EHLİ SÜNNETİN ZAFERİ (5)

Dr Seyfi ŞAHİN

Selçuklu Türklerinin Halife beratı ile İslam dünyasının sahibi olması,

Sultan Melikşah ve Nizamülmülk’ün devleti, ehli sünnete göre,

Her türlü, siyasi, askeri, idare, toprak ve bilimsel hayatı düzenlemesi,

İslam ülkelerinin kalkınıp güçlenmesi, bilim hayatını da ihya etti.

Bütün Bizans toprakları, Mısır, Hindistan, Uzak doğu ve Kıpçak yaylası fethedildi.

İslam dünyasının hakimiyeti, adaleti, beşeri ilişkileri üst seviyede uygulandı.

Sadece Müslümanlar değil,

Gayri Müslim tebaa da mutlu idi.

Çünkü, Allahın adaleti, en güzel şekilde uygulanıyordu.

***

İpek yolunun güvenli ve açık olması,

Yol üzerine kervansaraylar, namazgahlar, çeşmeler ve köprüler dizildi.

Selçuklu yahut İslam ülkeleri zenginliğin zirvesine ulaştı.

Bu zenginlikle, toplumun şımarıp, sapıklığa düşmesi gerekirken,

Bu dönemde tasavvuf da ihya oldu.

İslam ahlakı ve kamil insan profili ortaya çıktı.

Büyük mutasavvıf, Ahmet Yesevi, Abdülkadir Geylani,

Şahı Nakşibendi, Hacıbektaşı veli, Mevlana, Yunus Emre,

Sadrettin Konevi, ibni Arabi, Davudi Kayseri, Hacı bayramı veli,

Akşemseddin, Sarı Saltık, Ahi Evran, Ayvaz Dede (mutlaka okuyun)

Ve daha nice Alp Erenler bir silsile olarak devam etti.

Moğol Cengiz istilasından sonra bütün İslam dünyası,

Fetret dönemine girdi.

Bu dönemde Anadolu evliyaları ipek yolu üstünde

Tepelere tekke kurarak siyasi otoritenin zaafını,

Açlara, ekmek verip, onları İslam imanı ve ahlakı,

Üzere yetiştirdi. Özellikle harami yetişecek kişileri,

Bölgenin güvenliğinde kullandı.

Kösedağ savaşı mağlubiyetinden dolayı artık,

Son Selçuklu sultanları da devleti idare edemez oldular.

Ahi Evran, esnafı İslam ahlakına göre eğitip,

Ayrıca şehirlerin güvenliğini de sağladı.

Her esnaf ahi idi, ticareti ve sanatta ahlaksızlığa izin verilmedi.

Halkı aldatanlar, kulaklarından kapıya çivilendi veya papucu dama atıldı.

Ama ahiler şehirlerde güven bunalımı olunca da kılıçlarını kuşanıp,

Sokağa çıkar herkese göz dağı verirlerdi.

Gece de gün battı gavur yattı olurdu.

Onların sokağa çıkmasına izi verilmezdi.

***

Selçuklu ve Osmanlı döneminde Orta Asya’dan gelen göçler ki,

Bunları çoğu oğuzlar yani Türkmenlerdi.

Aşiret olarak toplu olarak aynı yerde iskana izin verilmedi.

Bütün bölgelere dağıtıldı.

Çünkü aşiret İsyanı olabilirdi.

Oğuzların bir kısmına da Yörük olarak dağlar emanet edildi.

Her Yörük yıl sonunda devlete bilgi verirdi.

Yazın dağlarda azınlık isyanına fırsat verilmedi.

1071 yılından 1826 yılına kadar,

Selçuklu ve Osmanlı topraklarında hiç azınlık isyanı olmamıştır.

Çünkü şehirleri ahiler, dağları da Yörükler koruyordu.

Devletler yıkılsa bile Türk milleti ayakta idi.

***

Masonlar Osmanlı devletini ele geçirip,

Padişahları devre dışı bırakınca,

İlk İşleri 1830 yılında Yörükleri mecburi iskana tabi tuttular.

Balta limanı anlaşması ile Masonlar Ahi teşkilatını da lağvettiler(Mustafa Reşit)

Ayrıca Türk topraklarının devletin elinden çıkması için de,

Sipahilik teşkilatını 1858 yılında kaldırıp tapuyu getirdiler.(Mustafa Reşit ve Mehmet Emin Ali )

Artık azınlıklar da mal sahibi ve zengin olarak Osmanlıyı yıktılar.

***

Selçuklunun yıkılıp Osmanlının kurularak,

Dünyanın en büyük Türk devletinin ortaya çıkması,

En güçlü çeliği yaparak, en teknik mızrak ve yayları imal ederek,

Dünyanın en büyük toplarını yapması( hala o büyüklükte top yapılamamıştır),

Karadan gemiler yürütmesi (hala yürütülememiştir),

Bir cihan devletini meydana gelmesi ile sonuçlanmıştır.

Selçuklu ve Osmanlıyı cihan devleti yapan hukuk, Ehli sünnettir.

30.05.2020, Kayseri.