4 YIL OKU, SONRA !
'' Yavrum sen kendi bölümünde ne öğrendiysen onu uygulayacaksın. Ortaya bir ''eser'' çıkacak.''
'' İyi de Hocam, biz bir şey öğrenmedik ki. ''
Odama gelen genç, Liceli...Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü son sınıfta öğrenciymiş.
Bir çalışmayla, dökümünü yapacak, sunacak ve mezun olacak.
'' Oğlum, senin 4 yılda öğrenemediğini ben burada 10-15 dakikada nasıl verebilirim ki ! ''
'' Hocam yardım edin bana, bölümünüzün öğrencileri çok medhettiler sizi, herkese yardım edermişsiniz. ''
.......................
Üniversite eğitimi dökülüyor.
Bölümlerin kadroları akademik elemanlarca güçlenmiş durumda.
Hemen her anabilim dalında bir profesör, iki doçent, dört öğretim üyesi Dr bulunuyor artık.
Fakat yürümeyen, ilerlemeyen işler de var.
Ziraat Fakültesi'nden bir doçent arkadaşım acı acı dert yanıyor.
'' Her bölümde doçentler var. Adını görüyoruz, dekanlık bir kadirşinaslık örneği gösteriyor; odalarını dayayıp döşüyor, bilgisayarları hazır, kapıda adları yazılı. Fakat, dersler başlayalı kaç ay oldu. Ortada yoklar. İşittiğimize göre Urfa'da tarım ilaçları bayiliği yapıyorlar, çiftliklerde danışman. Fakat burada öğrenciye ders veren yok.''
Kaç tane ziraat fakültesi var ? Hala dünya endüstriyel tohum holdinglerinin tutsağıyız. Cumhuriyet'in 102. yılında kendi tohumumuzu üretmekten aciz miyiz.
Ve tarım eğitiminin 150. yılında nerelerdeyiz ?
Doktor, Doçent, Profesör unvanını sebat gösteren, azmeden herkes alabiliyor.
Kim gerçekten hakediyor, kim bir misyoner sabrıyla öğrenci yetiştiriyor ?
...................
Bir Senato toplantısında Edebiyat Fakültesi'nde yeni bir bölüm açılması önerildi.
Kimden geldi teklif ? Rektör yardımcısından.
Bir sosyoloji bölümü var. Öneride bir de sosyal antropoloji bölümü açılsın isteniliyor.
Öğreniyoruz ki, sayın rektör yardımcısının kızı ODTÜ'nün bu bölümünü bitirmiş, gelmiş.
Ben diyorum ki, '' Sosyoloji Bölümü yeterli. Anabilim Dalı olarak sosyal antropoloji eklenir, tamam.''
Ve Fırat Üniversitesi'nden örnek veriyorum.
Rektör Yardımcısı öfkeli. O günden sonra benle hiç konuşmuyor.
....................
Bölümler arasında sızmalar, yayılmalar...
Tarih bölümüne bakıyorsunuz ilahiyat fakültesinden mezun, bir şekilde hadisle, tefsirle ilgili bir alanda doktora yapmış bir genç başvuruyor. Kadro uygun, alınıyor.
Felsefe bölümündeki kadro...İlahiyat mezunu genç islam felsefesi konusunda doktoralı. Tamamdır.
Önümüzdeki yıllarda Resim Bölümüne İslamda minyatür konulu doktora tezi hazırlamış birisi alınırsa, ssürpriz olmayacak.
Mizah gibi, müzik bölümüne de islamda müzik aletlerini gelişimi konusunda doktora yapmış birisi kadroya dahil edilebilir.
İslamda ayinler, raks konusunda doktoralı birisi de spor bölümüne başvurabilecek.
..................
Aslen Mardinli bir ailenin oğlu, Lübnan'da yetişmiş. Dekan diyor ki, Coğrafya Bölümünde sen bunu değerlendireceksin. Rektör Bey de böyle buyuruyor. Ziyaretime gelen gençle konuşuyorum. Türkçesi perişan, pejmürde. Fransızca eğitimi var. Beyrut'ta bir üniversitede (!) Sınır Aşan Irmaklar konulu doktora tezi hazırlamış. Dekan'a olumsuz görüş bildiriyorum. Bana ters ters bakıyor. Demek ki, '' Tamam ben onu göreve başlatacağım,'' müjdesi vermiş. Zor durumda kalıyor. Tehditkar . '' Bir gün senin de bana işin düşer elbet,'' diyor. Ve ekliyor, '' Sen hala rektörlerin yetkisini önemsemiyorsun. Sizden bir hanımı Edirne'ye sürmüştü, haberin olsun! Bekle. ''
Bana gözdağı veriyor. Aldırmıyorum. O Lübnanlı genç Hukuk Fakültesi'nde öğretim üyesi oluyor. Hangi Türkçeyle ders veriyorsa artık.
YÖK...
Taşra üniversitelerinde ders yapıldığını,
nitelikli eleman yetiştirildiğini mi zannediyor acaba ?
----------------------------