Parlamenter sistemin neyini beğenmiyoruz?
Başkanlık sistemi falan demeden, konuya “parlamenter sistemin neyini beğenmiyoruz” diye biraz tersten baktım. Aslında malum olan bir şey var. İster parlamenter sistemler olsun; ister başkanlık sistemi olsun; isterse ikisinin melezi, yarı başkanlık sistemleri olsun her üçü de demokratik sistem olarak kabul edilir. Daha doğrusu, bunlar arasında demokrasilere uygunluğu açısından bir ayırım yapamıyorum. Mesela, ABD, başkanlık sistemi ile yönetilir ve demokratik sistemdir. Fransa, yarı başkanlık sistemi ile yönetilir ve demokratik sistemdir. İngiltere, Almanya, Türkiye gibi ülkeler parlamenter sistem ile yönetilir hem de demokratik sistemlerdir.
Bilindiği gibi, Türk toplumunda yoğun tartışılan konulardan biri; “başkanlık sistemine geçelim mi, geçmeyelim mi” tartışmasıdır. Bu tartışma olsun olmasına da, süreç bence eksik ve hatalı başladı. Tartışmanın asıl odak konusu başkanlık sistemi değil; mevcut parlamenter sistem üzerine olmalıydı. Fakat, toplumsal bazda parlamenter sistemin kendisi çok tartışılmadı. İddia edebilirim ki, tartışma yapanların büyük çoğunluğunun; başkanlık sistemini bilmedikleri gibi parlamenter sistemleri bildikleri bile kuşkuludur. Dolayısıyla, parlamenter sistemin güçlü ve zayıf yönlerini toplumsal bazda tam hatmetmeden, başkanlık sistemine balıklama dalmak, meselenin esasından uzaklaşmak olur. Bundan dolayı, başkanlık sistemini tartışmaktan daha öncelikli olarak, “parlamenter sistemin neyini beğenmiyoruz” gibi bir yerden başlamak gerekirdi.
Sahiden sormak lazım: Parlamenter sistemin neyini beğenmiyoruz? Bence böyle bir soru birkaç yönden önemlidir. Bir kere, ta Sultan Abdülhamit döneminden beri gelen parlamenter sistem yerine; yabancısı olduğumuz, bir sistemden bahsediyoruz. İkincisi, tartışılırsa en azından parlamenter sistemin zayıf tarafları ortaya çıkar. Üçüncüsü, bu zayıf tarafların sistemin kendisinden mi yoksa uygulamadan mı kaynaklandığı ortaya çıkar. Dördüncüsü, zayıf tarafların tamir edilip edilemeyeceği ortaya çıkar. Beşincisi başka ülkelerdeki parlamenter sistemlerin nasıl başarı oldukları ortaya çıkar. Eğer bütün bunlara rağmen, sistem değişmeli diye toplumsal konsensüs oluşmaya başladıysa o zaman başka arayışlar olabilirdi.
Belki de, böyle sürüncemeli sorulara karşı, ‘ne gerek var bu kadar zahmete, eziyete, değiştiririz olur biter’ gibi diyenler de çıkabilir. Fakat, bir şey söyleyeyim mi? Sistem değişikliği, beklentileri karşılayacağı garantisini vermez. İkinci ve en önemli tarafı da şu: Başkanlık sistemi sadece bir ülkede uygulanıyor. O da ABD başkanlık sistemidir. Diğer yerlerdeki başkanlık sistemleri değil, başkancılıktır. Sadece adı başkanlıktır. ABD başkanlık sisteminin bozulmuş şeklidir, ya da hiç alakasız bir tarafa sürüklenmiş şeklidir. Dikkat edilirse yazının başından beri parlamenter sistemler diye çoğullaştırırken, başkanlık sistemini çoğullaştırmadım. Belki de, “Amerika başarıyor da biz niye başaramayacakmışız” itirazı gelebilir. Fakat, o zaman da, Amerika’yı yeniden keşfetmek gerekebilir. Çünkü, oraya has bir sistemdir. Mesela en azından, ABD nasıl kuruldu ve kurulurken başkanlık sistemini nasıl oluşturdu, bilen var mı?. İkincisi ABD’de güçler dengesinin nasıl işlediğine bakmak gerekir. Mesela, başkan ile meclisler arasında denge nasıl yürür, bilen var mı? Birbirlerini nasıl dengelerler, biliniyor mu? Üçüncüsü, ABD’de parti yapılanmalarından, eyaletlere hatta lobilere kadar hemen her şeyin sistem ile bire bir ilişkisi bulunuyor. Mesela orada partiler nasıl yapılanma gösterir yeterince biliniyor mu? İşte bunlardan dolayı da öncelikli olarak, içinde bulunulan parlamenter sistemin iyi bilinmesi gerekiyor.