Dijital uygulamalardaki inovatif gelişmeler, her geçen gün daha güçlü teknolojik yeniliklere kapı aralamakta; bu doğrultuda kuantum fiziği özellikleri ile geliştirilen bilgisayarlar da yeni ufuklar açmaktadır.

Klasik bilgisayarlarda bit değerleri sadece “0” veya “1” olabilirken, kuantum bilgisayarlarda kübit değerleri belli olasılıklarla “0”, belli olasılıklarla da “1” olabilmektedir.

Bu sayede aynı anda birden fazla işlem yapabilme avantajı, kuantum bilgisayarları üstün kılmaktadır. Bu avantaj, büyük veri analizlerine / yapay zekâ uygulamalarına / şifre çözümlemelerine / optimizasyon problemlerine / malzeme bilimlerine / biyoteknoloji uygulamalarına büyük katkı sağlamaktadır. Kuantum çağına ramak kala yapılan çalışmalar ve elde edilen deneyimler, klasik hesaplama yöntemlerine ve hibrit çözüm tekniklerine sinerjik katkı sağlamaktadır. Kuantum teknoloji ile uyumlu algoritma ve uygulamaların geliştirilmesi, siber güvenlik açısından da önem taşımaktadır. Kuantum bilgisayarlar beklenen kapasitelere ulaştığında bu yetkinliklere sahip olacak firmalar / ülkeler teknoloji yarışında önemli bir üstünlük sağlayacaktır. (https://www.aselsan.com.tr/tr/inovasyon/haber-detay/kuantum-bilgisayar-cagi-basladi-3827 ; kaynağından yararlanılmıştır)

21. yüzyıl; öncekilere hiç benzemeyen adeta insanlık üzerine algı yöntemlerinin tüm teknolojik parametreler kullanılarak uygulamaya konulduğu bir evre halini almıştır. Fayda odaklı / iyi görünümlü, teknolojik cihazlarla insanlar, bağımlılık aşamasına gelebilmekte, dijital iz dikkate alınmadan beğenilmek / görünür olmak adına paylaşımlar yapılabilmektedir. Bunun neticesinde birçok kişisel / toplamsal özellik, big data havuzunun birer veri madeni olmaktadır. Bu ham veriler, belirlenen kadrajdaki hedef merkezli, mevcut kuantum teknoloji yöntemlerimle tam saha presli olarak analiz edilip sentezlenerek, psikolojik temelli sosyolojik boyutlu birer algı dokümanı halini alabilmektedir. İnsanlık artık dijital ortamın odağındadır. Eğitimden sağlığa, ekonomiden spora kadar her sektörün sanalı oluşturulmuş; “e- ” girişli linkler yaşamın bir parçası haline gelmiş; daha doğrusu insan hayatı nesnelerin internetinin merkezine taşınmıştır. Dijital okuryazarlığı olmayan bireyler / toplumlar, ana kumanda masasındaki yönetmenlerin, uzaktan kumandalı bir piyonu haline gelebilmektedir. Eğitim ile bu durumun tersine çevrilmesi, bir keyfiyet değil bir zorunluluktur. 21. yüzyıl becerileri doğrultusunda, kuantum gerçeği / farkı fark edilmeli ve eğitim programlarına yansıtılmalıdır. 

Eğitim; milli, manevi ve insani değerler ile birlikte, bireyin olumlu davranış değişikliği kazanmasını sağlamak / bireyin gelecek hayatında karşılaşabileceği değişkenler karşısında vizyoner kararlar alabilme becerisini kazanmasını sağlamak adına, örgün / yaygın / sargın uygulamaları ile hayat boyu devam eden bir tekâmül sürecidir. Birey eğitiminin geleceğine ışık tutan / rehberlik eden eğitimcilerin, kuantum teknolojisinin temel ilkeleri hakkında bilgi sahibi olmaları, hayat rehberliği boyutunda bireylerin geleceğe hazırlanmasında büyük önem arz etmektedir.

Çünkü; geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin, güncel dijital okuryazar olmalarını sağlamak / kuantum gerçeği ile tanıştırmak / felsefik ve analitik düşünmeye yöneltmek, sorumluluk sahibi büyüklerin öncelikli görevlerinden olmalıdır. Bir bayrak yarışı misali, mevcut teknolojiye son yarışçı formatında giriş yapıp, Milletimizin geleceği için kuantum temelli, iyonosfer yönlendirmeli algısal olgulara karşı, değerlerine sahip olan / sorgulamayı bilen / faydalı teknoloji üretebilen, inovatif sprinterlerin yetiştirilmesine her zamanınkinden çok fazla ve öncelikli olarak ihtiyaç vardır. Gençlerimizin geleceğine yön verecek konular, “ama / fakat” ön eklerine bağlı kalmaksızın anlatılmalı; onların ufuk çizgisi, karasal klasik öngörüden, dijital kuantum uzgörüye yükseltilmelidir.


Bu satırlar; M. TUNCEL, Toplumsal Farkındalık, Nevşehir - 2022; çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.