FİLİSTİNDE KAYNAYAN SUYUN HİKAYESi (İKİNCİ BÖLÜM)

İlk yazımda Filistin'de masum sivilleri katlederek savaş suçu işleyen İsrail’in İsrail-Filistin meselesinde 1546 ve 1945 yılları arasında yaşanan olaylara kabaca değinmiştir.

Şimdi biraz daha geriye gidelim. 

Tevrat'a göre Tanrı'nın Mısır Irmağı'ndan yani nil nehrinden Fırata kadar olan bütün toprakları İbrahim ve soyuna vaad ettiği söylenir, yani bu inanışına göre buralar Yahudilerce kutsal topraklar sayılmaktadır. Ayrıca Hazreti Davut zamanında bölgede kurulan İsrail krallığının başkenti Kudüs olmuş ve Hazreti Süleyman madettini burada inşa edilmiştir. Yahudiler bundan dolayı her açıklamalarında İsrail'in 3000 yıllık vatanları olduğunu iddia ederler. 

İsrail ismi tevrat'ta geçer. Tevrat'a göre insan kılığına girmiş tanrı (yehova) ile güreşe tutuşan ve yenen Yakup’a tanrı "bundan sonra senin adın israil olsun" der. Yani Yakup peygamberin soyundan gelenlere israiloğulları denildiği anlatılır. 

İsrail krallığı MÖ 720 yılında Asurlar ve tarafından yıkıldıktan sonra burada bulunan yahudiler göçe zorlanmış, sonraki dönemlerde de bu topraklara egemen olan Babiller, Persler, Romalılar  yahudi diasporasını devam ettirmişler ve yahudileri köle olarak avrupa'da satmışlardır. Hristiyan bölgelerinde yaşayan yahudiler Hazreti İsa'nın öldürülmesinde suçlarının olduğu düşünüldüğünden ikinci sınıf insanlar olarak görülmüş ve zulme uğramışlardır. 

Hazreti Ömer ve Osmanlı imparatorluğu dönemine gelindiğinde bölgede bulunan yahudiler azınlık durumunda, ama inanç ve kanaat özgürlüklerine sahiptirler.

Yahudiler yüzlerce yıl dünyanın dört bir yanına dağınık bir vaziyette yaşadılar. Fransız ihtilaliyle birlikte dünyaya yayılan milliyetçilik akımından o dönem Yahudilerde etkilenmiştir. 

Bir gazeteci olan Theodor Herzl ilk defa Yahudilerin Filistin'de bir İsrail devleti kurma fikrini Yahudi Devleti adındaki kitabıyla dillendirmiş ve tüm Yahudileri organize etmeye çabalamıştır. O gün için hayal görünen devlet kurma fikri 1897 yılında toplanan ilk Siyonist (Siyonizm dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Yahudilerin başkenti Kudüs olan bir israil devleti kurma hayalinin adı olmuştur) toplantısında açıkça ilan edilmiştir. Toplantıya başkanlık eden Theodor Herzl  fikirlerinin toplantıya katılan Yahudilerde yarattığı etkiyi görünce  yazdığı anı defterinde ‘İsrail devletini kurduk’ demiştir.
 
Siyonistler bu kongrelerden sonra İsrail devletini kurmak için yemin etmiş ve organize olmuşlardır.

Theodor Herzl 1901 yılında Osmanlı padişahı Sultan İkinci Abdülhamit'in huzuruna çıkmış ve Osmanlı Devletinin bütün borçlarını ödemeleri karşılığında  Yahudilere Filistin'den toprak satılmasını teklif etmiştir. İkinci Abdülhamit bu isteğe ‘Ben bir karış toprak satamam, zira bu vatan bana ait değil milletime aittir’ diyerek Herzl’in teklifini reddetmiştir.

9 Aralık 1917 tarihinde İngilizler tarafından işgal edilen  Filistin topraklarında  Yahudiler Haganah diye silahlı bir örgüt kurup bölgede yaşayan müslümanlarla çatışmalaya başladılar. 

Artık Yahudiler açık bir şekilde bölgede bağımsız bir İsrail devleti kuracaklarını dillendirmeye başlamış, bunun kabul edilemez olduğunu düşünen çevredeki Arap ülkelerinde hoşnutsuzluk artmıştı. 

Osmanlı toprakları hariç gittikleri her yerde zulüm gören Yahudiler ikinci dünya savaşının başlamasıyla birlikte savaştan ve nazi zulmünden kaçarak İngilizlerin desteğiyle Filistine geldiler. Bu göç dalgasıyla birlikte bölgenin demografik yapısı tamamen değişti Arap ve yahudiler arasındaki çatışmalar giderek arttı. Yahudiler özellikle ikinci dünya savaşı sırasında Naziler tarafından soykırıma maruz kalınca siyonizme olan bağları güçlendi. Bu soykırımı halen çocuklarına  anlatıp ‘Asla Unutma’ şeklinde bir parola geliştirdiler.

Arap ve yahudiler arasındaki yaşanan çatışmaların artması üzerine İngilizler sorunun birleşmiş Milletlerde görüşülmesini isteyerek, topu birleşmiş milletlere atmışlardır. 

1947 de Birleşmiş milletlerin yaptığı toplantıda Filistin’de bir taksim planıyla  bağımsız iki devlet kurulması kararı alındı. Bu karara yahudiler sıcak bakarken, Araplar haksızlık yapıldığını söyleyerek karşı çıktı. 

1948 de bölgede çatışmaların artacağını öngören İngilizler manda yönetiminden vazgeçerek bölgeyi terk etmeleri sonucunda İsrail Bağımsızlığını ilan etti. İsrail'in bağımsızlık ilanından rahatsız olan Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan İsrail'e savaş ilan ettiler. Hedefleri israil devletini ortadan kaldırarak Filistini kurtarmaktı.

İsrailliler iyi organize olmuş ve savaşa hazırlamışlardı. Arap devletleri ortak bir komuta merkezi kuramamaları ve organize olamamaları nedeniyle savaşı kaybetmiş ve barış anlaşması imzalamak zorunda kalmışlardı. 1948 savaşı sonrası Filistin toprakları Mısır, Ürdün ve İsrail arasında pay edildi.

Osmanlının bölgedeki hakimiyetinin kalkmasından 31 yıl sonra bölgede bir israil devleti kuruldu.

Yani tarihi gidişat dikkatli bir biçimde incelendiğinde; yüzlerce yıl dünyanın değişik yerlerinde yaşamış Yahudilerin ortak Siyonizm hedefleri doğrultusunda organize oldukları, hedeflerine ulaşmada her yolu mübah gördükleri, çoluk çocuk demeden hedeflerine ulaşmak için sürekli olarak silahlanıp imha politikası uyguladıklarını açıkça görmekteyiz. 

İsrail Birleşmiş Milletlerce Filistin'de gerçekleştirdiği katliamlar için  savaş suçlusu ilan edilmelidir. Birleşmiş Milletlerin savaşın durdurulması için süratle tedbirler geliştirmesi gerekmektedir. Ama maalesef ki bu iyi niyetli bir temennidir ve kısa vadede böyle bir ümit ışığı görünmemektedir. Ateşkes ilan edilse bile bunun kalıcı olmayacağı kesindir.