SEÇİM SİZİN
Ön yargı bir taraf tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek olarak tanımlanır. Bazen de ön teker arka teker misalidir önyargı yani taklitçiliktir bir nevi.
Konu önyargı ama bunun öncesinde geçenlerde katıldığım bir seminerde dikkatimi çeken bir söz var paylaşmak istediğim. Güçlü Birey=Güçlü Aile=Güçlü Çevre. Evet demek ki her şey güçlü bir birey olmaktan geçiyor. Biz güçlü birey olabiliyor muyuz?
Kimimiz eşimize, kimimiz aile büyüklerinden birine, kimimiz bir dosta, kimimiz belirli gruplara, kimimiz belirli partilere ve birçoğumuzda birtakım günümüze kadar süre gelmiş yanlış adetlere koşulsuz bağlanmışız. Öğrenmemişiz, öğrenmeye yeltenmemmişiz, yanlış insanlardan doğruymuş gibi dinlemişiz, yanlışa doğru demişiz ve bununla birlikte özünde doğru olanlar bile varsa içlerinde yanlış olarak çiçek açmış etrafımızda meyve vermeye başlamış bile.
Bir cümle nasıl dilden dile ağızdan ağza dolaştığında farklı bir anlam alıyorsa öyle yani. Bazı doğrular nesilden nesile geçerken yanlış olmuş bazıları da zaten yanlışmış taklit edilerek bozulmadan günümüze kadar gelmiş. Küçükken babaannem bana akşamları tırnak kesmenin günah olduğunu söylerdi İmam Hatip Lisesinde bir hocam temizliğin zamanı olmaz diyene kadar ben bunun günah olduğunu zannederdim ve bununla birlikte birçok şeyin.
Örneğin o zamana kadar namazın sadece bazı hareket ve ezbere okunmuş anlamadığım sözcüklerden ibaret olduğunu düşünürdüm bilmezdim bizi yaratana varlığı ile çevremizi kuşatana bir teşekkür olduğunu ve bedenimize birçok faydaları olduğunu. Kuran öğrenmek ve okumak sevaptı hatta ezberlemek asıl amacın onu anlamak ve ona göre yaşamak olduğunu bilmiyordum. Ezanların Allah ın tek olduğunu ve bizi Allah a teşekküre çağırdığını bilmiyordum. Yani anladım ki taklit ediyoruz belirli bir yaşa gelince namaz kılmamak ayıp namaz kılalım, paran varsa elalem ne der hacca gitmemek ayıp hadi hacca gidelim.
Şuna şahit oldum ki ergenlik çağındaki çocuğu abdest almayı bilmeyen biri hacca gidebiliyor. Kuran anlamı bilinmeden sular seller gibi içiliyor. Seçim sürecindeyiz şehrimiz için daha önce taş taş üstüne koymamış birini sırf menfaatimiz yada tuttuğumuz parti uğruna destekleyebiliyoruz. Özellikle kadınlarımız eşim ne derse doğrudur mantığında her zaman. Sevgili dostum şuna kötü dedi o kötüdür mantığındayız. Özünde beklide doğru olup nesilden nesile bozulup çıkar ve menfaatleri uğruna meyve vermeye başlamış bazı gruplar tarafından gözü kapalı kullanılıyoruz.
Dinimiz açık olarak kuranla hadisle bize bildirilirken ve bunları okuyup anlayabiliyorken belirli gruplara ait hiç bilmediğimiz bir dile sahip kaynakları okuyup anlamaya çalışıyoruz gözü kapalı. Bizde anne baba olmamıza rağmen anne ve babamızdan kalma yanlış fikirleri savunabiliyoruz hala. Öğrenip güçlü adımlar atmak varken, çalışıp kendi ayaklarımızın üzerinde durmak varken o akla o mantığa sahipken hep bir adım için neden birilerine ihtiyaç duyuyoruz.
Biz şimdi kendimiz olmazsak ne zaman olacağız. Biz varız, bize örnek insan var, bize kılavuz kitap var bununla birlikte ortada açık doğrular ve yanlışlar var neden hala o parti, bu grup, annem şöyle, babam böyle, dostum öyle dedi , bu zamana kadar böyle yapılmış derdindeyiz. Seçilen değil seçen insanlar olmamız umudu ile sevgi ve saygıyla kalın.
Konu önyargı ama bunun öncesinde geçenlerde katıldığım bir seminerde dikkatimi çeken bir söz var paylaşmak istediğim. Güçlü Birey=Güçlü Aile=Güçlü Çevre. Evet demek ki her şey güçlü bir birey olmaktan geçiyor. Biz güçlü birey olabiliyor muyuz?
Kimimiz eşimize, kimimiz aile büyüklerinden birine, kimimiz bir dosta, kimimiz belirli gruplara, kimimiz belirli partilere ve birçoğumuzda birtakım günümüze kadar süre gelmiş yanlış adetlere koşulsuz bağlanmışız. Öğrenmemişiz, öğrenmeye yeltenmemmişiz, yanlış insanlardan doğruymuş gibi dinlemişiz, yanlışa doğru demişiz ve bununla birlikte özünde doğru olanlar bile varsa içlerinde yanlış olarak çiçek açmış etrafımızda meyve vermeye başlamış bile.
Bir cümle nasıl dilden dile ağızdan ağza dolaştığında farklı bir anlam alıyorsa öyle yani. Bazı doğrular nesilden nesile geçerken yanlış olmuş bazıları da zaten yanlışmış taklit edilerek bozulmadan günümüze kadar gelmiş. Küçükken babaannem bana akşamları tırnak kesmenin günah olduğunu söylerdi İmam Hatip Lisesinde bir hocam temizliğin zamanı olmaz diyene kadar ben bunun günah olduğunu zannederdim ve bununla birlikte birçok şeyin.
Örneğin o zamana kadar namazın sadece bazı hareket ve ezbere okunmuş anlamadığım sözcüklerden ibaret olduğunu düşünürdüm bilmezdim bizi yaratana varlığı ile çevremizi kuşatana bir teşekkür olduğunu ve bedenimize birçok faydaları olduğunu. Kuran öğrenmek ve okumak sevaptı hatta ezberlemek asıl amacın onu anlamak ve ona göre yaşamak olduğunu bilmiyordum. Ezanların Allah ın tek olduğunu ve bizi Allah a teşekküre çağırdığını bilmiyordum. Yani anladım ki taklit ediyoruz belirli bir yaşa gelince namaz kılmamak ayıp namaz kılalım, paran varsa elalem ne der hacca gitmemek ayıp hadi hacca gidelim.
Şuna şahit oldum ki ergenlik çağındaki çocuğu abdest almayı bilmeyen biri hacca gidebiliyor. Kuran anlamı bilinmeden sular seller gibi içiliyor. Seçim sürecindeyiz şehrimiz için daha önce taş taş üstüne koymamış birini sırf menfaatimiz yada tuttuğumuz parti uğruna destekleyebiliyoruz. Özellikle kadınlarımız eşim ne derse doğrudur mantığında her zaman. Sevgili dostum şuna kötü dedi o kötüdür mantığındayız. Özünde beklide doğru olup nesilden nesile bozulup çıkar ve menfaatleri uğruna meyve vermeye başlamış bazı gruplar tarafından gözü kapalı kullanılıyoruz.
Dinimiz açık olarak kuranla hadisle bize bildirilirken ve bunları okuyup anlayabiliyorken belirli gruplara ait hiç bilmediğimiz bir dile sahip kaynakları okuyup anlamaya çalışıyoruz gözü kapalı. Bizde anne baba olmamıza rağmen anne ve babamızdan kalma yanlış fikirleri savunabiliyoruz hala. Öğrenip güçlü adımlar atmak varken, çalışıp kendi ayaklarımızın üzerinde durmak varken o akla o mantığa sahipken hep bir adım için neden birilerine ihtiyaç duyuyoruz.
Biz şimdi kendimiz olmazsak ne zaman olacağız. Biz varız, bize örnek insan var, bize kılavuz kitap var bununla birlikte ortada açık doğrular ve yanlışlar var neden hala o parti, bu grup, annem şöyle, babam böyle, dostum öyle dedi , bu zamana kadar böyle yapılmış derdindeyiz. Seçilen değil seçen insanlar olmamız umudu ile sevgi ve saygıyla kalın.
