AKP’nin çözülmesi ve onaylatması gereken konular
 
     1 Kasım seçimi AKP’nin galibiyetiyle sonuçlanması ile Türkiye’de yeni bir dönem başladı. AKP tekrar tek başına hükümet kuracaktır böylece yeni süreçte onaylanması istediği konuların gündeme getirecektir. Ayrıca AKP karşısında engellerinde kaldırmaya çalışacaktır. 

Yeni süreçte AKP’nin çözülmesi ve onaylanması için uğraşacağı konular:

1:Başkanlık Sistemi ve anayasa değişiklikleri:

   Başkanlık sistemi ileri günlerde ağırlıklı olarak gündeme gelmesi ve onaylanması hemen hemen kesin bir gözle bakılmaktadır.

 Peki, AKP eksik milletvekili sayısını nasıl tamamlayacak?

1: MHP’den: Devlet Bahçelinin MHP de koltuğunda kalması: A: parti içindeki olumsuzluklar ve huzursuzlar neden ile buradaki muhafazakâr kesimden destek alması büyük ihtimal. B:Devlet Bahçelinin siyası manevraları sayesinde istenilen desteği Başkanlık sistemine sağlaması büyük ihtimaldir.   Ayrıca eğer istifaya da direnip, muhalif güçte ona karşı bayrak açarsa yine de ayni destek AKP’ye sağlaması büyük ihtimaldir.

2:HDP’den:  Abdullah Öcalan kanalından görüşmeler sonucunda, PKK’nin devre dışı kalması ve HDP’de ılımlı kişilerin göreve gelmesi ile ( MHP’deki desteği ile göz önünde bulundurarak) başkanlık sisteminin mecliste direk geçmesi sağlanabilir.
Anayasadaki istedikleri değişiklikleri ayni şeklide sağlatması mümkündür.

    Ancak burada Davutoğlu parametresini gözden kaçırmamak gerekir. Belirli gruplar bunu kullanarak AKP içinde çatlamalar çıkarmaya çalışmaları muhtemeldir. Ayrıca Davutoğlu da hafife alınacak bir politikacı değil.
2:Açılım Süreci:

     Açılım sürecini bu aşamaya getirilmesi ve uzun sure şehit haberleri gelmemesini sağlamak için kuşkusuz AKP’nin büyük emekleri vardır. Ancak bu süreç çeşitli nedenlerle sekteye uğradı, böylece terör ve şehit haberleri her gün gelmeye başladı.

Buzdolabına konulmuş veya askıya alinmiş açılım süreci bundan sonra ne olacak? AKP nasıl bir sürece girmeli?
Bu aşamada hükümet, süreci Abdullah Öcalan ile devam ederek şartları kendi lehine çevirmelidir.

   Ancak bu nasıl olur? 1: Uzun zamandan beri Abdullah Öcalan’ı izole ederek PKK ve HDP’nin birbirini yıpratmaları, hükümet tarafından sağlandı 2: Görüşmeler Abdullah Öcalan kanalından yürütülerek böylece PKK’yı devre dışı bırakarak, PKK’nin zayıflamasını sağlamak mümkündür. 3: HDP’deki şahinler grubun devre dışı kalmasını sağlamak ve ılımlı kişilerin HDP’de ağırlıklı olarak iş başına gelmesini sağlamak.

   Ancak unutmayalım ki HDP’nin mecliste olması gerekir. Böylece Kürt sorunun meclis çatısı altında tartışması sağlanarak, siyasi mücadelenin ağırlığını kazandırmaktır.

3:Fethullah Gülen Cemaati:

    Artık cemaat ile AKP’nin savaş dönemi bitti. Cemaat var olma ve kedini koruma döneme geçildi, böylece artık cemaat varlığını korumaya çalışıyor. 

Burada AKP ve Hükümet nasıl bir yol izledi?

Birinci Aşama: Uzun zamandan beri hükümet yanlısı medyada verilen haberler ve yorumlarla cemaatin tabanı üzerine baskı ve korku yaratmaya çalışıldı. Böylece 1: tabanı cemaatten koparmaya çalışıldı. 2: reklam verenleri bu gruptan kopararak, gelir yolu kesildi. Bunlara ilave olarak Emniyette ve yargıdaki elemanlara baskı ve izole edilme süreci.  

İkinci aşama: 1 Kasım seçimlere kaç gün kala ipek koza holdinge baskın yapıldı. Buradan alınan sonuçlar: A: Bugün ve kanal Türk yayınlarının şekli değiştirerek cemaat propagandası ve bazı muhaliflerin sesi kesildi.

2: Bu gruptan cemaate giden maddi kaynaklar kesildi. Böylece bu maddi kaynaklardan beslenen okul, yurt gibi cemaate bağlı kurumlar zor duruma bırakıldı.

3: Seçime kaç gün kala güç bende mesajı verildi.

Üçüncü aşama: 1:artik sıra samanyolu ve zaman gibi medyaya geldi. Böylece bu cemaatin toplum ile ilişkisi kesilme duruma getirilmeye çalışılacak. 2: Yargıda ve Emniyette kapsamlı temizleme operasyonları. 3: Emniyetteki zafiyetleri ister terör ile mücadele olsun(Şırnak’ta ölü teröristi zırhlı aracın arkasında çekme)  ister cemaat ile mücadele sırasındaki yanlışları (Manisa’daki kızlara kelepçe takma) cemaatin emniyetteki elemanlarına ilişkilendirerek hem kendisini korumak hem de cemaate darbe vurmak.
Peki, ilerde neler olacak?

1: ordudaki cemaat yapılandırılmasının temizlenmesi: özellikle kısa dönemde hükümet bunun üzerine gitmesi tahmin ediliyor. Girişimleri ve hazırlıkları başlanmış gibi tahmin ediliyor.

2: Üniversitelerde kadrolaşma: uzun dönemde yapılacak gibi gözüküyor.

3: Diyanet, Sağlık, Maliye gibi diğer kurumlar: ilk aşamada idareci konumda olanlar ve ikinci aşamada cemaate gelir sağlayan ve/veya cemaat için aktif çalışanların pasifize ve izole edilmesi.

   Şimdiye kader bu gruplara geniş ve etkili bir müdahile edilmemiştir anacak diğer gruplardan sonra sıra bunlara gelmesi tahmin edilmektedir. Hükümet büyük kararlıkla ordu ve üniversitedeki cemaat kadrolaşmasının üzerine gitmesi tahmin edilmektedir.
Cemaate gelir sağlayan veya aktif olarak çalışan devlet memurların, memuriyetlerinin sona erdirmek için yasal hazırlıklar girişimleri olduğu ifade ediliyor.

Bu çalışmaların cemaat içinde veya bir zamanlar cemaatte üst düzeyde görevli olup, ancak sonra saf değiştiren kişiler tarifinden yon verildiği söylentileri var.  

Bu arada cemaatte var olma mücadelesinde. Bu darbelerden sonra ancak onlara yapılan haksızlıkları gündeme getirerek mazlumiyetini göstermeye çalışmaktadırlar. Çiğlikleri atıyorlar. Ancak bu çığlıklara ne kader muhatap bulur o da ayrı bir konu.

4:Medya:

     bu grupta en önemli olan Doğan grubudur. Bu grupta seçim sonuçlarından sonra grubun çatısında beyaz bayrak sallamaya başladı. Bu beyaz bayrak bir daha ne zaman fırsat ellerine geçer o zamana kader sallanır. Bunlarla ayrı bir mücadeleye gerek yok. Çünkü zaten beyaz bayrak sallayan bir gruba mücadeleye geçerek uluslararası medya ve özgürlük düşmanlığı damgası ile karşılaşmaya gerek yok.

Bunların hepsi AKP ve Hükümet tarafından büyük ihtimalle başarılı ile sonuçlanacak. Anacak önemli olan bunlar yapılırken: 1: ‘’bize halk %49 oy verdi yetki bizde istediğimiz gibi yaparız’’ şeklinde toplumu germek ki buda ilerde sorunlar yaratır.
2: bu aşamaları toplumu germeden, kutuplaştırmadan ‘’halkın %49 oyunu aldık ancak %100 un hükümetiyiz’’ zihniyeti ile yaklaşmaktır.

    Özellikle başkanlık sistemi ve anayasadaki değişikliklerde istediğimizi yaparız şeklinde değil da aşamalı ve toplum gerilmeden bu sürecin yürütülmesi ve sonuçlandırılması daha olumlu bir yaklaşım olarak gözükmektedir.

                           Ali Haydar
                          17.11.2015