük su sarnıçları, biri de Dolma Köprü.

Ortahisar, Ürküp-Göreme yoluna yakın, Ürgüp'ün otomobille beş kilometre, kuş uçuşu üç kilometre batısında, 700 hanelik bir köydür. Belediyesi olduğu için, kasaba diyelim ''.

Fethiyeli eğitimci, Fransızca öğretmeni yazar Cahit Beğenç 1950'de Ankara'da basılan KAYSERİ adlı kitabında Ortahisar'ı anlatmağa böyle başlıyor.

''Ortahisar Kalesi, gökyüzüne doğru diklemesine dikilmiş gitmiş, yekpare bir kaya parçasıdır. Yüksekliği bir yandan yüz metre, Deredibi Mahallesinden ikiyüz metredir. Apartman gibi kat kattır. Üstü başı delik deşiktir. İçi bölme bölmedir. Tepeye yakın yerinde kale duvarları örülmüştür. Çok eski zamanlarda, kayanın bir yanı kopmuş, uçurumdan uçmuş. İnsana öyle geliyor ki milyonlarca ton ağırlığındaki parça, ikiyüz metreden düştüğü zaman, bütün Kayseri vilayetini deprem gibi sallamıştır. Etrafında dolaşırken insan dehşet duyuyor.''

Beğenç Öğretmen sonra Dolma Köprü'yü anlatıyor. Hacı Veli 6 sarı lira ile 1902 yılında işe başlamış.Kadın, erkek, genç, yaşlı bütün köylü geldikçe gittiçe birer taş atmışlar. Usta gelen taşları bir hizada istif etmiş, beş yıl sonra ustanın ayağı kırılmış, ölmüş. İkinci bir usta sürdürmüş bu işi. Balkan, Seferberlik, İstiklal Harbi... Köylü taşlara basa basa karşı yakaya geçmeğe başladığında yı 1920'dir artık. Hacı Veli de 1921'de ölüyor. Malını mülkünü köprüye bağışlamış vasiyetinde. Köprü yapımını sürdüren ikinci usta da sonucu alamıyor. Üçücü usta bitiriyor köprüyü. 1939'da Belediye, köprünün korkuluklarını yaptırıyor.

'' Ortahisar Köprüsü deve tabanı gibi, koca bir vadiyi dldurmuş, Ortahisar çayının önüne gerilmiş. Köprünün altına gözler, kemerler yaparak gelen suyu oradan geçirmeyi de zahmetli bulmuşlar, köprünün iki baştan dayandığı dağları delip tünel açmışlar, suyu bu tünellerden akıtıp köprünün öbür tarafına geçirmişler.''

Beğenç Öğretmen sonra 14 tane olan su sarnıçlarını anlatıyor. 4 500 nüfus yaz ve kış bu depolardaki , sağlam kayaların içinde sakladıkları suları içerler diyor. '' Depoların uzunluğu yüzer metre, genişliği oruzar metfre, derinliği kesme boyudur. Kesme boyu bir adam boyu demektir. Yani, Ürgüp taraflarında, bir usta oda, sarnıç, gül damı, su deposu, kanal, kubbe gibi şeyleri keserken ancak kendi boyunca keser.''

Kayseri Valisi Nazım Günesen neden pek severmiş Ortahisar halkını : '' Çünkü bu köylüler değil Kayseri

İlinin, belki bütün Türkiye'nin en çalışkan insanlarıdır.''

'' Burada bir karış boş toprak yoktur. Ortahisarlılar meyvecilik yaparlar. Niğde elmalarının en nefisini, Ürgüp üzümlerinin şaraba en elverişli olanını bunlar yetiştirir. Nemli kayaların içine oydukları kilerlerde buruşuk elmalar tazelenir, şişer, sertleşir, dalından yeni koparılmış gibi olur. Taze üzümlerin eskisi yenisine karışır. Kayısıları da ünlüdür .''

Beğenç, her evde bir halı tezgahı olduğunu yazıyor. Asırlık, ömürlük, taşdöğen halıları bütün dünyaca tanınırmış. Çuhaları da ünlüymüş.

Okur yazar sayısı bakımından Kayseri İli'nin en yüksek beldesi Ortahisar imiş. Kayseri'de buranın insanı öğülürmüş. Pek zeki, becerikli olarak ünleri yaygınmış. '' Onların hepsi Türk Ceza Kanunu'nu ezberden bilirlermiş.

Beğenç, Ortahisar halkının asıllarını inkar etmediklerini, haramzade olmadıklarını da açıklıyor. Köylerine, köylülerine fırsat buldukça yardım ederlermiş. Buradan cahil olarak çıkmış fakat akıllılığı sayesinde 1290 yılında Saray' ın Tütüncübaşılığına değin yükselmiş Ali Bey pek bilinen bir örnekmiş. Daha o unvanı almadan önce de biriktirdiği parayı Ortahisar'a gönderip okul yapılmasını istiyor. İstanbul' dan bir muallim de yolluyor.

'' Ortahisarlıların okumaya karşı hevesleri o zamandır bu zamandır pek çoktur, okuyanları da severler.''

Ortahisar...Ekmeğini taştan yiyen, yonu taşı çıkararak, yontarak, dölendirdiği eğimli yamaçlarda bağ yaparak, omca dikerek ballı daneli üzüm , Tokalı kayısısı yetiştiren halkın diyarı...Sen, her türlü övgüyü hakediyorsun.

'' Bu köylüler Ferhad gibidir. Meyve ağacı dikecek yer kazanmak için, dolma köprünün deresinden başka bir yerde de beş altı kilometre uzunluğunda bir çayı, dağın böğrüne almışlardır.''

......................

Ürgüp. 17 Ekim 2019