Kapadokya’nın merkezi Nevşehir'in en önemli ilçelerinden biri olan Avanos’ un tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır...

Türkiye'nin en büyük nehri Kızılırmak üzerinde kurulan Avanos ilçesi yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği 4 Mevsim coğrafyası ile çanak çömlekleriyle ünlü bir açık hava sanat atölyesini andırır. 

Nevşehir'in Bu muhteşem tarihi Avanos ilçesi 'Bir Kasaba Hikayesi' proğramı ile DiyanetTV'de ekranlara geldi.

Avanos ilçesinin Tarihi;

Geçmişinde Hitit, Frig, Pers, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyan Kapadokya'nın bir parçası olan Avanos da, en az 4000 yıl öncesine kadar uzanan tarihiyle yörede önemli bir yere sahiptir.

1967 yılında İtalyanların Topaklı Höyüğünde yaptıkları kazılardan elde edilen bulgulara göre; Avanos'un tarihinin Etiler'e kadar uzandığı söylenmektedir. Hititler, Medler, Frigler, Asurlular, Persler, Keltler, Kapadokya Krallığı, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar muhtelif sürelerle Avanos tarihinin değişik evrelerinde yer almışlardır.

  Pek çok tarihçiye göre, Avanos'un ismi Hititler döneminde "Zuwinasa", Asurlular döneminde "Nenansa", Bizanslılar döneminde "Venessa", Selçuklular döneminde "Evenüz" dir. Osmanlı döneminde de "Uvenez, Evenez, Avanoz" olarak söylenirken, zamanla "Avanos"a dönüşmüştür. 

Avanos, Selçuklular döneminde Avanos ismine kaynaklık eden "Evenuz" kelimesinin ayrıştırılmasında "Evani", "kap, mutfakta kullanılan kaplar, kacaklar, mutfak eşyaları", "Evenüz" de çanak, çömlek yapan bir yer olduğuna göre "Evani-öz , Even-öz"yani kap yapan, çanak çömlek yapan kasaba anlamına gelmektedir. 

Selçuklu dönemi, Avanos'un kuruluşuyla ilgili bilinen en yakın dönemdir. O döneme ait ilk ve en önemli eser, 1202 yılında dönemin sultanı Alaaddin Keykubat adına yaptırılan "AlaaddinCamii"dir. Zamanla bazı ilavelerin yapıldığı camii, 1956 yılında restore edilmiştir. Mescidin yapıldığı 1202 yılına kadar sadece 5-6 haneden oluşan küçük bir topluluk olan Avanos; Çağşak, At Deresi, Kuşçin, Damönü, Meleklik, Sarıkaya, Güvercinlik, Gövtepe, Ağdere, Biledor ve Kızılöz bölgesinden gelenlerin toplanmasıyla çoğalır ve büyür. Avanos'un ilk mahallesi böylece oluşur ve mahalleye, mescidi yaptıran çavuşun adı verilir (1249 Yılı). Bu, bugün "Alaaddin Mahallesi" olarak bilinen "Çavuş Mahallesi"dir.

  1867'den 1877'e kadar ilçe olan Avanos, bu tarihte tekrar köy haline dönüştürülür. 1887'e kadar köy olarak devam ederken, anlatıldığına göre; bir araya gelen 5 Avanoslu ilçe merkezi olan Gülşehir'e giderek, maliyede muhafaza edilen sandığı (kasayı) kaçırıp, Avanos'a getirir. Durum, ilgililerce hemen saraya bildirilir. Fakat Sultan Abdülhamit'in yaverlerinden sarayda görevli Avanoslu Kurena Arif Bey'in devreye girmesiyle konu kapatılır ve böylece Avanos'a 1887'de ilçe olma hakkı tekrar verilmiş olur.

  1888'de bir kaza olarak Kırşehir Vilayeti'ne bağlanan Avanos, Nevşehir'in 1954'te vilayet olması üzerine Nevşehir'e bağlanır. O tarihten bu yana, gelişen ve büyüyen Avanos, Kızılırmak’ın iki yakasına kurulmuş 13.533 nüfuslu, turistik bir ilçedir.

Pek çok film ve hikâyeye konu olan Kızılırmak, ilçeyi doğudan batıya tam, ortadan ikiye ayırır. Hititler dönemindeki ismi "Marassantia", Bizans döneminde ise "Halys"dir. Irmak, Avanos'un iki yakasını, ikisi çevre yolu, biri taş, diğeri asma olan dört köprü ile birbirine bağlar.

Taş köprü, Sultan Abdülhamit döneminde sarayda görevli Avanoslu Kurena Arif Bey'in katkılarıyla 1898 yılında yapımına başlanmış, 1900 yılında hizmete açılmıştır.  Uzunluğu 151 m. olan taş köprünün yaya bölümü 1995 yılında tadilat görerek genişletilmiştir.

  Tahta köprü ise, 1973 yılında, 180 m. uzunluğunda, 2,30 m. eninde, sadece yaya yürüyüşüne uygun olacak şekilde ve demir ayaklar üstüne ahşaptan yapılmıştır. 1994'te onarım gören, Türkiye'nin 2. asma köprüsü olma iddiasındaki köprünün, özellikle Kızılırmak üstündeki bölümü hafif salıncak gibi sallanmasıyla, konuklarına keyifli dakikalar yaşatmaktadır.

Avanos'un Tarihi Köprüleri

Avanos´un iki yakasını, ikisi çevre yolu, biri taş, diğeri asma olan dört köprü ile birbirine bağlar.

Taş köprü, 

Sultan Abdülhamit döneminde sarayda görevli Avanoslu Kurena Arif Bey´in katkılarıyla 1898 yılında yapımına başlanmış, 1900 yılında hizmete açılmıştır. O günün parasıyla 3700 lira harcanarak yapılmış köprü, iki tarafındaki başlıklarıyla beraber, toplam 11 ayak üstüne oturtulmuştur. Ayakların yapımında kullanılan taşlar, Avanos yakınlarındaki çeç ve karadağ bölgesinden manda kağnılarıyla getirilip yerleştirilmişlerdir. Taşların hiçbir aşınmaya uğramaksızın, hala ayakta kalması, bugün bile dikkat çeken bir durumdur. Köprünün ayaklarının, halk arasında sarı-kara ustalar olarak bilinen Türk ustalarca yapıldığı söylenmektedir. Hatta, aynı ustaların 1895 yılında Avanos´un çarşı içindeki eski hükümet konağını da yaptıkları ileri sürülmektedir. Köprünün üstü, yapıldığında önce tahtayla kaplanmış ve 20 yıl boyunca geçiş ücrete tabi kılınmış, fakat tahtalar zamanla yıpranınca, o yıllarda Kırşehir Milletvekili olan Avanoslu Ali Rıza Bey´in yardımlarıyla 1924´te değiştirilmeye başlanmış, çalışma 1926´da tamamlanarak, beton haline getirilmiştir. Beton kısmın yapımı, Wolf isimli bir Macar ustanın öncülüğünde, bazı Türk ustaların da katılımıyla oluşan ekip tarafından, dönemin fiyatlarıyla 60. 000 liraya mal edilerek gerçekleştirilmiştir.

Uzunluğu 151 m. olan taş köprünün yaya bölümü 1995 yılında tadilat görerek genişletilmiştir.

Tahta köprü ise;

1973 yılında, 180 m. uzunluğunda, 2,30 m. eninde, sadece yaya yürüyüşüne uygun olacak şekilde ve demir ayaklar üstüne ahşaptan yapılmıştır. 1994´te onarım gören, Türkiye´nin 2. asma köprüsü olma iddiasındaki köprünün, özellikle Kızılırmak üstündeki bölümü hafif salıncak gibi sallanmasıyla, konuklarına keyifli dakikalar yaşatmaktadır.

Çanak Çömlek Atölyeleri

Kapadokya’ya gittiğinizde aklınızda kalacak ve anılarınızı dolduracak yeganelerin peribacaları, yeraltı şehirleri, uçsuz bucaksız vadilerle sınırlı kalacağını sanmayın! Geçmişin bilgeliğiyle vakur görünen bu yörenin halkının aslında atadan babadan, kısacası genden gelen sanatçılar olduğunu Avanos çömleklerini görünce anlayacaksınız. Hatta görmek yetmeyecek, belki geçeceksiniz çarkın başına, siz de denemek isteyeceksiniz.

Avanos çömlekçilerinde;

Evinizde mutfağınızda kullanabileceğiniz güveçler, küpler, testiler; aksesuar olarak kullanabileceğiniz Hitit ve Frig sanatını yansıtan mumluklar, tabaklar, kadehler, özellikle turistlerin çok ilgi gösterdiği gözyaşı şişeleri, Osmanlı ibrikleri,  sarkaçlar, şamdanlar, Hitit güneşi testisi bulabilirsiniz.

Ve işte Avanos'tan Mustafa Taşkın'ın objektiflerinden kış görselleri;

Avanos: Kapadokya’nın merkezi Nevşehir'in en önemli ilçelerinden biri olan Avanos’ un tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Kültürel özellikleriyle bölgenin “El Sanatları Merkezi” olarak öne çıkan Avanos özellikle çanak-çömlek ve seramik üretimi, halı ve kilim dokumacılığı gibi geleneksel el sanatları açısından oldukça zengindir. Kızılırmak’ın ikiye böldüğü Avanos peri bacaları, tarihi konakları ve sokakları, çömlek atölyeleri, halı üretim yerleri, kayadan oyma gösteri merkezleri, butik otel ve restoranları ile ziyaretçilerin büyük ilgisini çekmektedir.

Çanak – Çömlek Atölyeleri: Avanos denince akla ilk olarak çömlek atölyeleri gelir.  Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen çamur Avanoslu ustaların elinde sanata dönüşür. Avanos’ta çanak çömlek yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Aşık Seyrani’ nin “Kör de bilir Avanos’un yolunu, testi bardak kırığından bellidir.” sözü, Avanos’ta çömlekçiliğin ne kadar köklü olduğunu özetlemektedir.

Alaaddin Camii: 1202 yılında dönemin Sultanı Alaaddin Keykubat adına yaptırılan camii Avanos’ un Selçuklular döneminden kalma en eski ve önemli eserlerinden birisidir. 1948 yılındaki onarım sırasında şimdiki minare camiye eklenmiştir.

Zelve Açık Hava Müzesi: Zelve Açık Hava Müzesi; kiliseleri, etkileyici manzarası, kendine özgü peri bacası oluşumları ve zengin tarihiyle bölgenin en çok ziyaret edilen ören yerlerindendir. 9-13.yy’ları arasında Hristiyanlığın en önemli dini merkezlerinden biri olan Zelve Hristiyan din adamlarına ilk dini seminerlerin verildiği köylerden biridir.

Paşabağları: “Rahipler Vadisi” olarak da bilinen bu bölge eskiden münzevi bir hayat sürmek isteyen rahiplerin inziva yeri olarak kullanılmıştır. Üzüm bağları arasında bulunan büyük boyutlu peribacalarının içinde küçük şapeller ve keşiş hücreleri bulunmaktadır. Bunlardan en bilineni içerisinde taştan bir yastık ve yatak bulunan Aziz Simeon Şapeli ve Keşiş Hücresi’dir.

Çavuşin Köyü: Avanos’un 6 km güneyinde bulunan Çavuşin köyü terk edilmiş eski köy yerleşimi görüntüsüyle büyüleyicidir. Kapadokya’nın en eski kiliselerinden Vaftizci Yahya Kilisesi burada bulunmaktadır. Erken Bizans yapı özelliklerini gösteren kilisenin 5. yy’ dan kaldığı düşünülmektedir. Bir diğer önemli kilise de 10. yy eseri Nikeforos Fokas (Çavuşin) kilisesidir.  

Özkonak Yeraltı Şehri: Avanos’ un 15 km kuzeyinde bulunan yeraltı şehri büyük tıhraz (sürgü) taşları, odaları ve savunma yapıları ile dikkat çekmektedir. Yeraltı şehrinde çeşitli odalar, havalandırma bacaları, su kuyusu, şırahane ve yuvarlak kilit taşları görülebilmektedir.  

Belha Manastırı: Özkonak Kasabası’nda görebileceğiniz bir diğer yapı da Belha Manastırı’dır.  Burada kilise, yalı damı ve ayazma olarak adlandırılan tarihi kalıntılar bulunmaktadır.

Dervent Vadisi: “Hayal Vadisi” olarak da adlandırılan ve peribacalarının ilginç görüntüler oluşturduğu vadide deve biçimli kaya buranın sembolü haline gelmiştir. Vadi içerisinde özellikle fotoğraf meraklılarının ilgisini çekebilecek birçok doğal oluşum bulunmaktadır.  

Vadiler: Kapadokyanın en güzel yürüyüş parkurlarından olan  Güllüdere I, Güllüdere II ve Kızılçukur  vadileri muhteşem güzellikler barındıran vadilerdir. Bu vadiler içerisinde Üç Haçlı Kilise, Ayvalı Kilise, Haçlı Kilise, Yovakim ve Anna Kilisesi, Üzümlü Kilise (Aziz Nichitas Kilisesi) ve Direkli Kilise gibi önemli inanç merkezleri bulundurmaktadır.

Dereyamanlı Kilisesi: 4.yy sonu ile 6.yy arasına tarihlenen kilisenin içinde zemine oyulmuş mezar ve duvarlarında kabartma şeklinde yapılmış çeşitli haçlar bulunmaktadır. Bu haçlar arasında Malta, Latin ve Yunan Haçları dikkat çekicidir.

Çeç Tümülüsü: Yüksekliği 30 metre, çevre genişliği 300 metre civarında olan Tümülüs masa gibi düz bir dağ üzerine oturtulmuş koni görünümündedir. Yapımında kırık taşların yığma malzeme olarak kullanılması tümülüs‘ün hem kral mezarı hem de kült yeri olabileceğini düşündürmektedir.

Kaynakça:

* İŞCEN Yavuz, İŞCEN Olcaytu Ayça      Kapadokya Yaşam ve Gezi Rehberi     2009

* İŞCEN Yavuz    Avanos Yaşam ve Gezi Rehberi    2011

Hazırlayan: Mustafa GÖK, Turizm Araştırmacısı, Avanos Turizm Danışma Bürosu, 2018

(Avanos Turizm Danışma Bürosu, Kasım 2018)