İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay, parti binasında düzenlediği basın toplantısında; Nevşehir Belediyesinde yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile Kapadokya bölgesinde yürütülen yıkım çalışmalarını gündeme taşıdı.

Nevşehir Belediye'sinde ki Yolsuzluk ve Kapadokya'da Yıkımlarla İlgili önemli açıklamalarda bulunan İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu;

Basınımızın Çok Değerli mensupları  Sayın katılımcılar ve sevgili İYİ Partililer Hepinizi sevgilerimle saygılarımla selamlıyorum.

Biliyorsunuz ben İYİ Parti il başkanlığına adaylık açıklamama bir dörtlük okuyarak başlamıştım.

Ben milletim uğruna adamışım kendimi 

Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir.

Zulüm Azrail olsa da hep Hakkı tutacağım

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. Demiştim.

Eğrileri, yanlışları, yolsuzlukları açıklamaya, düzeltmeye çalışmaya, Hakkı ve halkı tutmaya, desteklemeye devam edeceğiz. Çünkü Halka hizmet Hakka hizmettir.

Belediyemizde bir mülkiye müfettişimiz tarafından yürütülen önceki döneme ait bir inceleme ve soruşturma üzerine dört belediye çalışanının aşırı zenginleşme ve mal edinme sebebiyle yargılanmaya başlandıkları malumlarınızdır. Biz önceki basın açıklamamızda bunun yeterli olamayacağını belediyede önceki döneme ait çok daha büyük yolsuzlukların olduğunu, bunların üzerine gidilmesi gerektiğini vurgulamıştık.

Nevşehir’de imar değişikliği yapılarak inşaat izni verilen pek çok yer vardır. İmara açılan park yerleri vardır. İhale ile yapılan arsa satışları hep değerinin altında satılmıştır. Çöp konteyneri ihalesi, kapalı pazar yeri ihalesi, kaldırım ve sokaklara taş döşeme ihaleleri, Hiçbir ihale şeffaf yapılmamıştır. Hiçbir ihale rekabet şartları oluşturarak yapılmamıştır. Bir Reklam firmasına 1 500 000 TL, Sokak hayvanlarını toplama işine 3 000 000 TL para ödenmiştir. Hangi hizmet satın alınmıştır? Külliyeye Belediye bütçesinden 20 000 000 TL ödeme gösterilmektedir. Hâlbuki külliyenin parasının Nevşehir halkından toplandığı bilinmektedir. Bu cümleden olarak külliye için ne kadar para toplandığı, ne kadar harcama yapıldığı, akıbetinin ne olacağı gibi konular bütün Nevşehirliler tarafından merak edilmektedir; bu konularda külliye yönetiminden de açıklama beklenmektedir.

Nissara AVM ve otel inşaatı konusu tam bir trajedidir. İnşaata belediye hizmet binası şeklinde başlandığı altının otopark, üstünün hizmet binasından artan kısmın da meydan olarak planlandığı bilinmektedir. İnşaat bir şirkete verilir. Projede 70 000 metrekare kapalı alan olarak öngörülen inşaatın yapılarak belediyeye teslim edilmesi gerekirken, belediye bütün hakkını, o şirkete satar. Proje tadilatına belediye izin verir, kapalı alan 140 000 metre kareye çıkarılır, imar affından yararlanılır ve Nevşehir’in kalbine bu çirkin yapı yerleştirilir. Burasının kaça satıldığı, ne gibi pazarlıkların yapıldığı ise bilinmemektedir. Bu AVM ve Otelin gerçek sahibi kimdir? Çok kirli pazarlıkların yapıldığı ve Nevşehir’in masum ve fakir halkının haklarının yendiği bütün bu işlerin açığa çıkarılması sayın mülkiye başmüfettişimizin üzerine yüklenmiş vicdani bir sorumluluktur; Nevşehirlilerin en az 300 000 000TL si hortumlanmıştır. Bunun hesabı er geç açığa çıkacaktır.

Değerli arkadaşlar

Bugünkü ikinci konumuz Kapadokya Alan yönetimi Başkanlığının Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Çavuşin ve Zelve beldelerimizde imarsız yapı oldukları gerekçesiyle yürüttükleri yıkım faaliyetleridir. Yıkılan veya yıkılmak istenen bazı yapılar 20-30 yıllık ev veya işyerleri olup imar affı aşamasında para yatırarak aftan yararlanmış yerlerdir. Hükümet, sit alanı içindeki bu yapıları ya af kapsamı dışında tutacaktı ve para alarak ruhsat vermeyecekti yahut da şimdilerde yıkmaya çalışmayacaktı. Bu bölgede yaşayan ve bu yıkımdan etkilenen vatandaşlarımız kendilerini hükümet tarafından aldatılmış, kandırılmış olarak görmektedirler. Bu yıkıma muhatap olan insanların pek çoğu yerel ve gariban esnaflardır. İşletmelerinin çoğu hediyelik eşya, bölgesel el ürünleri, aperatif yiyecek ve içecek dükkanlarıdır. Bunlar salgın sebebiyle olumsuz etkilenen turizm sektörünün en mağdur kesimidir. Bunların ahından korkulmalıdır.

Önerimiz şudur:

Uçhisar, Göreme, Ortahisar, Çavuşin ve Zelve de bulunan çoğunluğu kendi mülkleri veya kiralık mülkler üzerinde inşa edilmiş baraka tarzı, görsel çirkinlik oluşturan yapılar yıkılmalı ancak bu işletmeler için doğal yapıyla uyumlu, görsel olarak güzel ve tek tip bir inşa yapılmasına izin verilmelidir. Çünkü bu işletmeler bu insanların geçim kaynağıdır. Daha önce yıkılan yerler karşılığında, bölgede işletmesi olan esnafa verilmek üzere Zelve Paşa Bağı denilen yerde metalden, Uçhisar Cevizli bağ mevkiinde ise ahşaptan yapılar inşa edildiği bilinmektedir. Aynı yöntemle Üç Güzeller bölgesinde Ürgüp Belediyesi tarafından dükkânlar yapılarak kiraya verileceği duyulmaktadır. Bu yöntem Derbent Hayal vadisi, Ortahisar Günbatımı ve Göreme Esentepe Panorama ve Aydın Gıraa bölgeleri için de uygulanabilirdi. Özet olarak Göreme merkezdeki en yenisi 20-30 yıllık ev ve işyerlerinin yıkımı derhal durdurulmalı, varsa çirkinlikleri restore edilmesi sağlanmalıdır. Göreme Esentepe Panorama mevkiindeki 15 işyeri ile Derbent Hayal vadisi mevkiindeki 10 işyeri ve Ortahisar gün batımı mevkiindeki işyerleri için yeni ve estetik yapılarla faaliyetlerine devam etme imkânı sağlanmalıdır. Bu insanların geçim kaynakları ellerinden alınmamalıdır. İşsizliğe ve açlığa mahkûm edilmemelidir. Aksi zulümdür.

Değerli arkadaşlar

Bu hükümetin artık bir başarı hikâyesi yaratma imkânı kalmamıştır. Geçen hafta kabul edilen 2021 bütçesi işsiz gençlerimize, ekonomik kriz ve virüs salgını sebebiyle bunalan esnafımıza, artık tarımsal faaliyeti duran köylümüze ve geçim sıkıntısı içindeki emeklimize hiçbir şey vermezken, asgari ücretli 20 milyon çalışandan 220 milyar vergi alınmasını, borçları karşılığında 180 milyar faiz ödemesini öngörmektedir. Millete verecek kaynak bulamayan iktidar Beşli Çete tabir edilen şirketlere 5 yılda 61 milyar kur farkı ödemiş, 2021 bütçesinde ise bu beş şirkete 31 milyar ödeme ayırmıştır. Dış borçlarımızın sadece faizini yine borç alarak ödüyoruz. Devletimiz ve Varlık fonu gırtlağına kadar borçlandırılmıştır. 2017 de Merkez Bankamızdaki 128 milyar dolarlık rezerv tüketilmiş ve - 47 milyar bakiyeye ulaşılmıştır. 2017 de milli gelirimiz 900 milyar USD ve D 20 ülkeleri arasında 17. Sıradayken 2020 de mili gelir 750 milyara, D 20 ülkeleri arasında 19. Sıraya düşmüş bulunuyoruz. Bu borçlanma ve gerilemeye rağmen Katara alabildiğine cömert davranıyoruz. Borsa İstanbul’un yüzde % 10’nun 200 milyona satıldığı söyleniyor. Borsa İstanbul her yıl % 50’ nin üzerinde bir karlılığa sahip olduğu ve esasen şu anda kasasında 2 milyar karının olduğu bilinmektedir. Yani iki milyar hazır karın %10’u zaten 200 milyon etmektedir. Katar sevdası, kulüplere ödenecek 500 milyon Dolar Digitürk gelirinden 40 milyon dolar indirime 5.80 üzerinden TL ye çevrilmesine yol açmıştır. Hükümetin cömert davrandığı bir başka kesim ise 5 milyon mülteci ile yardım ettiği 156 ülkedir. Türk gençliğine reva gördüğü işsizliğe karşı Hamza Yerlikaya gibi yüzlercesine 3 veya 5 maaş verdiği yandaşlardır.

ALTAY TANKI

2018 yılı Ocak ayında MSB Nurettin Canikli 18 ay sonra 250 adet Altay tankını Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterine katacağız demişti. Tank yapma projesi 1992 yılından başlayarak, yerli tankın altyapısı oluşturulmaya çalışılır. 2001 de ABD AKKA anlaşmaları çerçevesinde M1Abrams tanklarından, önce 200 adet, sonra 400 adet vermek ister. TSK yerli tank çalışmasına zarar vereceği düşüncesiyle reddeder. 2007 de Yerli tank üretiminin altyapısını oluşturmak için ihale açılır. İhaleye OTOKAR, FNS, BMC firmaları katılır. OTOKAR 495 milyon USD ile en uygun teklifi vererek ihaleyi kazanır. MKE Kurumuna Top, ROKETSAN’a zırh, ASELSAN’a atış kontrol sistemleri için siparişler verilir. K1A1 Ana muharebe tanklarının üreticisi HYUNDAİ Rotem ile Teknoloji transferi, Alman DAİMLER Chrysler’ın MTU firması ile Tank motoru konusunda anlaşır ve bu 495 milyonu bu firmalara transfer eder. (MTU Çerkezköy serbest bölgede uçaklar için jet motoru, zırhlı araç ve gemiler için dizel motorlar üretmektedir.) Otokarın bu MTU firması ile ortaklık kültürü vardır. OTOKAR 6,5 yıl çalışarak 2014 yılında 5 adet ALTAY tankını üretir, Şereflikoçhisar’da atış testleri başarı ile tamamlanır. Otokarın oluşturduğu teknik bilgi paketi SSM ‘na teslim edilir. SSM, 2015 yılında 250 adet Altay tankı seri üretimi için ihaleye çıkar. İhaleye aynı üç firma katılır. En uygun teklif yine otokarındır. Son ve en iyi teklifler istenir, BMC’nin kulağına Otokarın teklif ettiği fiyat fısıldanır. Otokardan daha uygun teklif verir ve ihale BMC’ye verilir. BMC’ye Sakarya Arifiye’de hazineye ait geniş bir arazi tahsis edilir, Katar ortaklığı sağlanır, ama Otokarın hazırladığı Altay tankı teknik bilgi paketi de ellerine verilmesine rağmen üretim gerçekleştirilemez. HYUNDAİ ve MTU firmaları BMC ile çalışmak istemez. Pek çok ülkeden motor arayışı da sonuçsuz kalır. Avusturya AVL firması tarafından da geri çevrildikten sonra 2015 de Bayraktarların sahibi olduğu TÜMOSAN’a 190 milyon USD ödenerek motor sipariş edilir. Esasen Tümosan ile BMC rakip firmalar olmasına rağmen çaresiz kalınarak işbirliği denenmiş fakat bu da başarısız kalmıştır. Yerli ve Milli tank projesi BMC uğruna sonuçsuz kalır. BMC Özal döneminden bu yana ve özellikle AK Parti iktidarında hep korunmuş ve kollanmış bir firmadır, çünkü sahibi Etem Sancak tıpkı Doğu Perinçek gibi eski bir Maocu ve haindir.

Şimdi soruyorum; Etem Sancak mı, Türkiye mi? Ak Parti iktidarı bu soruya Etem Sancak cevabı vermiş ve Türkiye’nin milli tank projesini heder etmiştir. Tekrar soruyorum; millet mi beşli çete veya rantiye mi? Ak Parti beşli çete ve rantiyeyi millete tercih etmiştir. AK Parti yaptığı yol, köprü, havalimanı, okul, hastane ve adliye binaları gibi işlerin hepsini millet için değil, yandaşlarına kaynak aktarmak için yapmıştır. Hiç şüpheniz olmasın ki gerçek böyledir.

Etem Sancak ve Katar sevdası uğruna, Türkiye’nin milli tank projesini feda eden Ak Parti iktidarı, ABD ve Avrupa Birliğinin ambargo kararları üzerine Savunma Sanayinde yüzde 70’e yaklaşan oranda yerli ve milli üretime ulaşıldığını söyleyerek kendileri hesabına bir başarı hikâyesi oluşturmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin savunma sanayinde başarılı çalışmalar yaptığı ve ciddi ilerlemeler kat ettiği doğrudur ve bu durum hepimizi gururlandırmaktadır. Ancak bu çalışmalardan Ak Partinin hissesine ne düştüğüne bakmak gerekmektedir. Bu şeref, 1970 li yıllardan başlayarak Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı tarafından kurulan ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, ASPİLSAN ve TUSAŞ(TAİ) gibi kuruluşlara aittir. ANKA, AKSUNGUR, ŞİMŞEK iha ve sihalarını, ATAK ve GÖKBEY helikopterlerini, HÜRKUŞ uçağı ile F 16 ları yapan Tusaştır ve TSK Güçlendirme Vakfı kuruluşudur.

Aziz Türk Milleti

Sevgili Nevşehirliler

5 maskeyi dağıtamayan, salgın sürecini yönetemeyen ve rakamları milletten gizleyen, aşı tarihlerini sürekli öteleyen, çiftçisinin traktörlerini haczeden, asgari ücreti 3000 tl yapamayan bir hükümetin yandaşlara ayda 100 bin liraya varan maaşlar ödemesine ne buyuruyorsunuz? 156 ülkeye yardım yaptığına inanıyor musunuz? Bu 5 milyona yaklaşan Suriyelilere biz mecbur muyuz?

Bu sistem ve hükümet tükenmiştir. Türkiye’nin bir değişime, yeni bir siyasi iklime ihtiyacı vardır. İYİ Parti, nefreti yapraklara yazıyor, sonbahar gelince kuruyup dökülsün diye, Kini karların üzerine yazıyor, güneş çıkınca erisin diye; öfkeyi bulutlara yazıyor, rüzgar esince dağılsın diye; SEVGİYİ çocukların yüreklerine yazıyor, onlarla birlikte büyüsün diye… Ümitvar olunuz, İYİ Parti gelecek Güneş doğacaktır. İYİ Partiyle sevgi iklimi, ahlak, adalet, demokrasi, refah, bolluk ve liyakat hâkim olacaktır.

Teşekkürler ve saygılar…Sizlere, bütün Nevşehirlilere İYİ yıllar diliyorum.                                                                                           

Ömer Ay 

İyi Parti Nevşehir İl Başkanı

Haber: Mustafa Ferveren