TANIMAK, TANIMAMAK
   
    Emrullah Güney
 
 
 
Havzaya varalım bir, kulağımızı koyalım bir,
Bağımsız yaşamak diyelim bir, dinle ne ses verir,
Havza pazarına inmiş allı morlu köylüler
Çıkarlar ormanlardan gizli gizli çağıralım bir
Gelirler toplanırlar ateşimize onlar için yaktık
Özgür yüreklerinin soluğunu üflesinler bir.
 
1970…
Tek kanallı televizyonumuzun ak-kara ekranında gülümseyen bir yüz.
Sevecen bakışlı…İnsancıl, sıcak…
Tiyatrocu Rüştü Asyalı tok sesiyle bir şiir okuyor O’ndan.
Kimdir bu?
Yarışma izlencesinde dört aydın insan var. Hiçbiri bilmiyor.
Sunucu ipucu veriyor:
“Doktor…Yurdumdan, Güneş Salkımı, Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü  adlı şiir kitapları var. Bugünlerde TRT Ankara Radyosunda “Anadolu Albümü”nü hazırlayıp sunuyor.
Varlık, Türk Dili, İmece, Ilgaz ç dergilerinde şiirleri, düzyazıları yayımlanıyor.”
Hayır. İpuçları işe yaramıyor. Aydınlarımız O’nu tanıyamıyor.
…………………..
 
İkinci soru ilginç.
Dalgalı saçının bir bölümü görülüyor bir erkeğin.
Sunucu soruyor : “Kimdir bu?”
Dört yanıt aynı anda geliyor.
Gregory Peck.”
Doğru yanıt…
Alkışlar…
Biraz sonra resim büyüyor.
Pekmezciyan Gregory adlı Anadolu kökenli Ermeni film artistinin o çok bilmiş,
küstah bakışı  herkesi etkiliyor.
Televizyon izlencesinin yapıldığı salondakiler bir kez daha alkışlıyorlar.
 
…………………………..
 
Dört aydın yarışmacımızın tanıyamadığı,  resmi tam olarak görülen,
bir şiiri okunan kişi kimdir !
1971’de Sakarya Meydan Savaşı adlı olağanüstü etkileyici kitabı çıkan Dr Ceyhun Atuf Kansu… Bozkırdaki zerdali ağacının , Türk eğitmeninin dostu, Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın ozanı Kansu…Kızamık ağıdını , içi kan ağlayarak yazan çocuk sayrılıkları uzmanı bir hekim…Hekimden önce bir insan, bir Anadolu ermişi…
 
Bizim aydınımız aymazlık içinde…
Atlantik ötesindeki Amerika’da film çevireni tanıyor da,
kendi diliyle yazılar yazan, şiir dizen bir büyük ustayı tanımıyor.
Ne demeli !