GÖRELİ SÜVARİ BAŞMUALLİM ŞÜKRÜ HÜSEYİN BEY

GÖRELİ SÜVARİ BAŞMUALLİM ŞÜKRÜ HÜSEYİN BEY

Dr Emrullah Güney

Jeomorfolog, Profesör

1329-1913 doğumlu, babam Göreli Şükrü Bey, 1930 Dönemi , Atatürk yaşıyorken eğitimci olmanın mutluluğunu tadmış bir insandı.

Nevşehir Orta Mektebi mezunları bir sınava giriyorlar. Değil lise, orta mektep bile pek azdır ülkede. Adana Mıntakası Maarif Emaneti, İsmail Habib Sevük imzasıyla Nevşehir Kazası Kaymakamlığı’na gelen yazıda, ülkemizin 6  yıl önce savaşlardan utku kazanarak çıkmış olduğunu, fakat bundan sonra eğitim alanında yeni utkulara gerek olduğunu, bunun için işe köy çocuklarını eğitecek muallimlerin yetiştirileceğini açıklıyordu.

Devlet katında adamı olmak…Önemlidir o yıllarda. İleri görüşlü bir köylü olan Kofalakoğlu Hüseyin Çavuş bir oğlunun devlet hizmetine girmesini gerekli görür. Açılan sınavı kazanan iki Göreli…Şükrü Hüseyin, Ahmet Mehmet…Daha soyadı yok. Göre’den yola çıkıp yayan yapıldak Niğde’ye ulaşıyorlar. Oradan bir kamyonla Ulukışla…Haydarpaşa’dan kalkan tren köy çocuklarını, muallim namzetlerini alıp götürüyor. Toros tünelleri, Çukurova…İç Anadolu Yaylasında güz soğukları başlamışken Çukurova hala sıcaktır. Adana Muallim Mektebi’nde açılan kursta canla başla çalışır iki emmioğlu. Derin özlemler olsa da dayanırlar. Köye başaramadan dönmenin kahredici ağırlığını düşünerek çalışırlar. Kış ılık geçer; paltoları bile yoktur; üşümezler. Sonra Nisan sıcakları başlar. Çukurova yana yana ördolur / Her sineği bir alıcı kurdolur. Yayla çocukları sapır sapır dökülür. Dersler aksar. Hukukçu Eğitimci İsmail Habib Bey, Maarif Vekaleti’ne telgraf gönderir. ‘’Telefat verilebilir’’ der tel yazısında. Vekalet bir çare bulur: Kurs Konya’ya taşınır. Bir ders yılı biter , imtihanlarda muvaffakiyet tamdır ve Göreli iki genç artık muallimdir. Yeni rejimin, Kemalist Türkiye’nin eğitim neferidir artık onlar. Rönesans erleri, Cumhuriyet’in hümanizma gönüllüsü yanarcalardır.

İlk atama yeri Gavur Enehil ( Dikilitaş Köyü günümüzde belediye örgütü olan bir kasabadır ) . 6 yıl önce Ahali Mübadelesiyle gelmiş Rumeli muhacirlerinin köyü. Göreli Şükrü Bey Türkçeyi 7 yaşında öğrenen çocukları eğitmekle kalmaz, ergin insanları, yaşlıları da Cumhuriyet ışığıyla bilgilendirir. 7 yıllık cumhuriyeti yıkmak için şer güçler boş durmamaktadır. Şeriat propagandası etkilidir. Genç muallim halka doğru yolu gösterir. Aralık ayında Menemen Olayı Enehil Köyü’nde derin etki bırakır. Çünkü çevre köylerden birçok kişi yobazların etkisi altında kalıp Cumhuriyet’i yıkmağa yönelik eylemlerin içinde yer aldıklarından toplanıp götürüldüğü halde Enehil’den tek bir kişi tutuklanmamıştır. Köyün ileri gelenleri, yaşlılar topluca mektebe uğrayıp kendilerine doğru yolu gösteren genç muallimi sevinç gözyaşlarıyla kucaklar, minnettarlıklarını söylerler.

Şükrü Bey, Muallim Mektebi çıkışlılarla arasındaki farkı kapatmak için canla başla çalışır. Kaza mekteplerinde onlar toplanmıştır ve Köy Muallim Kursu çıkışlılara tepeden bakmaktadırlar. Enehil’in tek muallimli köy mektebinde bir yandan okuma yazmayı öğretirken, bir yandan kitaplar getirtir, okur, bilgilenir. 1928 öncesi yayımlanmış Arap harfli Ruhiyat, Edebiyat  kitapları da elinin altındadır, onlardan da yararlanır.

Genç Cumhuriyet yoksuldur. Köy muallimine ancak 30 TL aylık verebilmektedir. O günün koşullarında bu parayla bekar bir insanın kendi köyü dışında yaşaması zordur. Fakat Enehil’in temiz yürekli halkı genç öğretmene masraf ettirmezler. Böylece O da 30 TL olan aylığının 7.5 lirasını verip İbrahim Alaaddin (Gövsa ) Bey’in Pedagoji kitabını alıp okuyabilir.

……………….

Enehil , Suvermez köy ilk mektepleri…Her yerde tek muallim. Ortodoks Karamanlı halkın bıraktığı kilise sağlamdır. Köyün ilerigelenleri buraya göz koyarlar. Göreli Şükrü Bey, binbir zorlukla söğüt, kavak oklukları toplar. Çocukluk arkadaşı marangoz Cicibıyık Sülmanı çağırır, evinde konuk eder, birlikte çalışırlar, eğitimin önemine inanan Suvermezlilerin  yardımıyla  kilise artık okul olarak eğitim vermeğe hazırdır. 1939-40  Ders Yılında Pazarören Köy Eğitmen Kursu’nda ders vermekle görevlendirilir Şükrü Bey. Zamantı Çayı kıyısında çayırların üzerinde bir gezgin yazı tahtası, bir yerküre…Askerliğini onbaşı ve çavuş olarak tamamlamış gençler kendi köylerinde çocukları eğitmek üzere yetiştirileceklerdir. Burası Pazarören Köy Enstitüsü için bir laboratuvar işlevine  sahiptir. Müdür Sabri Kolçak ile iyi anlaşır Şükrü Bey. Bu arada baltalamalar, dedikodular da Enstitü’nün kuruluş evresinde başlamıştır.

Başarılı bulunmuştur Şükrü Bey. Maarif Vekaleti, eğitmenleri denetleyecek kılavuz muallimler arar. Muallim Mektebi çıkışlılar görev isterler. Görev Şükrü Bey’e verilir. Gezici Başmuallim olarak çalışmağa başlar. Bir ders yılı boyunca ders verdiği, yetiştirdiği eğitmenleri şimdi de denetleyecek, onlara rehberlik edecektir.

Niğde Vilayetinin Nevşehir ve Arapsun (Gülşehir)  kazalarında eğitmenli köy mekteplerini 1940-56 arasında denetler. Tüm eğitmenler onu kardeşcesine sever, bağlanırlar. Klasik anlamda bir ‘’müfettiş’’ olmaz O. Eğitmenin sırdaşı, can yoldaşı olur. Yol yoktur, motorlu araç yoktur. Fakat Şükrü Bey’in iki cins atı vardır : Dorat, Kırat…Eğerinde atılı halı heybede yalnız teftiş defterleri değil, eğitmenine vereceği merhem, ilaç vardır. Çocuklara dağıtacağı defter, kalem, kitap, dergi vardır. 2. Dünya Savaşı içinde Göre’de atlar duradursun, O bırakır denetmenliği , üniformasını giyer; Niğde’de, Suriye Sınırında, Kilis’te askerlik görevini yerine getirir. Sonra yine döner sevgili eğitmenlerinin kutsal eğitim ocağına.

Nevşehir Kazası, Niğde Vilayeti’nden 20 Temmuz 1954 günü çıkarılan yasa ile ayrılır ve il yapılır. O yıl artık Gezici Başmuallimlik sona ermiştir.

Nevşehir içinde Zafer İlkokulu’nda görev yapar. Kuzeyde Hırka Dağı görünür okulun avlusundaki çardaktan. Orada otururken özlemle eski günleri düşünür. Süvari Başmuallim Şükrü Bey Kızılırmak boylarının efsane eğitimcisi zor alışır sabit öğretmenliğe. Fakat çalışması gerekir. Görev görevdir. Sonra 20 Temmuz İlkokuluna  geçer.  Her gün, cumartesi de yarım gün olarak, sabah Göre’den gelir yürüyerek, akşam döner yürüyerek yine. 1957-58  Ders yılında Göre’ye atanır ve 1971 yılında, gelininin atanması için yerini boşaltarak , emekli olur.

Şükrü Güney eğitimci olsa da bağ bahçe işlerinde özünü iyi yetiştirmiştir. En iyi elma ve armut türlerini bulur, getirir, aşılar. Kaliforniya, Golden Starking…Ayrıca piyasada iyi gelir getiren armut türleri…

O bir alaylı baytardır. Doğuramayan inek mi var Göre’de, Güvercinlik’te, Çardak’ta hemen Şükrü Bey’i çağırırlar. İğne yapar, buzağıyı doğurtur. 1960 sonrasında İl Veteriner Müdürlüğü yarışmalar düzenlerdi. Şükrü Bey, ardarda montafon düve yetiştirerek birincilikler almıştır.

Elinin altında sürekli bir Tıp Ansiklopedisi bulundurur. Okuya okuya bir sağlık görevlisi gibi özünü yetiştirmiştir. Hangi sayrılığa hangi bitki iyi gelir; bilir. Hangi sayrılığın iyileşmesi için nasıl bir beslenme düzeni kurulmalıdır ; bilir.

İyi resim çizer, yaşamını anlattığı yazıları çizgileriyle süslü, bezekli duruma getirirdi.Göre’nin, Nissa’nın, Muşkara’nın, Kapadokya’nın tarihini de iyi bilir; yorumlar yapardı. 

İşlek el yazısıyla köylünün istidasını ( dilekçe, arzıhal ) yazar. Sahip olduğu halde, daktiloya alışmamıştır. Valilik makamına ulaşan her dilekçe dikkate alınmış, işleme konulmuş, yanıtı verilmiştir.

Günde 3 gazete okur, hoşlandığı yazıları keser, saklardı. Nitelikli dergileri izlerdi.Televizyonda açık oturumları seyreder, notlar alır, öğretmenlerle, köylüyle

Göre’de gelenekler, görenekler, folklorik ögeler konulu lisans, yüksek lisans tezlerinde kaynak kişi olarak verdiği bilgiler erişilmez değerdedir.

Babam Gezici Başöğretmen Şükrü Güney, 1991 yılı Ocak ayında sonsuzluğa yürüdü. O göçüp gittikten sonra dünyam boşaldı…Babasızlığın acısını derinden duydum.

15 Mayıs 2023. İzmit