Tutumlu Olmak Nedir ?
'' Trabzon'da ağustos ayı içinde düzenlenecek Fizik Yaz Kursuna katılacak öğretim elemanlarınızın adlarını bildirmenizi rica ederim.''
'' İzmir'de yapılacak Kimya Sempozyumu'na katılacakların listesi...''
'' Mersin'de düzenlenen Biyoloji Kollokyumuna  kimler katılacaksa, adlarının bildirilmesi...''
'' Van'da yapılacak Matematik Seminerine bölümünüzden kimler katılacak, bildiriniz.''
Bu yazıların altında Dekan'ın imzası var.
Hangi bölüme gönderiliyor bu yazılar?
Coğrafya Eğitimi Bölümü'ne...
Kim yazdırıyor? İmam Y. H. Üniversite'de bir fakültenin sekreteri  olabilecek son kişi.
Olağandır; fotokopi aygıtı çoğaltıyor nasıl olsa...Ön yazılarla gönder. Eğitim Bilimleri'ne de, Resim-İş Eğitimi'ne de, Beden Eğitimi-Spor'a da...
Anlaşılıyor, fotokopi aygıtı neden bu denli sık bozuluyor! Sonra onarımcı çağrılıyor, aygıtın kendisinden daha pahalıya maloluyor herbir onarım.Kim,hangi firma para kazanıyor?
Üniversiteler mali bunalımdan çıkamıyormuş...Çıkamaz...Böyle aymaz kişiler dekan atanmışsa, sekreter yapılmışsa...
                                                                           .................................
                 VATAN KURTARMADA SEMPOZYUMLARIN ROLÜ
Üniversite'de bir dizi konferans ...
Yurt içinden, yurt dışından konuşmacılar gelmiş.
Nasıl ? Uçak biletleri alınmış; geliş-gidiş...Üniversite Konukevi dolmuşsa kentteki 5 yıldizlı bir otelde yer ayırtılmış. Günde üç öğün yemek nerede yenilecek, belirtilmiş. Kamu ve özel kuruluşlar, esnaf örgütleri seferber edilmiş.
Konu ne olursa olsun, şablon listeler vardır; kim çağrılacak, kimin bildirisi kabul edilecek, bellidir. Sekreterya...Sempozyum Organizasyon Komitesi ( görkemli unvanlar) belirler. Sıradışı, beklenmedik çıkışlar yapıp Rektörlük'ü, Devlet Yönetimi'ni eleştirecek ''muhalif'' kişiler asla kabul edilmez, bildirilerini sunmalarına izin verilmez. Başvuruları taa baştan yanıtsız kalır.
Sempozyum, kollokyum, seminer, konferans...Adı ne olursa olsun, üniversite'nin  görkemli salonunun önündeki park yeri resmi plakalı  lüks otomobillerle dolar. Tapu müdürü biyoloji kongresinde sunulan bildirileri  cankulağıyla dinler...Nüfus müdürü kimya sempozyumunda en öndedir. Kendini -daha doğrusu saygısını- gösterecek illa ki, Vali Bey'e...İl Çevre Müdürü de oradadır, Sivil Savunma Sekreteri de... Yapacak işleri yoktur dairelerinde. Memurlar da rahattır; başlarında şef, müdür olmayınca...
Salonda ( kışın iyi ısıtılmış, sıcak günlerde iyi serinletilmiştir ) uyuklayan müdürler, şefler de görülür. Pir aşkına çalışıp yorulmuşlardır. Uyumayıp ne yapsınlar !
Çağrılı olsun olmasın şefler, müdürler de öğlen yemeğine katılırlar. Bu organizasyon için bir kalem harcama yapılmış mı! Evet. Öyleyse...
Sonra konuşmalar giderek ilgi çekmez olur. Dinleyenlerin ilgisi dağılmıştır. Nüfuscu , tapucu arabalarına biner, giderler. Özel sürücüleri beklemektedir. Vatan kurtarmağa dairelerinde devam ederler.
Bu tür yüksek düzeyli toplantılarda beklenen nedir ? Can güvenliği, eğitim sorunları, ekonomik bunalımlar, anarşi-terör, trafik, global sorunlar, turizm, ticaret, siyasal gelişmeler, komşularla sorunlar...Çözüm önerileri...Konuş konuş konuş...Havanda su döğmenin bir başka karşılığıdır bu toplantılar, biraraya gelmeler, tartışmalar...
Öte yandan üniversite öğretim elemanları için de bir terapi, bir iyileştirme anlamına gelir bu düzenlemeler...Taşra üniversiteleri bunalımdadır. Büyük kent üniveritelerinin elemanları da kendilerini, ne çok şey bildiklerini göstermek, geri kalmış-cahil- meslekdaşlarına birşeyler öğretmek için cansiperane koşarlar  böyle yerlere...Başka türlü nasıl canlılık ortaya çıkar ki! Bir anlamda hem ziyaret, hem ticaret...
Soralım: Bu denli yoğun eğitsel-kültürel-ekonomik-siyasal içerikli toplantılar yapıldığına ve onca öneriye karşı ülkemizin hiç olmazsa bir Finlandiya, bir Portekiz kadar gelişmiş olması gerekmez miydi ?
Biz nerede hata yaptık ? Ve yapmağa devam ediyoruz ?
                                                                             ......................