İmam Hüseyin ve Aşûra

    İmam Hüseyin ve beraberindekileri Aşûra gününde kerbelada 72 kişinin şehit edilmesi anma dönemi neden ile Doktor Alı Şeraiti sözlerinden bölümler ile bu günlerin mesajını vermeye çalışacağım.   

Garip! Kerbelâ sahnesi birdenbire gözlerimin önünde yeryüzü genişliğinde yayılıverdi; Hüseyin'in komutasında, Fırat kıyısında durmuş, yetmiş iki kişilik bir saf tarih boyunca uzanıverdi. Başı, Adem ile başlıyor ve sonu ahir zamana kadar, tarihin bitimine kadar devam eden bir saf.

                                          ----------------------------------------

Öyleyse Hüseyin, Yezid'in içki içmesi ve alçaklık yapması nedeniyle ona savaş açmış ve bu acı olaya sebebiyet vermiş bir politikacı değildir. O, Adem'den itibaren elden ele dolaşıp insanlığın eline geçen ve şimdi de Hüseyin'in elinde olan al bir bayrağın vârisidir. Hüseyin de, "Her ay Muharrem, her gün Aşûra ve her yer Kerbelâ" şiarıyla bu bayrağı elden ele emanet ederek insanların rehberlerine ve insanlık tarihinde adaletten yana olan tüm özgür insanlara teslim etmiştir. İşte ölüme ve bayrağı tüm nesillere bırakmak için gittiği bu son anda gelecek asırlara haykırır:

"Acaba bana yardım edecek biri var mı?"

                                              --------------------------------------

Her türlü aşağılığa sessiz kalanlar ise yaşadıkları sürece tarihin sönük ve aşağılık ölüleri olmaya mahkumdurlar. Bir bakın! Bugün; kaçabilecekleri yüzlerce sığınak, sığınabilecekleri yüzlerce şeri hüküm varken Hüseyin’le birlikte ölümü seçenler mi, yoksa Hüseyin’i bırakıp Yezit karşısında susmayı tercih edenler mi yaşıyor? Hala diri olanlar kimler?

                                          ----------------------------------------

Şimdi şehitler işlerini bitirmiş bulunmaktadır! Sönüp gitmişler! Hepsi rollerini güzelce oynadı. Öğretmen, müezzin, yaşlı, genç, kadın, hizmetçi, efendi, soylu ve çocuk… her biri bütün çocuklara, yaşlılara, kadınlara; büyük küçük herkese örnek olacak bir ölümü seçerek orada kendi sınıflarını temsil ettiler.
Bu şehitler o gün iki şey yaptı. Hüseyin’den kölesine, çocuğundan kardeşine, öğrencisinden, öğretmenine, soylusundan sade vatandaşına kadar hepsi, tarih boyunca yaşayacak bütün insanlara; güç yetirdiklerinde nasıl yaşamaları gerektiğini, yetiremediklerinde ise nasıl ölmeleri gerektiğini öğretmek üzere, şahadetle yüz yüze gelmiştir.

Bu şehitler bir şey daha yapmıştır: Her biri, egemen rejimlerin politika, din, sanat, felsefe, ahlak, duygu, düşünce ve insanlığı kendi isteklerine kurban edip zulüm ve cinayetlerine araç olarak kullandıklarına tanıklık ettiler.

                                          ----------------------------------------

Hüseyin, bize şehadetinden daha büyük bir ders vermiştir: Haccı yarıda kesmek ve şehadete yürümek! O, bütün geçmişleriyle ecdadının atası ve babasının, ihyası uğruna cihat ettikleri Haccı yanda keserek şehadeti seçiyor. Evet, Hüseyin Hac merasimini bitirmiyor. Hüseyin böyle yapmakla, tarihin tüm hacılarına, tarihin tüm namaz kılanlarına ve İbrahim'in sünnetine inanan herkese şunu öğretmek istiyor: eğer imamet olmazsa, rehberlik olmazsa; eğer hedef olmazsa, eğer Hüseyin olmaz da Yezid olursa, Allah'ın Evi'ni tavaf etmek, puthaneyi tavaf etmekle eşit olur. Hüseyin Haccı yarıda bırakıp Kerbala'ya yöneldiği anda tavafa onsuz devam edenler, Muaviye'nin yeşil sarayında tavafa duran kimselerle müsavilerdirler.

                                      ----------------------------------------

Eğer bir adam Aşura gününde başına ve bedenine jilet attığı, Hüseyin’e olan aşkı nedeniyle işkenceden ve acıdan zevk aldığı halde, Hüseyin’i yanlış tanıyor ve Kerbela’yı doğru anlayamıyorsa kimdir bunun sorumlusu? Bir kadın tüm varlığı ile ağladığı halde, Zeynep ve Fatıma adı tüm kemiklerini ateşle tutuşturduğu halde, işe yarayacağına ve değeceğine inandığı an canını vermeye hazır olduğu halde; bu iki şahsiyeti tanımıyorsa, sözlerinden tek satır bilmiyorsa, hayatlarına ait tek kelime okumamışsa, Fatıma’yı sadece böğrüne kapının çarptığı günde, Zeynep’i de bir tek çadırından çıkıp şehitlerin yanına giderken hatırlıyorsa, sadece Aşura sabahından öğlenine kadar onun hakkında malumat sahibiyse, ardından Zeynep’in izini kaybediyor, görevinin başladığı asıl yerden ve zamandan habersizce bunun sorumlusu kim?

                                          ----------------------------------------

Oysa biz, Hüseyin için ağlama, Hüseyin’i sevme görüntüsü altında Yezid’le el ele vermiş, aynı yaşam öyküsünü paylaşmaktayız. Hüseyin ise bu öykünün son bulmasını istiyor.

                                               ----------------------------------------

Ve Hz. Hüseyn 72 yaranıyla beraber, elindeki imkanların en iyisiyle yüce ilahi çağrısını duyurur…

Şehid olmuşlardır… Susuzlukla kavrularak can ve kan vermişlerdir…

Tüm sevdiklerini kanlar içinde gören Hüseyn, karşısındaki kinle dolup taşmış, yağmalayıcı düşmandan başkasını göremeyen Hüseyn seslenir:

“Bana yardım edip, öç alacak var mı?”

O; kendisine yardım edip, öç alacak kimse olmadığını biliyordu.
 Bu sorusu, yarının insanlık tarihine, geleceğe ve bize sorulmuş bir sorudur.
 Bu sorusu Hüseynin aşıklarından olan beklentisini açıklıyor…

                                               ----------------------------------------

Hak ile batılın çarpıştığı savaş alanında olmadıktan sonra; çağının şahidi, toplumunun şehidi olmadıktan sonra nerede olursan ol! İster namaza dur, ister içki sofrasına otur; ne fark eder!

                                          ----------------------------------------

Şehadet; Tarihin sürekli hak ve batıl savaşında bulunmaktır. İmam Hüseyin’i yalnız bırakıp şehit olmayanlar hepsi ayindir. Her 3 grupta ayindir:

Hüseyni, Yezid ve onun paralı askerleri ile yalnız bırakanlar,
Cennet havası ile mihraplarda, tekke, zaviyelerde veya çilekeş hanelerde ibadet edenler,
Yezidin gücünden korkanlar hepsi aynıdırlar.
Çünkü her asır ve zamana katılan Hüseynin yanında durmayanlar, nerde olurlarla olsunlar ayindir. Mümin ve kâfir, katil ve zahit ayindir, 
 
                                                      Ali Haydar
                                                      25.10.2015