Orhan Kemal

Orhan Kemal’in kalemiyle bu yıl tanıştım. 2025’e kadar hiçbir eserini okumamış, okunacaklar listesine de eklememiştim. Eklememe nedenim de yoktu aslında, sadece aklıma gelmemişti.

Bu yılın başında El Kızı’nı okumuştum. Nedendir bilmiyorum, bir ara bu kitap çok okunur olmuştu. Birçok bookstagram sayfalarında bu kitabı görüyordum. Yok yani… Kaç yıllık eser, neden birden kıymetlendiğini anlamamıştım ama merakta etmiştim. El Kızı… Okurken çok fazla sinirlendiğim, sanki beni duyacaklarmış gibi karakterlere yapmaları gerektiğini söylediğim bir eser olmuştu.

Nasıl olmasındı ki? Orhan Kemal’in ‘ağlayarak yazdığım’ dediği eserine ben nasıl tepkisiz kalabilirdim? Konusu ise klasik gelin kaynana olayından doğup yazarımız işi ne kadar ileri götürebilirim deyip bayağı bir ileriye götürmüş. Aile trajedisini anlatayım derken olan Nazan’a ve Haldun’a olmuş gibi görünüyor, en azından karakterler arasında en çok bu ikisine, ana-oğula üzülmüştüm. Tüm bunları deyince ne kadar akıcı, okuru olayın içine sürükleyen bir eser olduğunu dememe gerek yok galiba?

Gerçi bu durum sadece El Kızı için geçerli değil, bugüne kadar üç tane Orhan Kemal eseri okusam da… Orhan Kemal’in etkileyici bir anlatımı, okuru kitabın içine çeken gücü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Aslında bugüne kadar Orhan Kemal’in kalemiyle ilgili çok kez yazılmış, çizilmiştir. Bir de ben yazmak, Fib Haber’deki yazılarımın arasına bir Orhan Kemal yazısını katmak istiyorum diyerek yazarımızdan okuduğum ikinci esere geçeyim.

İkinci okuduğum eseri Tersine Dünya’ydı. Bu kitabın konusundan bahsetmiştim aslında, ‘Yaza Göre Kitaplar’ yazımda. Konusuna tekrardan değinmeyeceğim ama büyük ihtimalle önceden de yazdığım şeye tekrardan değinmeden edemeyeceğim: Erkek görevlerini kadınların, kadınların görevlerini de erkeklerin üstlendiği bu dünya…

Konusu, işlenişi bakımından gerçekten zor bir eser olmuş oluyor Tersine Dünya. Bana göre bu kitabı herkes okumalı. Son olarak gelelim Orhan Kemal’den okuduğum üçüncü ve daha yeni bitirdiğim sayılan esere, Gurbet Kuşları’na… Başı bana biraz sıkıcı gelmiş olsa da Orhan Kemal gene konuşturmuş yazarlığını. Özellikle de Memed ve babasında…

Diğer karakterlerin konuşmalarına, huylarına, yazılışlarına sözüm yok ama Memed ve babası tam bir hayal kırıklığı olmuştu benim için. Artık yazarımızın kalemi mi desem, İstanbul’un havası suyu mu desem bilmiyorum. Gurbetliğin insan özerinden öyle güzel, öyle net anlatılmış ki… Ama Memed’le babası benim için bir hayal kırıklığı olarak kalacak.

Gerçi yazarımız karakterler üzerinden ters köşe yapmayı seviyor gibi. El Kızı’nda da Neriman karakteri için yapmıştı. Orada Neriman karakterinde hayal kırıklığını değil de ön yargıyla düşüncelerimle oynamıştı. Yazarımız kelimelerle resmen dans ediyor gibi bir durum var, insan Orhan Kemal’in eserlerini okudukça okuyası geliyor.

Sıradaki eseri ise okunacaklar listesinde olan Murtaza gibi görünüyor. 2025 yılı benim için kesinlikle Orhan Kemal yılı oldu.