Sözlü ve Nişanlı Çiftler Nelere Dikkat Etmeli

Evlenmeyi diğer akitlerden ayıran özelliklerden biri bu akitten önce genellikle bir söz venişanlanma döneminin geçirilmesidir. Uzun veya kısa olsa da söz ve nişanlılık dönemi bir süreci ifade eder ve bu süreç ilerde evlilik birliğini kuracak olan çiftlerin birbirlerini tanımasına imkân hazırlar. Her iki tarafa da ahlak, mizaç ve eğilimleri inceleme fırsatı verir. Böylelikle taraflar birbirleri hakkında fikir sahibi olma, maddi ve manevi değer yargılarını öğrenebilme ve bu yönde bir tedbir alabilme imkânına sahip olur. Bu, esasen evliliğe şuurlu bir şekilde hazırlanmak anlamına gelir. Aralarında karşılıklı anlayış ve uyum hissedilirse evliliğe ilk adım atılır. Bu durum, ailenin daha sağlam temellerle kurulmasını sağlar.

Nişanlı çiftlerin görüşme ölçüleri nasıl olmalı?

 Evlenecek kimselerin evlilikten önce birbirlerini görüp beğenmeleri, ne derece bedenen, fikren ve ruhen yakınlık kurabileceklerini araştırmaları, ilerde çıkması muhtemel bazı ailevi problemleri en aza indirmesi bakımından önemlidir. Bu sebeple İslam, evlenecek kadınla erkeğin yanlarında mahrem akrabalarından biri olması şartıyla görüşmelerine ve konuşup anlaşmalarına izin vermiştir. Şüphesiz, birbirlerini görmeleri gelecekteki hayatta daha mutlu ve huzurlu bir yuva kurabilmeleri açısından önemlidir. Buna göre erkekle kadının birbirlerini görüp beğenmeleri, konuşmaları, anlaşıp anlaşamayacaklarını araştırmaları, dinimizin emrettiği hususlar arasındadır. ( Yavuz, Yunus Vehbi, Kur’an’da Kadın Hak ve Özgürlüğü, İstanbul, 1999, s. 145)

Nişanlı çiftler kimsenin olmadığı kapalı alanlarda baş başagörüşebilir mi?

Bir erkeğin ya da bir kadının eş adayı ile baş başa konuşma zarureti doğması halinde, halvet(kapalı alanda yanlarında kimse olmadan baş başa kalma) hali olmadıkça edep dairesi içinde, evlilik hayatını ilgilendiren uygun bir konuşma yapmalarını ve bunun için herkese açık mekânlarda buluşmalarını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Bunun açıkça ifadesi şudur: Kesin evlenme kararını vermek üzere kadın ve erkeğin başkalarının bilmesini istemedikleri bazı konuları konuşmak ve anlaşma sağlamak üzere ayrı bir mekânda buluşup adaba aykırı olmayacak tarzda konuşmalarında bir sakınca yoktur. Bu gibi buluşmalarda iki tarafın iyi niyeti ve birbirine güveni esastır. Bu noktada iki taraf da birbirine kendi namusu gözü ile bakar ve ona göre karşı cinsi korursa bu durum müstakbel eş gözü ile birbirini tanımaları ve evlilik hayatının sağlam temeller üzerine oturması bakımından yararlı olacaktır.  Yeter ki terbiyeli ve ölçülü bir davranış sergilenmiş olsun ve ailenin geleceği sağlam temeller üzerine otursun. Kendi başlarına karar verebilecek derecede yetişkin ve aklı başında nişanlıların eşya bakmak için çarşıda dolaşmaları, konuşmaları ve birbirini daha yakından tanımak amacıyla herkese açık mekânlarda oturmaları, nişanlılık hukukuçerçevesinde makul ve meşru karşılanabilir.(Yavuz, Yunus Vehbi, Kur’an’da Kadın Hak ve Özgürlüğü, İstanbul, 1999, s.146)

Evlilik engeli hususlar nişanlılıktatespit edilebilir.

Nişanlanmanın teknik ve sosyal bakımdan da önemi vardır; çünkü bu dönemde taraflar arasında herhangi bir evlenme engelinin bulunup bulunmadığını tespit etme imkânı bulunmaktadır. Zira nişanlanma, öncelikle akraba ve komşular tarafından bilineceğinden şayet taraflardan herhangi birinin evlenmeye engel oluşturan bir durumu varsa vaktinde itiraz hakkı ve evlenmeyi engelleme fırsatı doğmuş olmaktadır. Böylelikle, ilerde geçersiz sayılacak bir evlilik, daha gerçekleşmeden zamanında bir müdahaleyle ortadan kaldırılmış, belki de eşler ve çocuklar açısından yaşanması muhtemel birtakım olumsuzlukların önüne geçilmiş olunacaktır. (Ertuç, Hüseyin, İslam Hukuku Açısından Nişanlanma, Erzurum, 1999, s. 26.)

Nişanlılıkta nikâh kıymak gereklimi?

Nişanlanma bir akit değil sadece tarafların evlenme niyetini izhar eden bir evlenme vaadinden ibaret olduğundan veya başka bir ifade ile kadın ile erkeğin ileride evlenmek üzere bir anlaşmaya varmaları olduğundan nikâh akdi yapılmadıkça nişanlanmakla kadın ve erkek birbirine helal olmazlar. Nikâh kıyılıncaya kadar birbirlerine yabancıdırlar Aralarında mahremlik devam eder. Nişanlılık, taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini vermez. Nişanlılıktan sonra da önceden olduğu gibi aralarında iki yabancı insanın görüşmesinde bulunan bütün sınırlar mevcuttur. Bu bakımdan iki yabancı gibi oldukları ve mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. (Aydın, Mehmet Akif, İslam-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul, 1985, s. 14)

Fakat nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir (Tirmizî, Fiten 7; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I,310,311,no:176).

Nişanlılıkta dini nikâh kıyılmalı mı?

Günümüzde gençler, gerek velilerinden izinsiz olarak gerekse velilerin bilgisi dâhilinde nişanlılık döneminde güya dinî hassasiyetleri gözetmek amacıyla halk arasında “dinî nikâh” olarak bilinen merasimi yapmakta ve sonuçta hiç de arzu edilmeyen üzücü hadiseler meydana gelmektedir.

Bugün, sözlü ve nişanlı adı altında birçok genç bir araya geliyor, yaşıyor, eğleniyor, bilahare birbirini atlatmaya çalışıyor. Ekseriyette bundan zarar gören de kız oluyor. Resmi nikâh bulunmadan dini nikâhlanişanlı yaşamanın bir mahzuru da nişanlısından ayrılmak isteyen kadını, erkeğin boşamaması ve bir müddet sonra dargın olarak ayrıldıklarında birbirlerinin kusurlarını, tarafların ortaya dökmeleri ve böylece istikballerini baltalamalarıdır.( Topaloğlu, Bekir, İslam’da Kadın, İstanbul, 1968, s. 44)

Çünkü dindar olduğunu söyleyen gençler veya aileleri, resmî tescilin olmadığı durumlarda çok kere, aralarında akdedildiği ifade edilen akitlerin gereğini yerine getirmemekte, taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur duruma düşmektedir

Resminikâh neden önemli?

Nikâh kıyıldığında dinen evlilik hayatı başlar ve karı-koca arasında Mehir, nafaka, miras gibi birtakım haklar ve sorumluluklar tahakkuk eder. Günümüzde bu haklar, evlilik resmen tescil ettirilmeksizin korunamadığından, evlenecek kişilerin “resmî nikâh” kıyılmadan halk arasında “dinî nikâh” ya da “imam nikâhı” olarak bilinen geleneksel merasimi yapmaları uygun değildir

Nişanlılıkta dini nikâh kıyılıp sonra ayrılık olursa?

Evlilik ciddî bir müessesedir. Evlenmek isteyen kimselerin öncelikle resmî muamele yaptırmaları, sonra halk arasında “dinî nikâh” olarak bilinen merasimi yapmaları uygun olur.Bununla birlikte, evlenmek üzere nişanlanan kimselerin şartlarına uygun olarak yaptıkları nikâh akdi de dinen geçerlidir. Bu durumdaki bir kadın, nikâhlandığı kimsenin dinen eşi olduğundan, kocası kendisini boşamadıkça bir başka erkekle evlenemez.

Daha sonra kız fiilen bir araya gelmekten vazgeçer, fakat erkek onu boşamazsa, dinen nikâh devam eder. Bu durumda yapılacak şey, bir şekilde erkeğin boşamasını sağlamak, bu yapılamadığı takdirde, hakemler aracılığıyla aralarını tefrik etmektir. Böyle bir durumda erkeğin, sırf kadına zarar vermek amacıyla kadını boşamamakta ısrar etmesi dinen doğru değildir (Bakara, 2/231).
Dolayısıyla söz konusu olayda öncelikle sözü dinlenir, ilim ve fazilet sahibi bir kişi, karı-koca arasını ıslaha çalışmalı; bu mümkün olmazsa boşamamakta direnen kocaya bu tutumunun hiçbir yarar sağlamadığını, böyle bir nikâha son vermesi gerektiğini, nikâhın karşı tarafa zarar vermek amacıyla kullanılamayacağını, bunun İslam’ın ruhuna aykırı olduğunu anlatarak erkeğin boşamasını sağlamaya çalışmalıdır.
Buna rağmen erkek boşamamakta ısrar ederse, kadın ve erkeğin aileleri bu konuda bir sonuca varmak üzere birer hakem seçerler. Ailelerden biri direnir, hakem seçmezse karşı taraf onun yerine adil ve tarafsız bir hakem seçebilir.
Seçilen hakemler öncelikle arabuluculuk yaparlar. Lüzum ve zaruret bulunduğunda kocanın rızası olmasa bile ayrılmalarına karar verebilirler. Böylece taraflar arasında nikâh bağı sona ermiş olur.

Nişanın Bozulması?

İslâm hukukunda nişanlılık taraflara evlenme mecburiyeti getirmediğinden nişanlılar sebepli ya da sebepsiz, tek taraflı veya anlaşarak nişanı sona erdirebilir. Ancak genel olarak sözden dönmenin dinen hoş karşılanmaması yanında nişanı bozmanın karşı tarafa vereceği maddî ve manevi zararın da iyice düşünülmesi ve ona göre hareket edilmesi tavsiye edilmiştir.

Takıların ve (hediyelerin) durumu?

Nişan ne şekilde sona erdirilirse erdirilsin eğer erkek mehre mahsuben bir miktar mal veya para vermişse bunu talep edebilir. Zira mehir evlilik akdinin hukukî sonucudur; evlilik olmayınca kadın mehirden bir şey hak edemez. Hediyeler konusunda

Hanefîler hibe hükümlerinin geçerli olacağı, dolayısıyla hibeden dönmeye engel bir durum yoksa verilen hediyenin geri alınabileceği kanaatindedir.

Maliki mezhebine göre verilen hediyeler geri alınamaz. Bazı Mâlikî fakihleri ise bu hususta örf veya kararlaştırılmış şart varsa buna göre hareket edileceği görüşündedir. Örf veya şart yoksa nişanı bozan taraf olmamak kaydıyla hediyeyi veren erkek bunu geri isteyebilir. Bu görüşün sahipleri, bu tür hediyeleri mutlak şekilde yapılan bir bağış değil evlenme şartıyla yapılmış şartlı bir hibe olarak kabul etmektedir.

Şâfiîler’e göre nişan kimin tarafından sona erdirilirse erdirilsin hediyeler geri istenebilir. Hanbelî mezhebine göre ise hediyeyi veren taraf nişanı bozarsa hediyeyi geri alamaz, aksi takdirde alabilir. (TDV İslam Ansiklopedisi cilt 33 shf 152-154)

Hüsrev ÖNDEGELEN