Düğünlerimiz nasıl olmalı

Evlilik, Allah’ın emri, Peygamberimizin sünnetidir. Dünyada da ahirette de huzura, mutluluğa, berekete ve cennete ulaştıran kıymetli bir başlangıçtır. Resul-i Ekrem’in ifadesiyle evlilik, “dinin yarısını korumaya” vesiledir.( Beyhaki, Şuabü’l-İman IV, 382).

Evliliğin ilk adımı olan düğünlerimiz ise, sevdiklerimizin şahitliği ve güzel dilekleri eşliğinde gerçekleşen merasimlerdir. Düğünle yeni bir ailenin kurulduğu ilan edilir; iki ömür bir yuvada birleşir. Geleceğe dair umutlar güçlenir; sevinçler paylaşılır. Sağlıklı ve hayırlı nesiller ihsan etmesi, ülfet, muhabbet ve merhamet lütfetmesi için Allah’a dua edilir.

Düğünlerimizdeki eğlencenin ölçüsü nasıl olmalı

Her haliyle ümmetine örnek olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), yeni evlenenlere “Allah senin için bu düğünü mübarek eylesin.”(Müslim, Nikâh, 79) diye dua etmiş, neşe ve mutluluk içinde yapılan düğünlerde meşru eğlenceye izin vermiştir. Ancak düğünlerin gösterişten uzak, sade, samimi ve mutedil bir şekilde yapılması onun sünnetidir. Zira müminler için hayatın en önemli ölçülerinden biri aşırılıktan sakınmaktır. Kullukta, sevinçte, öfkede, üzüntüde, eğlencede daima dengeli olmaktır.Düğünler insanların eğlenme zamanlarıdır. Bu sebeple eğlencenin yapıldığı, çalgıların çalındığı insanların oynadığı düğünlere İslam dışı, eğlencenin yapılmadığı, sohbetlerin ve mevlitlerin icra edildiği düğünlere İslami demek ve böyle bir ayrıma gitmek ise doğru değildir. Yalnız düğünlerde yapılan eğlencelerin dozu ise iyi ayarlanması gerekir. İslam Dininin haram kıldığı kültürümüzde olmayan eğlence şekillerini düğünlerimizden uzaklaştırmaya özen göstermeliyiz. Sevgili Peygamberimiz düğünlerde tef çalınmasına eğlencelerin yapılmasına müsaade etmiştir. Sadece düğün vesilesiyle değil belli sınırlar olmak şartıyla Peygamberimiz ve Ashap bazı eğlencelere katıldıkları hakkında bizlere rivayetler gelmiştir. Bu rivayetler şöyledir:

Muhammed b. Hatıb (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Evlilikte haram ile helalı ayıran şey nikâh anında ses çıkarmak ve def çalmaktır.”(Tirmizî, Nikâh: 6) Efendimiz bu hadisiyle nikâhın insanlara ilan edilmesini ve nikâhın alenen yapılmasını istemekte bu aleniyetin ise tef çalmakla sağlanabileceğini işaret etmektedir.

Eğlenmenin de meşru bir yolu vardır. Eğlencenin de sınırları vardır. Bu sınırlar milli ve manevi değerlerimizdir.

Edep ve hayâ sınırlarının zorlandığı kadınlı erkekli eğlenceler bizlere yakışmayacak durumlardır. Erkekler kendi aralarında, kadınlar kendilerine ayrılan bölümde meşru ölçüler icerisinde eğlenebilirler.Düğünlerde ve bayramlarda insanlar haram sözler söylemeden ve haram işler işlemeden def çalıp, türkü söyleyip oynayabilir eğlenebilirler (Bkz. Kettânî, et-Terâtîbu’l-idâriyye, II, 79-80). Ancak haram olan bir şeyi tasvir etmek, haramları güzel göstermek, cinsel duyguları tahrik etmek ve mahremiyet kurallarına riayet etmemek gibi davranışlar caiz değildir.(din işleri yüksek kurulu)

Taraflar birbirine kolaylık göstermeli

İslam dini sevgi dinidir. Zorluk değil kolaylık dinidir. Sevgili Peygamberimiz ashabını herhangi bir işe gönderdiği zaman şöyle derdi. “Sevindirin; nefret ettirmeyin! Kolaylaştırın; güçleştirmeyin!”(Müslim, “Cihad” 6) Hayatımızın her safhasında takınmamız gereken bu prensipleri düğünlerimizde de göstermemiz gerekmektedir. Günümüzde ister düğün öncesi olsun isterse düğün sırasında olsun her iki taraflara zorluklar çıkartılmakta bu zorluklar sebebiyle ise nefretler meydana gelmektedir. Kız tarafının “Kızımız mutlu olsun” diyerek yapmış olduğu bitmez tükenmez istekler düğün esnasında ve sonrasında mutluluğa değil mutsuzluğa götürmektedir. Özellikle erkek tarafından “Aileniz bize çok çektirdi” diyerek evlenen bayana sıkıntılar çıkarttığı ise hepimiz tarafından malumdur.

İstekler makul çerçeveler içerisinde yapılmalıdır. Sevgili Peygamberimizin bir hadisini hatırlatmakta fayda görüyorum. “Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez.(Buhari, İman 7) Rasul-i Ekrem Efendimizin bu tavsiyesinden yola çıkarak kendimiz için çıkartılmasını istemediğimiz zorluğu başkasına çıkarmak doğru olmayacaktır. Yine kendimiz için yapılmasını istediğimiz iyiliğin ve kolaylığın Müslüman kardeşimiz için istemekte en doğru ve bize yakışır davranış şekli olacaktır. Bu sebeple insanların altında ezildikleri, elde avuçta ne varsa tükettikleri ve etraftan borç aramaya çıktıkları bir düğüne sebep olmak ve bunu da ben evladımın saadeti için istiyorum diyerek yapmak hiçte hoş olmayacak bir durumdur.

Davetliler arasında ayrım yapmamalıyız

Düğünlerimiz bizlerin birbirleriyle kaynaşmasına vesile olan, bir önceki neslin bir sonraki nesil ile tanıştırılarak arada bulunan irtibat eksikliğini gideren önemli bir hadisedir. Aramızda bulunan soğuklukları giderebileceğimiz, üzüntülerimizi en aza indirebileceğimiz zaman dilimleridir. Bu sebeple öncelikle düğünlerimize davet edeceğimiz insanlar arasında ayrım yapmamalıyız. Zenginleri veya para, takı takabilecekleri çağırıp parası olmayanları çağırmamak asla bize yakışmayacak davranış şeklidir ve Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde bu hususu kınamaktadır.

Efendimiz şöyle buyuruyor.

“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:268) Birlik ve beraberliğimizi sağlamada önemli bir yeri olan düğünlerimiz, eğer Efendimizin ifade ettiği bir duruma bürünürse -yani hatırlı insanların, varlıklı kimselerin veya hediye çok getirebilecek insanların çağrılıp fakirler çağrılmayınca- o zaman ikiliklerin, ayrılıkların yaşandığı bir hal meydana gelir

İsraftan kaçınmalıyız

Düğünlerimizde dikkat etmediğimiz diğer önemli husus ise israf konusudur. Çünkü günümüzde ihmal edilen en önemli konuların başında israf gelmektedir. Düğünlerin harcamasız yapılamayacağı elbette düşünülemez. Harcama yapılırken dikkat edilmesi gereken husus ise olduğu kadarı olduğu yerde kullanmaktır. “İnsanlar bizi kınar”, “düğünümüze katılanlar bizi fakir görür”, “herkes böyle yaptı biz yapmazsak ayıp olur”, “insanın hayatında bir kere oluyor” ve daha nice mazeretler ortaya atılarak israfa gidilmektedir. Oysaki cana gelecek zararların defedilmesi dışında hiçbir mazeret kişiye haramı işleme yetkisi vermez. Bu sebeple mazeretlere sığınmak yerine doğru olanı yapmak bize dünya ve ahiret huzuru sağlayacaktır.

İçki ve alkol kullanımına müsaade edilmemeli

Yüce Rabbimizin haram kıldığı bütün şeyler bizim kendi faydamızadır. Alkol kullanılmasının haram kapsamına alınması da bu faydalardan biridir. Rabbimiz ayette alkol ile şeytanın bizler için hazırladığı tuzağı şöyle bildirmektedir.

“Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?”(Maide, 5/91) Günümüzde düğünlerde eğlence olsun diye, neşe bol olsun diye alkol alımı gerçekleştirilmektedir. İnsanlar düğünlerde “bugün içmeyeceğiz de ne zaman içeceğiz” diyerek alkol almakta, bazen de düğünlerde küçüklerin alkol kullanımına büyükler “düğündür bir kerelikten bir şey olmaz” diyerek onay vermektedirler. Oysaki alkole götüren bütün söylemler yanlıştır. Özellikle sevinçlerin çoğalması gereken düğünler alkol sebebiyle üzüntülere dönüşebilmektedir. Aklını alkol ile yitiren insanlar etrafa rahatsızlık vermekte, ne yaptığını bilmeyen insanlar mutluluğu mutsuzluğa, huzuru sıkıntıya dönüştürebilmektedir.

Silahlar düğünlerimizde kullanılmamalı

Düşmana karşı savunma amaçlı olarak üretilen bir nesne olan silah ise bugün hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Bu durum hiçte hoş karşılanacak ve hafife alınacak bir durum değildir. Yine günümüzde silah bir oyun ve eğlence aleti olarak da ön plana çıkartılmaktadır. Oysaki kendisinde böyle bir fonksiyon bulunmayan bir aletin en mutlu günler olan düğünlerde işi nedir? Bu soru sorgulanmalıdır. “Bizim düğünümüzde hiçbir şey olmaz” diyerek silahlar ateşlenmekte kendini bilmez kişiler tarafından bilinçsizce silahlardan çıkan kurşunlar insanları yaralamakta veya onların ölümüne sebep olmaktadır. Bu durum ise en mutlu günümüze acı getirmektir.

Düğünler birlik ve beraberliğin en mutlu bir halde sağlandığı zaman dilimleridir. İşin içine silahın girmesiyle ve o silahlardan çıkan kurşunların insanları öldürmesiyle hem mutluluk bitmekte hem de birlik ve beraberlik bozulmaktadır. Bu sebeple sadece düğünlerde değil her türlü eğlencemizde, mutlu günlerimizde silahları bir tarafa bırakalım. Hiçbir can bizim elimizle bu dünyadan ayrılmasın. Hiçbir eve ateş düşmesin. Analar-babalar bizlerin yüzünden üzülmesin. Sevinçler yasa dönüşmesin.

Yüce Rabbim hep mutluluklar içerisinde bir araya gelmeyi, hayırlar içerisinde bir aradan ayrılmayı bizlere nasip etsin. Bekâr olan gençlerimize hayırlı evlilikler, evlenme aşamasında olanlara hayırlı düğünler, evlenmiş olanlara ise hayırlı ve mutlu bir hayat nasip etsin.

Hüsrev ÖNDEGELEN