KAPADOKYA RUMELİ MÜBADİLLERİ SOSYAL KÜLTÜR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ, 25/09/2013 tarihi itibariyle ilimiz Nevşehir de kuruldu.Dernek Başkanlığını  Serkan Sonradanbulan yürütüyor...

TRT Avaz " Türkiye'nin Renkleri Türkiye'nin Sesleri " program ekibinin Kapadokya Rumeli Mübadilleri Derneği ile koordineli olarak, Nevşehir/Merkez ilçedeki mübadillerle yapılan çekimden sonra 2. aşama çekimler, 14 Aralık Cumartesi günü dernek merkezimizde gerçekleşmiştir. TV'den önce bizde! Çekim gününden objektiflere yansıyanlar...


Mübadele Nedir?

Mübadele (zorunlu nüfus değişimi), yakın dönem Türkiye Tarihi’nin en ilgi çekici konularından birisidir. Lozan Görüşmeleri sırasında, eylemli olarak Türkiye’den ilk anda 850.000 Ortadoks’un Türkiye’den ayrılarak, Yunanistan’a yığılmasının yarattığı boşluk ve kargaşaya bir çözüm bulmak amacıyla, Norveçli Dr. Nansen’in araştırma ve önerisi doğrultusunda, 30 Ocak 1923 tarihinde bir Ek Protokol imzalanarak, mübadele süreci başlatılmıştır. Süreç içinde, bu kitlenin boyutları genişlemiş, iki milyona yakın insan, zorunlu nüfus değişimine uğratılmıştır. Soruna salt devletler açısından bakmak yeterli olsa, bir anlamda sorunu algılamak ve irdelemek kolay gibi görülebilirdi. Sonuçta, ulus devlet ideolojisi paralelinde, bu ideolojiye sarılan her iki ülke, yan, Yunanistan ve Türkiye için de sorun, en azından eski sorunlara set çekecek bir gelişme gibi görülebilir. Tarihsel azınlıklar sorununa, protokol metnine imza koyuluşundan sonra, ortaya çıkan metin ve bu metne dayalı uygulamalar, hukuksal ve siyasal ilişkiler temelinde bir çözüm olmuştur diye düşünülebilir.
 
Sonuçta, imzalanan bu anlaşma metinleri, devasa insan topluluklarını ve doğrudan ciddi psikolojik travma yaşayan bireyleri ilgilendiren etkileriyle önem kazanmaktadır. Anlaşma metni, Batı Trakya dışındaki Yunanistanlı Müslümanlar ile İstanbul dışındaki Türkiyeli Ortodoksları zorunlu olarak göç ettirmeyi gerekli görüyor, bunun nasıl bir süreç izlenerek yapılacağını kurallara bağlıyordu. Bu uygulama, Yunanistan tarihi açısından olduğu kadar, Türkiye tarihi açısından da son derece önemli bir olgu ve süreçtir. Olgunun, toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel etkileri, gerek göç eden gerekse göçmenleri kabul eden kitleler açısından son derece önemli ve incelenmeye değer niteliktedir. Türkiye’den 1.200.000 Ortodoks Yunanistan’a, 450-500.000 Müslüman da Yunanistan’dan Türkiye’ye göç ettirilmiştir. Yalnızca bu boyutuyla bile Mübadele, dünya tarihinde bir örneği daha görülmeyen ciddi bir olgu ve süreç olduğu kadar, toplumsal bir travma olarak da nitelendirilebilir.
 
Mübadele Süreci nasıl gelişti?
 
30 Ocak 1923 tarihinde, “Türk-Rum Nüfus Mübadelesi’ne İlişkin Sözleşme” imzalandı. M. İsmet, Dr. Rıza Nur Türkiye; E.K Venizelos ve D. Caclamanos Yunanistan adına, sözleşmeyi imzaladılar. Sözleşmeye göre, Türk topraklarında yerleşmiş Rum-Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak zorunlu mübadelesi/ değiş-tokuşu kabul edildi. Kendiliğinden, karşı ülkeye gitmiş olan bir kişi, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye'ye ya da Yunan Hükümeti'nin izni olma­dıkça Yunanistan'a dönerek orada yerleşemeyecekti. Mübadele İstan­bul'da oturan Rumları ve Batı Trakya'da oturan Müslümanları kapsama­yacaktı. Bir süre sonra, İmroz/Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Yunanlılar da Nüfus mübadelesinin dışında tutuldu. 1912 yılı yasası ile sınırlandırıldığı biçimde, İstanbul Belediyesi (Şehremaneti) sınırları içinde, 30 Ekim 1918 gününden önce yerleşmiş (etablis) bulunan tüm Rumlar, İstanbul'da oturan Rumlar sayıldı. 1913 Bükreş Antlaşması'nın saptamış olduğu sınır çizgisinin doğusundaki bölgeye yerleşmiş tüm Müslümanlar da Batı Trakya'daki Müslümanlar kabul edildi. Sözleşmede kullanılan "göçmen" (emigrant) terimi, 18 Ekim 1912 tari­hinden sonra göç etmesi gereken ya da göç etmiş bulunan tüm gerçek ya da tüzel kişileri kapsamaktaydı. Mübadele uygulamasında, her iki halkın mülkiyet haklarına ve alacaklarına hiçbir zarar verilmeyecekti. Mübadele edilecek halklara mensup bir kimsenin hangi nedenle olursa olsun gidişi­ne hiçbir engel çıkarılmayacaktı. Zanlı ya da suçu kesinleşmiş kişiler, ko­vuşturma yapan ülkenin makamlarınca, göçmenin gideceği ülkenin ma­kamlarına teslim edileceklerdi. Göçmenler, bırakıp gidecekleri ülkenin uy­rukluğunu yitirecekler, vardıkları ülkenin topraklarına ayak bastıkları an­da, bu ülkenin uyrukluğunu edinmiş sayılacaklardı. Göçmenler her çeşit taşınır mallarını yanlarında götürmekte ya da bunları taşıttırmakta serbest olacaklardı. Bu mallar için çıkış ve giriş vergisi alınmayacaktı. Aynı zamanda, cami, tekke, medrese, kilise, manastır, okul, hastane, dernek, birlik gibi tüzel kişiler ve başka kurumlar personellerini de kapsamak üzere, kendi topluluklarının taşınır mallarını serbestçe götürmeye ve taşıttırmaya hak kazanmışlardı. Her iki ülke, karma komisyonun önerisi üzerine, taşıma iş­lerinde en geniş kolaylıkları sağlayacaktı. Taşınır malların tümünü ya da bir bölümünü yanlarında götüremeyecek olan göçmenler bunları olduk­ları yerde bırakabilecekti. Bu durumda yerel makamlar, taşınır malların dökümünü ve değerini ilgili göçmenin gözleri önünde saptamakla görev­li olacaktı. Göçmenin bırakacağı taşınır malların dökümünü ve değerini gösteren tutanaklar dört örnek olarak düzenlenecekti. Bunlardan biri ye­rel makamlarca saklanacak, ikincisi karma komisyona sunulacak, üçüncü­sü gidilecek ülkenin hükümetine, dördüncüsü de göçmenin kendisine ve­rilecekti.
 
Bu sözleşmenin yürürlüğe girişinden başlayarak, altı aylık süre içinde bir karma komisyon kurulacaktı (Muhtelit Mübadele Komisyonu). Bu komisyonun Birinci Dünya Savaşı’na katılmamış devletlerin uyrukları arasından Milletler Cemiyeti Konseyi’nin seçeceği üç; ayrıca Türkiye ve Yunanistan’dan da birer üyesi bulunacaktı. Komisyon Türkiye’de ve Yunanistan’da toplanacaktı; başkanlığını, tarafsız üç üyeden her biri sıra ile yapacaktı. Komisyona bağlı alt komisyonlar kurulacaktı. Bu alt komisyonlar hem Yunanistan’da, hem Türkiye’de çalışacaklar ve göç süreçlerinin gözetim, denetleme ve eşgüdümünü gerçekleştireceklerdi. Bu alt komisyonlarda da birer Türk, Yunan ve bağımsız üye olacak; başkanlıklar, bağımsız üyeye verilecekti. Karma Komisyon, bu alt komisyonlara verilecek yetkileri kendisi saptayacaktı. Tasfiye edilecek mallara, haklara ve çıkarlara ilişkin tüm itirazlar karma komisyona yapılabilecekti. Komisyon bu itirazı kesin hükmüyle karara bağlayacaktı. Komisyon ilgilileri dinledikten ya da dinlemeye çağırdıktan sonra, tasfiye edilecek mallara değer biçilecekti. İlgili mal sahibine, elinden alınan ve malın bulunduğu ülkenin hükümeti emrinde kalacak olan mallar için, borçlu bulunan para tutarını belirten bir açıklama belgesi verecekti. Bu belgeler, göçmenin gideceği hükümetten mal talep alabilmesi için gerekli olan tek belgeydi. Göçmenin göç ettiği ülkeden, elindeki belgeye göre, terk ettiği mallarla eşdeğerde ve nitelikte mal alma hakkı vardı. Göçmenin elindeki belgede kayıtlı olan ve gittiği yerde alacağını gösteren para tutarı, göçmenin terk ettiği ülkenin, göçmenin gittiği ülkeye borcu sayılıyordu. Bu şu anlama geliyordu: Göçmenlerin tamamının bıraktığı mal varlığının toplam parasal oranı, malın kaldığı ülkenin, göçmenin gittiği ülkeye borcu anlamına geliyordu. Her iki ülkede de bu hesaplar yapıldıktan sonra, oranlar karşılaştırılacak ve alacaklı/verecekli ülke ortaya çıkacaktı. Her altı ayda bir, yukarıda belirtilen biçimde açıklama belgeleri temeli üzerinden, her iki hükümetçe ödenmesi gereken paraların hesabı çıkarılacaktı. Arıtım hükümleri bütünlendiği zaman, karşılıklı borçlar birbirine eşit çıkarsa, bunlarla ilgili hesap denkleştirilmiş ve kapatılmış olacaktı. Bu denkleştirme işleminden sonra, hükümetlerden birisi diğerine borçlu kalırsa bu borç peşin para ile ödenecekti. Borçlu hükümet, bu ödeme için bir süre tanınmasını isterse, komisyon yıllık en çok üç taksitte ödenmesi koşulu ile bu ek süreyi tanıyabilecekti. Ancak, ödemeler için bir süre isteme durumunda faiz ödenmesi gerekiyordu. Bu faizin tutarını saptama görevi de komisyona aitti. Her iki taraf da mübadele edilecek halklara, gidişleri için saptanmış günden önce yurtlarını bırakıp gitmelerine yol açmak ya da mallarını elden çıkarmak üzere doğrudan ya da dolaylı hiçbir baskıda bulunmamayı karşılıklı olarak yükümleniyorlardı. Mübadele dışı bölgelerde oturanların, bu bölgelerde kalmak ya da oralara yeniden dönmek hakları ile Türkiye’de ve Yunanistan’da özgürlüklerinden ve mülkiyetlerinden özgürce yararlanmalarına hiç bir engel çıkartılmayacaktı. Bütün bu konuların çözümü süresince karma komisyonunun ve ona bağlı kurulların çalışmaları ve işlerinin yürütülmesi için gerekli giderler, komisyonlarca saptanacak orana göre, ilgili hükümetlerce karşılanacaktı.
 
Böylece sonunda, göçün isteğe değil, zorunlu olması ilkesi benimsenmişti. Konunun en ilgi çeken yönü, Türk ve Rum halklarının karşılıklı göçünün, isteğe bağlı değil, zorunlu oluşuydu. Dolayısıyla, insan ve mülkiyet hakları açısından konuya bakıldığında, kendine özgü tarihsel dokusu içinde, değinilen haklar, elbette büyük ölçüde askıya alınmış oluyordu. Özellikle göçün zorunluluğu bu niteliği güçlendirmekteydi. Yukarıda açıklandığı gibi, mübadelenin yürütülmesini sağlayacak ilke, kuram, kurum ve yöntemler, gereklilik ve zorunluluk temeli üzerinde biçimlendirilmişti. Daha açık bir deyimle, bu tarihsel gelişmelerin ve uzantıların ortaya çıkardığı bir sonuçtu. Zorunlu göçün, kişiye yüklediği psikolojik, toplumsal ve hatta ekonomik yük, diğer sorunları gölgede bırakacak ölçüde büyüktü.
 
Göçün zorunlu oluşu, konuyu hem kuramda, hem de uygulamada ayrıntılardan arındırıp, soruna kesin bir çözüm getirdi. Karşılaşılabilecek daha derin ve çapraşık sorunlar büyük ölçüde tek düzeliğe indirilebildi. Böylece, türlü zorluklar getirmiş olmasına karşın, bu özellik göçü büyük ölçüde kolaylaştırdı ve uygulamayı hızlandırdı.
 
Süreç bu noktaya gelmişken, Türkiye’de, göçmen sorununu bir düzene sokmak amacıyla yapılması gereken pek çok iş vardı. Önce 13 Ekim 1923 tarihinde Mübadele İmar ve İskân Vekâleti adıyla bir bakanlık kuruldu. Ardından da, 8 Kasım 1923 tarihinde İskân Yasası oluşturuldu. Bu bakanlık için bakanlığa getirilen kişi, Atatürk’e yakınlığıyla bilinen ve Kurtuluş Savaşı’na genç yaşta, büyük maceralar içinde atılan Mustafa Necati’ydi. Mustafa Necati, bakanlığın taşra örgütlenmesi için büyük bir çaba harcadı. Göç sürecinde karşılaşma olasılığı olan sorunlarla ilgili gerekli önlemlerin alınmasına çalıştı. Diğer bakanlıklarla bir eşgüdüm ortamı oluşturdu. Onların da katkısı ile göçmenlerin taşınması; sağlık, barınma, beslenme sorunlarının çözümü ve üretici konumlara getirilmeleri süreciyle ilgili düşünceler geliştirip, stratejiler belirledi ve planlar hazırladı.

Mübadele Anlaşması

30 OCAK 1923 TARİHLİ TÜRK ve YUNAN HALKLARININ MÜBADELESİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME METNİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti İle Yunan Hükümeti, aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmaya varmışlardır:
MADDE 1: Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine (exchange obligatoire) girişilecektir.
Bu kimselerden hiç biri, Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye, ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada yerleşemeyecektir.
MADDE 2: Birinci Maddede öngörülen mübadele:
a) İstanbul’da oturan Rumları (İstanbul’un Rum ahalisini);
b) Batı Trakya’da oturan Müslümanları (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisini) kapsamayacaktır.
1912 Kanunuyla sınırlandırıldığı biçimde, İstanbul Şehremaneti daireleri içinde, 30 Ekim 1918 tarihinden önce yerleşmiş (etablis) bulunan bütün Rumlar, İstanbul’da oturan Rumlar (İstanbul’un Rum ahalisi) sayılacaklardır.
1913 tarihli Bükreş Andlaşması’nın koymuş olduğu sınır çizgisinin doğusundaki bölgeye yerleşmiş (etablis) bulunan Müslümanlar, Batı Trakya’da oturan Müslümanlar (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisi) sayılacaklardır.
MADDE 3: Karşılıklı olarak, Rum ve Türk nüfusu mübadele edilecek olan toprakları 18 Ekim 1912 tarihinden sonra bırakıp gitmiş olan Rumlar ve Müslümanlar, 1 nci Maddede öngörülen mübadelenin kapsamına girer sayılacaklardır.
İşbu Sözleşmede kullanılan “göçmenler” (emigrants) terimi, 18 Ekim 1912 tarihinden sonra göç etmesi gereken ya da göç etmiş bulunan bütün gerçek ya da tüzel kişileri kapsamaktadır.
MADDE 4: Aileleri Türk ülkesini daha önce bırakıp gitmiş olup da kendileri Türkiye’de alıkonulmuş bulunan Rum halkından vücutça sağlam erkekler, işbu Sözleşme uyarınca, Yunanistan’a gönderilecek ilk kafileyi meydana getireceklerdir.
MADDE 5: İşbu Sözleşmenin 9. ve 10. Maddelerindeki çekinceler (ihtirazı kayıtlar) saklı kalmak üzere, işbu Sözleşme uyarınca yapılacak mübadele yüzünden, Türkiye’deki Rumların ya da Yunanistan’daki Müslümanların mülkiyet haklarına ve alacaklarına hiç bir zarar verdirilmeyecektir.
MADDE 6: Mübadele edilecek halklara mensup bir kimsenin gidişine, herhangi bir nedenle olursa olsun, hiç bir engel çıkartılmayacaktır. Bir göçmenin, kesinleşmiş bir hapis cezası bulunduğu, ya da henüz kesinleşmemiş bir cezaya çarptırıldığı, ya da kendisine karşı ceza soruşturması yürütüldüğü durumlarda, söz konusu olan göçmen, cezasını çekmek ya da yargılanmak üzere, kendisine karşı kovuşturmada bulunan ülkenin makamlarınca, gideceği ülkenin makamlarına teslim edilecektir.
MADDE 7: Göçmenler, bırakıp gidecekleri ülkenin uyrukluğunu yitirecekler ve varış ülkesinin topraklarına ayak bastıkları anda, bu ülkenin uyrukluğunu edinmiş sayılacaklardır.
İki ülkeden birini ya da ötekini daha önce bırakıp gitmiş olan ve henüz yeni bir uyrukluk edinmemiş bulunan göçmenler, bu yeni uyrukluğu, işbu Sözleşmenin imzası tarihinde edinmiş olacaklardır.
MADDE 8: Göçmenler, her çeşit taşınır mallarını yanlarında götürmekte ya da bunları taşıttırmakta serbest olacaklar ve bu yüzden kendilerinden çıkış ya da giriş vergisi ya da başka herhangi bir vergi alınmayacaktır.
Bunun gibi, işbu Sözleşme uyarınca, bağıtlı devletlerden birinin ülkesini bırakıp gidecek her topluluk (cemaat, communaute) üyesinin (camiler, tekkeler, medreseler, kiliseler, manastırlar, okullar, hastaneler, ortaklıklar, dernekler, tüzel kişiler ya da ne çeşit olursa olsun başka tesisler personelini de kapsamak üzere) kendi topluluklarına ait taşınır malları yanlarında serbestçe götürmek ya da taşıttırmak hakkı olacaktır.
11. Maddede öngörülen Karma Komisyonların tavsiyesi üzerine, her iki ülke makamlarınca, taşıma işlerinde en geniş kolaylıklar sağlanacaktır.
Taşınır mallarının tümünü ya da bir kısmını yanlarında götüremeyecek olan göçmenler, bunları, oldukları yerde bırakabileceklerdir. Bu durumda, yerel makamlar, bırakılan taşınır malların dökümünü (envanterini) ve değerini, ilgili göçmenin gözleri önünde saptamakla görevli olacaklardır. Göçmenin bırakacağı taşınır malların çizelgesini ve değerini gösteren tutanaklar dört nüsha olarak düzenlenecek ve bunlardan biri yerel makamlarca saklanacak, ikincisi, 9. Maddede öngörülen tasfiye işlemine esas alınmak üzere 11. Maddede öngörülen Karma Komisyona sunulacak, üçüncüsü göç edilecek ülkenin Hükümetine, dördüncüsü de göçmene verilecektir.
MADDE 9: 8. Maddede öngörülen göçmenlerin ve toplulukların kent ve köylerdeki taşınmaz mallarıyla, bu göçmenlerin ya da toplulukların bırakmış oldukları taşınır mallar, 11. Maddede öngörülen Karma Komisyonca, aşağıdaki hükümler uyarınca tasfiye edilecektir.
Zorunlu mübadele uygulanacak bölgelerde bulunan ve mübadele uygulanmayacak bir bölgede yerleşmiş toplulukların din ya da hayır kurumlarına ait olan mallar da, aynı şartlar içinde, tasfiye edilecektir.
MADDE 10: Bağıtlı Tarafların ülkelerini daha önceden bırakıp gitmiş olan ve işbu Sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca nüfus (halkların) mübadelesinin kapsamına girer sayılan kimselere ait taşınır ya da taşınmaz malların tasfiyesi, 9. Madde uyarınca, Türkiye ile Yunanistan’da, 18 Ekim 1912 tarihinden bu yana yürürlüğe konmuş kanunlarla her çeşit yönetmeliklere (tüzüklere) göre ya da başka herhangi bir zoralım (müsadere), zorunlu satış, v.b. gibi, işbu mallar üzerindeki mülkiyet hakkını herhangi bir yoldan kısıtlayıcı nitelikte hiç bir tedbire konu olmaksızın yürütülecektir. İşbu Madde ile 9. Maddede öngörülen mallar, bu çeşit bir tedbire konu olurlarsa, bu mallara, 11. Maddede öngörülen Komisyonca, bu tedbirler uygulanmamışçasına, değer biçilecektir.
Kamulaştırılmış mallara gelince, Karma Komisyon, her iki ülkede mübadele kapsamına girecek kimselere ait olup da, mübadele uygulanacak topraklarda bulunan ve 18 Ekim 1912 den sonra kamulaştırılmış olan bu mallara yeniden değer biçecektir. Komisyon, bir zarar verilmiş olduğunu görürse, bu zararı mal sahiplerinin yararına onaracak bir zarar-giderim (tazminat) saptayacaktır. Bu zarar-giderimin tutarı, mal sahiplerinin alacak hesabına ve kamulaştıran ülke Hükümetinin borç hesabına geçirilecektir.
8. ve 9. Maddelerde göz önünde tutulan kimseler, şu ya da bu yoldan, yararlanmadan yoksun bırakıldıkları malların gelirlerini elde edememişlerse, bu gelirlerin tutarlarının kendilerine geri verilmesi, savaş öncesi ortalama gelir esas alınarak ve Karma Komisyonca saptanacak yol ve yöntemler uyarınca, sağlanacaktır.
Yunanistan’daki Vakıf mallarının ve bunlardan doğan hak ve çıkarların ve Türkiye’de Rumlara ait benzer tesislerin tasfiyesine girişirken, 11. Maddede öngörülen Karma Komisyon, bu tesislerin ve bunlarla ilgili bulunan özel kişilerin haklarını ve çıkarlarını tam olarak korumak amacıyla, daha önce yapılmış Antlaşmalarda kabul edilmiş ilkelerden esinlenecektir.
11. Maddede öngörülen Karma Komisyon, bu hükümleri uygulamakla görevli olacaktır.
MADDE 11: İşbu Sözleşmenin yürürlüğe girişinden başlayarak bir aylık bir süre içinde, Bağıtlı Yüksek Tarafların her birinden dört ve 1914-1918 savaşına katılmamış Devletlerin uyrukları arasından Milletler Cemiyeti Meclisince seçilecek üç üyeden oluşan ve Türkiye’de ya da Yunanistan’da toplanacak olan bir Karma Komisyon kurulacaktır. Komisyonun Başkanlığını, tarafsız üç üyeden her biri sıra ile yapacaktır.
Karma Komisyon, gerekli göreceği yerlerde, bir Türk ve bir Yunanlı üye ile, Karma Komisyonca atanacak tarafsız bir Başkandan oluşacak ve Karma Komisyona bağlı olarak çalışacak Alt-komisyonlar kurmaya yetkili olacaktır. Karma Komisyon, alt-komisyonlara verilecek yetkileri kendisi saptayacaktır.
MADDE 1:2 Karma Komisyon, işbu Sözleşmede öngörülen göçü denetlemek ve kolaylaştırmak ve 8. Madde ile 9. Maddede öngörülen taşınır ve taşınmaz malların tasfiyesine girişmekle yetkili olacaktır.
Karma Komisyon, göçün ve yukarıda belirtilen tasfiyenin yol ve yöntemlerini saptayacaktır.
Karma Komisyon, genel olarak, işbu Sözleşmenin uygulanmasında gerekli göreceği tedbirleri almağa ve bu Sözleşme yüzünden ortaya çıkabilecek bütün sorunları karara bağlamaya tam yetkili olacaktır.
Karma Komisyon kararları oy çokluğu ile alınacaktır.
Tasfiye edilecek mallara, haklara ve çıkarlara ilişkin bütün itirazlar Karma Komisyonca kesin olarak karara bağlanacaktır.
MADDE 13: Karma Komisyon, ilgilileri dinledikten ya da dinlemeğe gereği gibi çağırdıktan sonra, işbu Sözleşme uyarınca tasfiye edilmesi gereken taşınmaz mallara değer biçme işlemine girişmek için tam yetkili olacaktır.
Tasfiye olunacak mallara değer biçilmesinde, bunların altın para ile olan değeri esas alınacaktır.
MADDE 14: Komisyon, ilgili mal sahibine, elinden alınan ve bulunduğu ülkenin Hükümeti emrinde kalacak olan mallardan dolayı borçlu kalınan para tutarını belirten bir bildiri belgesi verecektir.
Bu bildiri belgeleri esas alınarak borçlu kalınan para tutarları, tasfiyenin yapılacağı ülke Hükümetinin, göçmenin mensup olduğu Hükümete karşı bir borcu olacaktır. Göçmenin, ilke olarak, göç ettiği ülkede, kendisine borçlu bulunulan paraların karşılığında, ayrıldığı ülkede bırakmış olacağı mallarla aynı değerde ve aynı nitelikte, mal alması gerekecektir.
Yukarıda belirtilen biçimde bildiri belgeleri esası üzerinden, her iki Hükümetçe ödenmesi gereken paraların hesabı, her altı ayda bir çıkartılacaktır.
Tasfiye işlemi tamamlandığı zaman, karşılıklı borçlar birbirine eşit çıkarsa, bununla ilgili hesaplar denkleştirilmiş (takas ve mahsup edilmiş) olacaktır. Bu denkleştirme işleminden sonra, Hükümetlerden biri ötekine borçlu kalırsa, bu borç peşin para ile ödenecektir. Borçlu Hükümet, bu ödeme işine süre tanınmasını isterse, yıllık en çok üç taksitle ödenmek şartıyla, Komisyon bu süreyi ona tanıyabilecektir. Komisyon, bu süre içinde ödenmesi gereken faizleri de saptayacaktır.
Ödenecek para oldukça önemli ise ve daha uzun sürelerin tanınmasını gerektirmekteyse, borçlu Hükümet, borçlu olduğu paranın yüzde yirmisine kadar Karma Komisyonca saptanacak bir parayı peşin olarak ödeyecek, geri kalan borç için de, Karma Komisyonca saptanacak oranda faizli ve yirmi yıllık bir süre içinde anaparaya çevrilebilecek (amortise edilebilecek) borçlanma bonoları (istikraz tahvilleri) çıkarabilecektir. Borçlu Hükümet, bu borç için, Komisyonca kabul edilecek sağlancalar (rehinler) gösterecektir. Bu sağlancalar, Yunanistan’da Uluslararası Komisyonca, İstanbul’da Devlet Borcu (Düyun-u Umumiye) Meclisince yönetilecek ve gelirleri toplanacaktır. Bu sağlancalar konusunda anlaşmaya varılamazsa, Milletler Cemiyeti Meclisi bunları saptamaya yetkili olacaktır.
MADDE 15: Göçü kolaylaştırmak amacıyla, ilgili devletlerce, Karma Komisyonun saptayacağı şartlarla, Komisyona öndelik (avans) olarak ödemede bulunacaktır.
MADDE 16: Türkiye ve Yunanistan Hükümetleri, işbu Sözleşme uyarınca, ülkelerini bırakıp gidecek olan kimselere yapılacak bildirilerle, bu kimselerin varış ülkesine taşınmak üzere yönelecekleri limanlara ilişkin bütün sorunlar üzerinde, 11. Maddede öngörülen Karma Komisyonla anlaşmaya varacaklardır.
Bağıtlı Taraflar, mübadele edilecek halklara, gidişleri için konmuş tarihten önce yurtlarını bırakıp gitmelerine yol açacak, ya da mallarını ellerinden çıkartmak üzere doğrudan ya da dolaylı hiç bir baskıda bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenirler. Bağıtlı Taraflar, ülkeyi bırakıp giden ya da gidecek olan göçmenleri hiç bir vergiye ya da olağanüstü bir resme bağlamamayı yükümlenirler. 2. Madde uyarınca mübadele dışı bırakılacak bölgelerde oturanların, bu bölgelerde kalmak ya da oralara yeniden dönmek haklarıyla, Türkiye ve Yunanistan’da özgürlüklerinden ve mülkiyet haklarından serbestçe yararlanmalarına hiç bir engel çıkartılmayacaktır. Bu hüküm, mübadele dışı bırakılacak söz konusu bölgelerde oturanların mallarını başkalarına geçirmelerine ve bu kimselerden Türkiye’yi ya da Yunanistan’ı kendi istekleriyle bırakıp gitmek isteyeceklerin gidişine engel olma vesilesi olarak öne sürülmeyecektir.
MADDE 17: Karma Komisyonun çalışmaları ve işlerinin yürütülmesi için gerekli giderler, Komisyonca saptanacak oranlar içinde, ilgili Hükümetlerce karşılanacaktır.
MADDE 18: Bağıtlı Taraflar, işbu Sözleşmenin uygulanmasını sağlamak üzere, yasalarında gerekli değişiklikleri yapmağı yükümlenirler.
MADDE 19: İşbu Sözleşme, Bağıtlı Yüksek Taraflar bakımından, Türkiye ile yapılacak Barış Antlaşmasının bir paçasıymış gibi, aynı güç ve aynı değerde sayılacaktır. İşbu Sözleşme, söz konusu Antlaşmanın Bağıtlı Yüksek Taraflardan her ikisince onaylanmasından hemen sonra yürürlüğe girecektir.
Bu hükümlere olan inançla, yetki belgelerinin, karşılıklı olarak, usulüne uygun olduğu görülmüş ve aşağıda imzaları bulunan Tam yetkili temsilciler, işbu sözleşmeyi imzalamışlardır. LAUSANNE’da, otuz Ocak bin dokuz yüz yirmi üç tarihinde, üç nüsha olarak düzenlenmiştir. Bu nüshalardan biri Yunanistan Hükümetine, biri Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine verilecek, üçüncüsü de doğruluğu onaylanmış birer örneğini, Türkiye ile yapılmış Barış Antlaşmasını imzalayan Devletlere yollayacak olan, Fransa Cumhuriyeti Hükümetine, bu Devletin arşivlerine konulmak üzere, teslim edilecektir.
 
E.K. VENİSELOS
M. İSMET
D. CACLAMANOS
Dr. RIZA NUR HASAN (Bey)
 
Kaynakça: Kemal Arı, Büyük Mübadele, Tarh Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003.